"Ya Ryujin! Dikkat et!"
Üstüme damlayan mandalina suyu yüzünden birden bağırmıştım. Kaşlarımı öfkeyle çatıp ıslanan kazağıma baktım. Ardından masum bir suratla bana yüzünü göstermemeye çalışan Ryujin'e döndüm. Hâlâ elindeki mandalinaları sıkmaya devam ediyordu. "En azından özür dileseydin aptal." dedim dudak büzerek. Sonra da kek karışımını çırpmaya devam ettim. Fakat kısa bir süre sonra yanağımda hissettiğim sıcak baskıyla büzdüğüm dudaklarım birden aralandı.
Ufak, sevgi dolu bir öpücüğü yanağıma kondurduğunda içimdeki tüm okyanus birden duruldu gibi hissettim. Başımı ona doğru kaldırıp bana gülümseyen gözlerinin içine baktım. Benim de gülümsemem saniyelerimi almamıştı. Shin Ryujin'e çok çabuk teslim oluyordum. Konu Ryujin olunca, hemen yeniliyordum. Parmak uçlarıma basarak yüzüne uzandım ve onunki gibi hafif bir baskıyla ama yoğun duygularımla dudaklarına bir buse kondurdum.
Bugün yıl dönümümüzdü.
Tamı tamına Ryujin ile bir yıldır sevgiliydik. Bu nedenle şu anda mutfağımızda, ikimizin de favorisi olan, mandalinalı kek yapıyorduk. Ona mandalinaları sıkması için vermiştim fakat bunun kötü bir karar olduğunu da üzerimdeki mandalina suyu ve parçacıklarına bakınca anladım. Önüme dönüp kazağıma tekrardan bir bakış attıktan sonra bu sefer üzüldüğümü belli etmek istemiyordum. Bugün çok güzel geçecekti. Hiçbir saçma sebebin bu özel anımızı bozmasına izin veremezdim.
Ellerini yıkayıp tezgahta duran havluyla kuruladı. Ben de karışımı çırpmaya devam ediyordum. "Şapşal kızılım..." deyip çırpıcıyı elimden bırakmamı sağladıktan sonra yemek önlüğünü başımdan geçirdi. "Bunu giymezsen tabii ki kirlenir üstün." dedi sakin bir tonda. Kelimeleri ağzından öyle bir sakinlikle döküyordu ki, bazen kızdığını bile anlamıyordum. Sesi bana fazlasıyla huzur veriyordu. Ve tam şu anda, arkamda durduğundan kalbimin, heyecanımı dengesizce tüm bedenime pompaladığını işitebiliyordum.
Arkadan ipi bağladıktan sonra ellerini belime narince koydu. Ardından kolları ile beni tamamen sardı. Karnım kasıldı, kelebekler vücudumun dört bir yanında kanat çırpmaya başladı. Bu his; değil bir yıl, bin yıl geçse asla eskimeyecekti. Sıcak nefesi giderek boynuma yaklaştı. Her tarafım şimdiden alevlere kendini kaptırmıştı. Burnu ve dudakları boynuma dokunduğunda, gözlerimi refleks olarak kapadım. Kalbim deli gibi atıyordu. Benim Ryujin'e olan heyecanım asla dinmeyecekti.
O çok sevdiği, evi gibi hissettiren kokumu içine; ciğerleri sanki buna her an, her saniye muhtaçmış gibi çekti. Derince, uzunca kokladı. Saçları tenimi okşuyor, sıcak nefesleri bedenimi delice kavuruyordu. Belime kenetlediği kollarına ellerimi koydum. Dudakları yavaşça hareketlendi. Cennetten koparıp kutsal olarak bana bahşettiği tüm o narin öpücüklerini boynuma sundu. Şefkatle, her bir noktasını özenle öptü.
Başımı yana eğip ona daha rahat bir alan sunduğumda, bundan tatmin olmuş gibi öpücükleri derinleşti. Dudakları boynumda tüm sıcaklığıyla, tüm ıslaklığıyla sanki bir sanat eseri yaratmak istercesine geziniyordu. Bu an asla bitmesin istedim. Hep tekrar etsin, kulağımın içine doluşan o öpücük sesleri hiç susmasın istedim. O öpmeye devam ettikçe, bu anda takılı kalalım istedim.
"Güzel kızılım..."
İlahi bir ses tonuydu bu. Sevginin her bir ayrıntısını sadece kulağıma değil, kalbimin en derinlerine fısıldadı. Ona doğru dönmek için hamle yaptığımda bunu anladı ve kollarını biraz gevşetti. Tam olarak ona döndüğümde, onun belimi sardığı gibi ben de boynunu sardım. Alınlarımızın ve bedenlerimizin birbirine kavuşmasını sağladım. Hızlıca yükselip alçalan göğüs kafesimizin birbirine yapışmasından dolayı daha fazla karıncalanıyordu her bir zerrem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ur house, my home | ryeji
Fiksi PenggemarHwang Yeji, her gün evine gelen davetsiz misafirinden oldukça sıkılmıştı. |texting shin ryujin × hwang yeji