Hikayeye başladığınız tarihi yazar mısınız?
"Benim gönlümün kırılmaz sabrı, senin gönlünün yumuşamaz katılığı var. Şu halde sevgilim aşk yolunda ikimiz de sert taşız. "
-İbn-i Sina
..GİRİŞ
İnsan ne zaman ölür, bilir misiniz?Karanlık bir oda, gece vaktinde dahi aydınlanmayı başarabiliyordu. Masada duran ışık kaynağı hepimizin tek çaresiydi çünkü orada geçmiş vardı.
Geçmişteki anıların gün yüzüne çıkmamasını istediğimiz kadar kurtulmayı dilememiştik. Geçmişteki anıları unutmak tek kurtuluşumuzdu çünkü. Masanın etrafında altı kişiyiz ve aramızdan sadece biri mantıklı düşünebiliyor, herkes ona minnettar çünkü o masadaki ışık kaynağı görevinde olan bir insanoğlu. Bu kişi ben olduğum için tüm gözler üzerimde. Ve anılar... bizi biz yapan kıymetli değerimiz benim gizli belleğimde.
"Anlatın" dedi yakasındaki kartla üstün bir konumda olduğunu anladığımız bir adam.
Işık parıldadı, ilk defa çaresizdi çünkü geçmiş yeniden gözler önündeydi. Işık sönmeye yüz tutmuşken kavrayamadığımız geçmişimizi artık benim ağzımdan dinlemeye başladılar."Başla" dedi başladım. "Yıl 2012, günlerden Çarşamba ve kimsesiz yaralarım kimsesiz insanlara emanet."
Adam histerik bir gülüşle işaret parmağını bana doğru salladı.
"Hislerini bir kenara at, fahişe" diyen adama gülümsedim.
"Hissettiklerimi bir kenara atmış durumundayım bayım, her zaman ki gibi. Oysaki hisler bize gerçeği öğretir ve mantığımız hislerimizi ele geçirmeyi başardığında ortada sadece öğreti kalır. Gerçeği yok eden inanç değil mantığımızdır. Ve bu baskı mantığımı tamamen esir almış durumda, yani ortada ne bir öğreti ne de bir gerçek var. Burada bildiğimiz tek şey bizim buna zorunlu tutulduğumuzdur
Şimdi hikayeyi en baştan, kendi ağzımdan anlatıyorum. Sizi o zamanlara götürüyorum ve hikayenin sonunda mantığınız bunu kavrayamadığında, gerçek çürümüş bir şekilde yüzünüze vurulacaktır.
İyi dinlemeler"
...
Annem hep derdi ki, "Birinin sana alkol vermesine gerek kalmasın Bir zamanlar insanlara alkol verdiğimde her şeyi anlatırlar diye düşünürdüm. Hayır Güneşim, insanlar kendilerini dinleyen birilerini arıyor. Öyle birini bul ki, sana alkol olsun, çekinmeden dertlerini anlatabileceğin biri olsun ve bunun için sarhoş olmana gerek kalmasın."
O kişiyi 8 yıl önce bulmuştum ve asla bırakmamıştım.Kanın yoğunluğunu ve akışını hissediyordum. Bu zamanlar hissettiğim tek şey buydu ve yavaşça içine vahşet de ekleniyordu. Daha sonra kin. Daha sonra nefret. Daha sonra pişmanlık ve daha sonra da kendi ölümüm. Rüzgar hafiften esiyor, Güneş herkesi yakıyor ve deniz keyifle kayaya çarpıyordu.
Fransadaydık,Fransa'nın başkenti Pariste.
Ben ve Deniz. İkimizde Adli tıpta çalışıyorduk ve bu ilk yılımızdı. Güzeller güzeli üniversite bitmişti. Ani ölümler,ölüm sonrası değişiklikler ve otopsi süreci. Bunlara nasıl bu kadar hızlı alışmıştık? Hele ki otopsi sürecinde ölen kişinin ölüm nedenini saptamak amacıyla cesedinin tüm boşluklarının açıp, bütün sistem ve organlarının eldeki yöntemlerle incelemek benim için çocuk oyuncağıydı.Denizle iddiaya girmiştik ve bahse girerim ben ölülerle bir bağ kurmuştum. Genelde bir insan hayata gözlerini yumduğunda insanlar onu bir daha göremeyeceği için üzülürdü ben ise ölmeden önce ne hissettiğini düşünür, katiline önceden bakmanın nasıl hissettirdiğinin merakıyla coşardım. Büyükannem ülkenin ileri gelenlerden çok başarılı bir savcıydı ve beni bazen yanına alır,kasıtlı işlenen cinayetlerin adli muayene sürecini takip ederdi. Büyükannem her zaman ölülerin de hissettiğini söylerdi.
Hatta en çok onların hissettiğini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASTRALDA İKİ KİŞİ
Mystery / Thriller'O kan dökmeyi seviyor ve bir diğer kurbanı sensin. O acıması olmayan bir seri katil. Kuralı unutma: Katili bul, abini kurtar ve asla aşık olma. '