SALGIN:3. BÖLÜM

5 1 2
                                    

Merhabalarr. Salgının 3. bölümüne hoş geldiniz.

Size bir şey demek istiyorum. Ben ilk kitabımı yazdığım için bir sürü hata yapmış olabilirim:). Ama bunu söyleyeyim. Ana başrol karakterimizin adı Nefes, Fisun değil. Ama ben değişiklikleri yeniledim. Şimdi üşenmeyip gidip 1. bölümden baştan okuyun. Eğer yanlışım varsa yorumlara yazabilir misiniz? 

O zaman iyi okumalar...


Uyandığımda herşeyi rüya olduğunu sandım ama yanılmışım. Uyuduğum çadır yıkıp dökülmüş harabeye dönmüş bir AVM. Kalktım ve yarı uykulu etrafa baktım. Bizim çocuklar ekmek arası domatesle yetinmeye çalışıyorlardı. Gözlerimle etrafı süzerken Alp'le bakıştım. Alp'e bakınca gülümsedim, o da bana. "Günaydın." dedi. Esneyerek bende "Günaydın" dedim. Çadırdan çıkacakken Alp kolumu tuttu. "Gel seni tuvalete götüreyim." dedi. Tamam anlamında başımı salladım ve yürüyen merdivenden çıkıyoruz. Kalbim Alp'le olunca daha çok atıyordu, geri atmıyordu. Aritmi olmuş gibiydim. Neyse, tuvalete gidince Alp beni kapıda bekledi ve ben yüzümü yıkamaya gittim. Yüzümü yıkadım. Yanımda bir telsiz vardı. Telsizi alıp cebime attım ve saçımı çözüp elimi tarak görevi yapıp saçımı taradım. Saçımı yarım yamalak tarayınca bağladım. Tuvaletten çıkıp Kapının önünde durdum. Alp arkasına dönmüş beni bekliyordu. Alp'in arkasına gizlice geçip belinden sarıldım. Alp önüne dönüp bana sımsıkı sarıldı. "Çok güzelsin." dedi. Ben utançtan geberirken ağzımdan "Sende çok yakışıklısın." dedim.

Utançtan bir şey yapamadığım için ellerimi Alp'in belinden çıktım ve yürüyen merdivenden aşağıya doğru koşmaya başladım. Hemen kendimi çadıra kilitledim. Alp de arkamdan geliyormuş ama fark etmemişim. Alp çadıra 2 defa tıklattı. Kafamı sadece 10 saniye olacak şekilde çadırın kapısına baktım ve sonra kafamı tekrar ayağımın içine aldım. Vücudumu yattığım yere doğru uzandım. Alp başka çare bulamadığı için konuşmaya başladı. "Nefes, orada mısın? Hadi çık burayı hastalıklı insanlar bastı. Çıkacak mısın?" dedi. Onları duymazlığa vursam da istemsizce kulaklarım dinliyordu ve utancım git gide artıyordu. Başka çare bulamayınca mecburen çıktım. Benim çıktığımı gören Alp geri adım attı. Sonra ellerini yanaklarımın içine aldı. "Niye çıkmadın?" dedi. Bir şey diyecekken arkadan çığlık sesi geldi. Sesin kaynağına gittiğimizde Kardelen garip hareketlere giriyordu. Ayağa kalktı ve gözlerini bana dikti. "Öldün" cümlesini kurup bana saldırmaya başladı. Silahımı çok uzağa atığı için uçan tekmelere maruz kaldım. Karnımdan, ayağımdan, kolumdan ve boğazımdan birkaç tırmık yemiştim. Gücüm kalmadığı için yere yığıldım. Kardelen yanına doğru koşup kolumu ısırdı. Isırmasıyla birlikte ateş sesi duyuldu. Kardelen şoke uğramış gözlerle bakıyordu. Onu sağ doğru ittim. Silahı sıkan kişi Banu'ydu ve silahı hemen yere attı. Herkes bana bakıyordu. Ayağa zorlukla kalktım. Gözlerim kararmaya başlamıştı. Koluma baktım. Çok kan akıyordu. Alp yanıma koştu. İlk önce kolumdaki yaraya baktı. Bende koluma bakıyordum. "Burası enjekte olmadan iyileşmesi lazım. Çabuk sağlık çantasını getirin." dedi. Ben çok kan kaybetmekten gözlerim kararıyor, ayaklarımdaki güç git gide azalıyordu. Bayılacakmış gibi olunca Alp'in koynuna doğru uzandım. Alp de bir şey yapamayacağını bildiği için beni tuttu. "İyi misin?" dedi. Bende gözlerim yarı şekilde cevap verdim. "Gözlerim kararıyor, ayaklarımdaki güç gitgide azalıyor, başım dönüyor." dedim. "Tamam geçecek hepsi merak etme. Nerede kaldı bu sağlık çantası!" dedi ikinci cümlesini sinirle ve üstüne basa basa söyledi. "Geldi geldi." dedi Sinan. Dayanacak gücüm kalmadığı için bayılmışım. Geri kalanı bende zaten nanay. Gözlerimi hafif hafif araladığımda yerde yatıyordum. Başucumda kimse yoktu, Banu hariç. "Ne oldu b-bana?" dedim yarı uykulu yarı uyanık vaziyette. Banu bana döndü. Avucunun içi ile ateşime baktı. "Şükürler olsun ateşin iyi ama yavaşça yükselir." dedi avucunu anlımdan çekerek. Ben hala olayın ne olduğunu anlamadan tekrar bayıldım. (Bide bayıl istersen Feriha + Aşk-ı Memnudaki bayan gibi oldu ama olsun. kksksk)

