5

95 18 2
                                    

Wonwoo, hızla Seungcheol'lerin evinin merdivenlerinde yavaşça indi. Gün içinde yapması gereken şeyleri yapmadığını, bugün bazı şeyleri es geçtiğini fark ettikçe içten içe geriliyordu. Eve gidip Profesör Jung'un anlattığı konuyu baştan çalışması gerekiyordu.

Arkası dönük bir şekilde mutfaktaki adanın etrafında bulunan büyük bar taburelerinden birinde oturan Joshua'nın sırtını fark etti. Kendini kamburlaştırmış çikolatalı bir pasta yiyordu. Wonwoo ona arkadan yanaşıp başını onun omuz girintisine sürttüp, yumuşak bir inilti çıkardı.

"Wonnie'm."

Joshua, Wonwoo'ya baktı. Ağzına bulaşmış çikolata sosuyla komik görünüyordu, gerçekten de iyi yiyordu. Wonwoo onun bu kadar yemesini kıskanıyordu. Kendisi asla böyle biri olmamıştı.

"Ağzının her yerinde çikolata var."

Joshua, Wonwoo'nun işaret ettiği yeri yalarken göz devirdi. "Şu an beni öpmen gerekiyordu."

Wonwoo abartılı bir şekilde göz devirip nefesini dışarı verdi. "Aptal olma."

Joshua ona ters bir bakış attı. "Daha önce seni öpmeme izin vermiştin ve-"

Wonwoo gözleri iri iri açılırken eliyle onun ağzını sıkıca kapadı, o aptal ne diye ağzını açıyordu ki? Baştan sona ürperdiğini hissederken refleksle kafasını kapıya çevirdi ve gelen biri olup olmadığına baktı. Kimse yoktu. Derin bir nefes alırken rahatladığını hissetti, eline çikolata bulaşmıştı, tiksinti dolu bir bakış atıp tısladı. Masanın ortasında bulunan kağıt havluyla elini silip buruşturdu ve masaya attı.

"Seni aptal! Bunu öylece söyleyemezsin, bak o bir hataydı."

Joshua arsız bir bakış attı. "İkinci seferi hayal ettin mi?"

Wonwoo gerçekten de sinirleniyordu. "Hayır, kapa çeneni."

Bir daha o konunun bahsi açılmayacağına yemin etmişlerdi, şimdi nereden çıkmıştı bu? O aptal hata... Göğsü aldığı nefesle genişledi.

Joshua pastasını yemeyi kesti ve yanına yerleşen omegaya baktı. "Bugünkü o çocuk..."

"Mingyu," diye düzeltti Wonwoo.

Joshua kafasını salladı. "Evet, Mingyu. Seungcheol'le bugün kavga etmişler."

Wonwoo bunu zaten biliyordu ancak Joshua nereden biliyordu, gözlerini kıstı. "Sen nereden biliyorsun?"

"Seokmin anlattı." Bir sır verircesine öne doğru eğildi. "Sanırım sana karşı boş değil."

Wonwoo umrunda değilmiş gibi omuz silkti, çatılan kaşları yavaşça gevşedi. "Farkındayım."

Wonwoo bunu biliyordu zaten, Mingyu yoksa neden Wonwoo'ya bu kadar yakın olmuş olsun ki? Bakışlarında bir şey vardı, Wonwoo'ya ruhunu görebiliyor gibi hayranlıkla bakıyordu. Wonwoo ilgiye alıştıktı, umursamazdı ama bu sefer farklı bir şeyler vardı. Bu tamamen karşılıklıydı.

Erkek arkadaşı vardı ve sadık olması gerekiyordu ancak elinde değildi. Jeon Leetuk bir omeganın her zaman yedek bir alfası olması gerektiğini söylerdi. Mingyu'yu yedekte tutmak istemiyordu. Açıkçası Seungcheol ile sorunları yoktu ve birdenbire ayrılmak aptalca olurdu.

Mingyu'ya karşı hissettiği his yüzünden hemen Seungcheol'den ayrılmak aptallık olurdu. Seungcheol evlenmesi gereken alfaydı, yıllar öncesinden belliydi bu.

Belki de Mingyu'ya hissettiği şey sadece geçici bir hevesti ancak içindeki tilki asla durmuyordu. Wonwoo'nun tilkisi, Mingyu'nun kurdunun yanında olmak istiyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 08 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

xoxo, shadow/ meanie+svt [omegaverse]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin