paloma bir fotoğraf paylaştı.
•
Tom buna pek ihtimal vermemişti ancak yine de sosyal medyada onu bulmaya çalıştı. Serena'ya dair bir şeyler bulmak zor değildi. Çünkü o hâlâ kraliçe sayılırdı. Fakat Tom'u şaşırtan, Paloma'nın hesabını açık bulmaktı. Onu hep gotik, gizemli ve on kişiden fazla takipçisi olmayan birisi olarak hayal etmişti. Okuldaki kızı hırçın, dilinin kemiği olmayan, Tim Burton hayranı, siyah kedilere takıntılı, kötü bakışlı ve garip birisi olarak hatırlıyordu.
Ama Paloma epey büyümüştü.
Artık bir çeşit ünlüye benziyordu.
Şansını zorlamak konusunda aptalca bir ısrar isteğiyle dolu olan ve belasını lisedeki eski okul arkadaşında arayan Tom, akşam üzeri evine gelir gelmez, kendisini televizyonun karşısındaki koltuğuna bırakıp eline telefonu alalı iki saatten fazla olduğunu henüz fark etmemişti. Usta bir stalker değildi ve sosyal medyada gezerken dikkati çok çabuk dağılıyordu. Fakat kafaya ciddi manada Serena'ya ulaşmayı takmıştı.
Önce onu Instagram'da aramış, kolay bir şekilde bulmuştu. Serena Dawson hâlâ bir kraliçeydi. Bir milyonu aşan takipçi sayısı, yorumlarda ona iltifat eden hayranları, ve İspanya'nın ünlü sahillerinde bronzlaşmış kusursuzca ışıldayan bir teni vardı. Tom, eski lise aşkının -tamamiyle platonikti- ünlü hesabını daha önce hiç araştırmamış olduğuna inanamıyordu. Bu kadar da asosyal olabilmeyi nasıl başarmıştı ve Ewan ona söyleyene kadar neden hiç Instagram hesabı açmamıştı diye bir süre düşünmüştü hatta. Bir bira şişesi bitmiş, ikinciye geçerken de cesareti toparlanmıştı. Serena'yı takip etmişti. Ona mesaj bile atmıştı. Fakat sadece bu kadardı. Serena bulunması kolay ama ulaşılması zor biriydi.
Tom gibi olanlar için özellikle de.
Bir saatini içmekle, koltukta tembelce oturmakla ve Serena'nın bikinili olan tüm fotoğraflarını özenle incelemekle geçirmişti. Sonra fotoğraflardan birini dikkatle incelediğinde, ailesiyle Ibiza seyahati sırasında çektirdiği fotoğraf karesindeki asık suratlı Paloma'yı fark etmişti. Serena masada gülümserken, Paloma o masada olmaktan pekte haz etmiyormuş gibi somurtuyordu. Tom, o fotoğrafı gördükten sonra odağını Paloma'ya çevirdi. Sonuçta kızın hem telefon numarasına sahipti, hem de o Serena'yla arasında köprü olabilecek tek kişiydi.
Kuzen olmalarına rağmen Serena ile Paloma birbirini takip etmiyordu ve Serena onu fotoğrafa etiketlememişti. Lisedeki anılarını hatırladı Tom. Her ne kadar babaları kardeş olsa da, bu iki kızın yıldızı hiç barışmamıştı. Bir kraliçe arı olan Serena, hep sessiz ve yalnız vakit geçiren Paloma'ya dair alay edecekleri çok şey anlatırdı kime denk gelirse. Ama sonuçta o zamanlar akılları havada ergenlerdi, değil mi?
Serena'ya olan ilgisinden ödün bile vermeyen Tom, lisede hepsinin çok aptalca davrandığını düşünüp kendi kendine büyüdüklerini hatırlatmıştı ve Paloma'yı sosyal medyada bulmuş olmanın şaşkınlığını atlatmak adına yerinden kalkarak pencereyi açmıştı. Çünkü hâlâ siyah kedilere ilgi duyan, Tim Burton filmlerini paylaşan ve bir çeşit femme fatale tarzında bakmaya devam etse de; Paloma Dawson epey değişmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you, me and the devil makes three • tom glynn-carney
أدب الهواةTom sadece lise aşkını tavlamak istiyor. Ama bunu yapabilmek için Paloma'nın yardımına ihtiyacı var. tom glynn-carney fanfiction. 09012024