Gözlerimi açtığımda her zamanki tavanım ile bakıştım ve doğrulup esnedim. Güneş yüzüme geldiği için gözlerimi yarım yamalak açık tutarak banyoya yürüdüm ve kapısını açıp içeri girdim ama gördüğüm şey ile duraksadım.
"bu ne lan? Neden her şeyden iki tane var?" Kaşlarımı çatıp etrafa baktım. Evlenip boşanmış orta yaşlı biri olarak banyoda çift dış fırçası, havlular vesaire görmeyeli çok uzun zaman olmuştu. Çünkü ilişki istemiyordum. Ben istesem bile benim ilişki istediğim kişiler bana bakmazdı biliyordum.
Etrafa bakmaya devam ederken çalan telefonum ile duraksadım ve hemen koşarak telefonumu aldım. Beni kimse aramazdı. Ya toplantı vardı ve unuttuğum için arıyordular, yada darbe olmuştu.
Umarım ikinci seçenek olmuştur diyerek telefonun ekranına baktım ve bana birinci şık olduğunu düşündüren isim ile yüzümü buruşturdum...
"Sikeyim... Ne diyeceğim şimdi ben Amerika'ya... Hastayım desem- geçen hafta kullandım... Görmedim desem- akşamki online toplantısına da katılmadın diyecek... Sikeyim ya..."
Kızgın sesi duyunce bir bahane düşünürüm artık diyerek telefonu açıp kulağıma dayadım ve yutkundum. Sabah sabah onun sesini duymak beni ne kadar mutlu etse de, kızması Morelimi bozuyordu.
"Her naber" neşeli sesini duyunca kaşlarımı çattım ve telefonu kulağımdan uzaklaştırıp ekrana baktım "Noluyor lan?" Sahteden bir öksürük ile kendimi belli etmeye çalıştım "Törki?"
