Keyifli Okumalarr~🤍
Jisung eve gelmişti. Saate baktı.
16.07
7 dakika geç kalmıştı. Onun suçu değildi aslında. Otobüs geç gelmişti. Evi 15 dakikalık mesafede olmasına rağmen, ailesi izin vermemişti her gün yürümesine. 1 yıl olmuştu Jisung buraya geleli. Alışsa da hala yabancıydı bu şehre. Ama artık biliyordu çoğu şeyi. Yine düşüncelere dalmış merdivenleri çıkıyordu Jisung. Telefonu titredi.
Gruptan mesajlar gelmişti. Jisung seviyordu grubu. Ama yine de konuşmayı en çok sevdiği kişi Minho'ydu. Hatta onu gruba almayı bile düşünmüştü. Fakat yönetici değildi ve gruptakiler de başkalarını istemiyorlardı zaten.
Halbuki Minho grupta olsa Jisung daha mutlu olurdu. Çünkü Minho'yla yakınlaşmak istiyordu. İçinde ona karşı beslediği hislerin ismini bilmiyordu Jisung. Tek bildiği; O, Jisung'un kalbini hızlandırıyordu ve Jisung onun sevdiği tek insan olmak istiyordu.
Korktuğu başına gelmişti.
Jisung aşık oluyordu.----------------------------------------------------
Akşam olmuştu. Minho genelde saat 7-8 gibi aktif olduğunu söylemişti Jisung'a. Bir de sabahları aktif oluyordu işte. Özlüyordu onu Jisung. Arkadaş da olsalar özlüyordu. Onunla konuşmayı, gülümsemeyi özlüyordu. Biliyor musunuz, o yazınca kalbinin hızlanmasını bile özlüyordu.Her akşam saat 7 olduğunda İnstagram'ı açıp bekliyordu Jisung. Çünkü Minho'yu bekletmek istemiyordu. Onunla tanıştıktan sonra alışkanlık olmuştu artık. Her zamanki gibi beklemeye başladı.
Aynı zamanda Lee ile de konuşuyordu Jisung. Tanışalı yaklaşık 2 hafta olmuştu. Suçlu hissediyordu. Minho'yu severken onunla konuşmak onu suçlu hissettiriyordu. Minho onu arkadaşı olarak görüyordu. O yüzden Lee'yi kullandığını düşünüyordu. Belki de zaten öyleydi. Duygularından emin değildi. Ne Minho'ya olan duygularının ne olduğundan,ne de Lee'ye karşı olan duygulardan emindi Jisung. Herşey çok karmaşıktı. Karmaşalar ve belirsizlikler Jisung'u strese sokardı. Sevmezdi böyle şeyleri. "En iyisi düzeni devam ettirmek" diye düşündü.
Daldığı düşüncelerden Minho'dan gelen bildirimle uyandı Jisung. Bildirime bakıp gülümsedi.
----------------------------------------------------
Gece olana kadar konuşmuşlardı Minho'yla. Şu anksiyetesi olmasaydı daha mutlu olacaktı Jisung."Ya acaba sıkıyor muyum ben bu çocuğu ya? Yok be sıkıyor olsaydım bir bahane bulur bırakırdı beni dimi yani mantıken.. Off cidden"
Anksiyeteydi bunu ona düşündüren. Ya da belki suçluluktu. Suçluydu Jisung. Birisine aşıkken onu unutmak için başkasıyla çıkmazdınız. Sırf olma ihtimali yok diye sormamazlık yapmazdınız. Normal bir insan yapmazdı en azından. Ama Jisung yapıyordu. Minho'ya duyguları varken,ona sormaktan çekindiği için başkasıyla çıkıyordu. Bir tarafı bazı şeyleri daha henüz netleştirmediğini söylüyordu Jisung'a. Diğer tarafı ise devam etmek istiyordu. Bilmiyordu Jisung, hiçbir şeyi bilmiyordu artık. Herşey üst üste gelmişti yeterince. Odasının penceresine baktı Jisung. Bazen aklından geçerdi hayattan kurtulmak. Daha doğrusu başkalarının hayatını kendinden kurtarmak. Bu düşünceleri savuşturmak için telefonu bıraktı ve yine yatağına attı kendini.
Ve öylece tavanı seyretmeye başladı.
Düşünceler yavaş yavaş azalıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Worlds Apart
Fanfiction"Kendinden vazgeçen Han Jisung, ve ona 'Senden asla vazgeçmeyeceğim' diyen Lee Minho."