     Kendime tekrar geldiğimde bu sefer Banu yoktu. Alp vardı. Ayağa kalktım güçlükle. "Yine mi bayıldım?" dedim gülerek. Alp şok olmuş gözlerle bana bakıyordu. Bana sarıldı. Ve yanaklarımı ellerine aldı. "İyi misin? Bir şeyin yok ya?" dedi endişeli gözlerle. Bende ona sarılarak "İyiyim sıkıntı yok. Merak ettim de bana sonra ne oldu?" dedim. Alp bana bakıyor, bende ona. Ellerini birbirine kenetledi ve anlatmaya başladı:

  "Sen bayıldıktan sonra ne mi oldu? Şimdi sen bayıldıktan sonra endişelendim tabii. Neyse. Şimdi ciddiye dönelim."

  "Sen bayıldıktan sonra seni yere yatırdık ve uyandırmaya başladık. Uyanmayınca mecburen enjekte olan yeri sargı beziyle sarmaya başladık. Sen bir gözlerini açıp kapatıyordun, çok ürkütücüydü. Sargı bezleriyle sararken bir anda gözlerim sana kaydı ve gözlerin kanlar içinde boş ve yıkık duvara bakıyordun. Tüylerim diken diken olmuştu. Sinanla beraber gözlerini kapatmaya çalıştıkça sen gözlerini açmaya devam ediyordun. Sonra kendi kendine kapattın. Seni yerden kaldıramadığımız için mecburen seni buraya yatırdık. Banu da doktorluk okuduğu için onu başucunda bıraktık. Ateşin fazla çıkmaması için soğuk su almaya gittiler. Sana bir şey olmasın, kaçma diye ben senin yanında durdum. Sonra-" dedi ve sesi kesildi. "Hadi ama tam en heyecanlı yerinde reklam verdin. Hadi söyle. Heralde beni öpmemişsindir. Tam bir gülünç olurdu." dedim gülerek. Alp bana ciddi bir şekilde bakıyordu. Bana öyle bakınca kestim. "H-heralde beni öpmemişsindir,değil mi?" dedim. Alp evet anlamında kafasını başını salladı. Ben elimi ağzımı kapatacak şekilde kapattım. "Nereden?" dedim. Alp dudağı gösterince yüzümü utançtan kapattım ve bağırdım. "Niye? Niye beni öpersin? Ya hastalık sana da bulaşırsa ne b*k edeceğiz? He." dedim Alp'e. "Olsun. Hastalıklı bir düğün yaparız bizde." dedi. "Ne?" dedim. "Seni seviyorum." dedi ve dudaktan öptü. 1 saniye sonra çekti. Bir şey yapamadığım için ellerim ve ayaklarım buz kesilmişti. İlkdefa birisi beni öpmüştü. İlk defa. Bir diyecekken donakaldı. Sonra başım döndü. Ama böyle möyle bir baş dönmesi değildi. Ellerimle kafamı vuruyordum ama hala geçmiyordu. Gözlerimn önünde gözlerimin kırmızılaştığı gördüm. Kafamı Alp'e çevirdim. Geri gitti. "A-Alp? Bana ne oluyor?" dedim telaşla. Alp beni sakinleştirmeye çalışıyordu. "Tamam, sakin ol. İyisin. Tamam mı?" diyerek beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Gözlerim Alp'in omzuna kaydı. Onu yemek istiyordum ama kendimi zor tutuyordum. "Git buradan!" dedim. "Hayır, hiç bir yere gitmiyorum." dedi. Kendimi kontrol edemeden Alp'e doğru koşmaya başladım. Alp'in omzunu ısırmak istiyordum. Kendimi zor tutuyordum zaten bide üstüne üstelik bir cam parçasını aldım. Alp'e doğru saplayacakken bir şey oldu.

                                                         DEVAM EDECEK....

SALGINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin