Geriye dönüp baktığımda fark ettim ki, yazım dilim çok şey... Konuyu da güzel işleyememişim. Şimdi tekrardan, aynı hikayeye...
İyi okumalar...
Medya: Yeniden - Bege
GİRİŞ
Genç kız gölü izlerken bir yandan da çekirge seslerini dinliyordu. Yine aynı şekilde sonlanmıştı günü. Yine sıkıcı bir şekilde uyanmıştı, yine sıkıcı bir şekilde uyuyacaktı.
Ofladı. Sonsuza kadar oflayabilirdi. Canı öyle sıkkındıki aylardır, hiçbir şey umrunda değildi. Canını sıkan şeyi arıyor fakat bulamıyordu.
Artık bunun bir hastalık olduğunu düşünmeye başlamıştı. Aylardır bir kere bile yüzü gülmemişti. Yüzü somurtmaktan yorulmuştu. Ama olmuyordu işte! Gülemiyordu. Ruh hali aynı zamanda sinirli olmasına da yol açıyordu. Çevresindeki her şeyden ve herkesten çıkarıyordu sinirini.
Son zamanlarda kimse bana katlanamıyordur, diye düşündü.
Kendi kendine bir melodi mırıldanmaya başladı. Göle yansıyan görüntüsini izledi. Eliyle siyah saçlarına dokundu. Hafif nemli olan saçlarıyla oynamaya başladı.
Yorulduğunu hissetti, her zamanki gibi. Neden yorulmuştu? Neden yorulacaktı ki? Yorulması için hiçbir neden yoktu. Yoksa sadece fazla mı şımarıktı?
"Neden yorgun hissediyorum? Öyle hissetmek istediğim için mi?" Diye fısıldadı karanlığa doğru. Bu sefer karşısındaki upuzun ormana baktı. Çam ağaçlarını çok seviyordu, aslında her ağacı seviyordu. Ama çam kokusu onu ferahlatıyordu.
Eline bir damla yaş düştüğünde ağladığını fark etti. Koyu hareleri yine damla damla yaşlarını döküyordu. Her zaman yaşıyordu bunu. Özellikle son zamanlarda.
Vücudu sanki bir başkasının yaşadıklarına yönelik tepkiler veriyordu. Ne yorulacak ne de ağlayacak şeyler yaşamıştı. Vücudunu kontrol edememesi onu sinirlendirirken duyduğu sesle irkildi. Çalılıktan geliyordu.
Bileğindeki tokayla saçını bağladı daha rahat hissedebilmek için.
"Kim var orada?" Diye bağırdı ürkekçe. Yanında saldıracak her hangi bir cisim de yoktu.
Çalılık bu sefer daha belli olacak şekilde kıpırdandı. Kız eline yerden bir taş aldı. Saldırı pozisyonuna geldi. Karşısındaki çalılığa odaklanarak gözlerini kıstı. Ses arttı, hareket arttı. Tam taşı atmaya karar vermişken donakaldı.
"Bir sürüngeni o taşla yok edemezsin, Etkin Zehir."
Arkasından gelen kalın ve boğuk sesle hareket edemedi. Sanki bunu fırsat biliyormuşçasına çalıdan yılanalr çıkmaya başladı. Siyah derili, kırmızı gözlü yılanlar hızlı bir şekilde sürünürken kız tepki veremedi. Bu sefer vücudu tamamiyle kontrolden çıkmıştı.
Gözlerini kapatmak istedi ama inadına daha da açıldı gözleri.
Arkasındaki yabancı elini omzuna koydu. Kızın elindeki taş düştü. Yılanlar önünden kaybolmuşken daha büyük bir yılan çıktı çalılıktan. Siyah deriye sahip ve yeşil gözlü bir yılan.
Kıza doğru yavaş bir şekilde sürünmeye başladı. Kız hipnoz olmuş gibi yeşil gözlere baktı. Ve tekrar yabancının o boğuk ve kalın sesi doldu kulaklarına.
"Aynaya iyi bak."
Ardından daha anlamadan yılan kızın bacağına ilerledi. Sivri dişlerini bacağına soktu. Kız acıyla çığlık bile atamadı. Bacağından akan kanına karışmış siyah sıvıyı izledi.
Ve gözleri zehre yenik düştü.
.
.
.Ay fazla mı kısa oldu? Neyse giriş bölümünün ayıbı olmaz.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ETKİN ZEHİR
Science FictionHerşey basit bir kızın bir akademiye katılmasıyla başlar... Basit mi dedim? Fikriniz değişecektir... Etkin Zehir'in sırlarla dolu Akademi macerasına hoşgeldiniz! 🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍🐍