Evde annem ve babamın kavgalarını dinlerken, kulağımda kulaklık, yanı başımda suçluların kimlikleri ve kahvem vardı. Annem ve babamın kavgaları beni bunaltsa da yapacak çare boşanmaktı ve bunu akıl edemiyorlardı. Annem ve babam ben doğduğumdan itibaren hep iyiydiler ama 15 Eylül 2023'de bir kırılma oldu ve kavga etmeye başladılar.
Kapım açıktı ve sesler ta benim odamdan duyuluyordu. Kahvemden bir yudum aldım. Kapıya doğru yöneldim. Kapıyı kapattım. Rahatlamıştım. Şimdi rahatça çalışabilirdim. Masaya oturdum. Derin bir nefes aldım. Telefon çaldı. Baktığımda "Komiser Sinan Aranıyor" yazıyordu. Telefonu açtım.
"Alo?" dedim. Ses gelmedi.
"Alo? Sinan abi? Orada mısın?" dedim tereddütle.
"Alo? Pardon Nefes ya. Birden hat gidip geldi."
"Sorun değil. Niçin aramıştınız?"
"Katillere baktın mı? Bir zanlı kameralara yakalanmış. Şimdi Senem sana kamera görüntülerini sana aktaracak."
"Tamam, bakıp size dönüş yaparım."
"Tamam."
Telefonu kapattım. Kamera görüntülerini beklerken bardak kırılma sesi geldi. Yüzümü kapıya çevirdim. Hemen kapıyı açıp merdivenlere doğru hızlı bir biçimle iniyordum. Merdivenin yarısına geldiğim esnada annem yerde eli kanlar içinde yatıyordu. Annemin yanına gittim. Kanı görünce deliye dönmüştüm. Babama baktım. Yüzü perişan haldeydi. Ayağa kalktım.
"Sen.."
"Kızım valla isteyerek olmadı. Birden deliye döndüm ve-"
"Anneme bunu nasıl yaparsın?!"
"Kızım-"
"Ya sen bu kadının karısısın. Karşında arkadaşın yok!"
"Kızım valla-"
"Kızım deme bana! Kızım deme. Ya size ne oluyor ya. Siz eskiden yakındınız ya, yakındınız. Bir daha tekrar edeyim mi? YA-KIN-DI-NIZ! Sana bir şey demiyorum baba. Sana da anne. Ya bana niye iyi anne ve baba olamadınız ya? NİYE!" dedim ağlama ve sinir karışık bir şekilde.
Annem ve babam bana bakıyordu. Beni ilk defa böyle görmüşlerdi de ondan. Anneme eğildim. Annem'in eline baktım. Derin değildi ama izi bir haftada anca geçer. Mutfaktan sağlık çantasını alıp annemin elini sardım. Sağlık çantasını dolaba koyup odama hızlı bir biçimle geldim. Çok sinirim bozulmuştu. Yorgunluktan ve üzüntüden psikolojim altüst olmuştu. Komiser Sinan'ı aradım. "Alo? Nefes baktın mı kayıtlara? Kimmiş, necimiş?" dedi Sinan komiser heyecanla. Ağladığım belli olmasın diye bir süre konuşmadım.
"Alo? Nefes? Orada mısın?"
"Şey Sinan Komiser. Ben yarın izin alabilir miyim? Kendimi halsiz hissediyorum. Bide kafa dağıtmam gerek sanırım." dedim. Sinan komiser durumumu biliyordu.
"Tamam. Yarın izinlisin ama ertesi gün seni dinç bir şekilde görmek istiyorum. Tamam mı?"
"Tamam efendim. Ertesi gün dinç bir şekilde göreceksiniz beni." dedim ve güldük. Telefonu kapattım ve yatağımdaki yorganı kaldırıp içine girdim ve derin bir uykuya daldım.(BURAYI AKLINIZA YERLEŞTİRİN ÇÜNKÜ BUNA BENZER BİR SON YAPICAM.)
Sabah olunca telefonumdan gelen bildirim sesiyle uyandım. Uyandığım ilk an saate baktım. Saat 14.15 idi. Telefonu masaya bırakıp üşene üşene kalktım. Tuvalete gidip elimi yüzümü yıkadım. Sonra yatağımı toplayıp aşağı kata indim. Mutfağa geldiğimde annem ve babamın kavgası gözümün önünden geçti. Kafamı bu işe karıştırmayıp buzdolabına yöneldim. Bir not vardı. Notta şöyle yazıyordu:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SALGIN
Teen FictionSilamm. Bu benim ilk kitabım ve heyecanlı değilim:). Neyse bu benim ilk kitabım olduğu için kitap size cringe gelebilir. Şimdiden özür diliyor, keyifli okumalar diliyorum...