Hocam ya

65 11 6
                                    

Seungmin;

Gözümü açtığım gibi ilk işim boş boş tavanı izlemek oldu. Ardından yanımdaki komodinin üstünde duran telefonumu alıp saate baktım.

Chan hoca çıkmış olmalıydı. Okul saati çoktan gelmişti. Hatta bugünkü derslerinin bitmesine çok az kalmıştı, belki de bitmişti, her an eve gelebilirdi. Nasıl bu kadar çok uyudum ben!

Chan hocanın dediklerini düşününce
evde kalmam daha mantıklıydı.
Sonuçta babam okulu biliyor,
bu evi değil.

Dün geceden sonra hiç konuşmamıştık.
Sanırım ona özür borçluydum.
O, benim iyiliğim için uğraşırken bu şekilde konuşmam hoş bir davranış değildi.
Bunun farkındaydım.

Tam yataktan kalkacağım sırada mutfaktan bir ses geldi. Cam kırılma sesi.

"Kim var orada! Hocam, gitmediniz mi yoksa?" ses gelmedi.

Ayağa kalkarak yavaş adımlarla mutfağa doğru ilerledim.

Ama evde benden başka kimsenin olmadığını bilmek beni fazlasıyla
geriyordu.

Mutfağın önüne geldiğimde aynı ses tekrar geldi. Yine aynı şekilde, yavaş adımlarla mutfağa girdiğimde tezgahın üzerindeki Lucy'yi gördüm. İki tabağı birden yere düşürüp kırmıştı, bir yerdeki kırık tabaklara, bir de bana bakıyordu.

"Ödümü kopardın Lucy!" Cam kırıklarına basmamaya dikkat ederek Lucy'nin yanına yaklaştım. "İyi misin miniğim? Bir yerin kesildi mi? Hm?" Cevap alamayacağımı bildiğim halde konuşuyordum.

Sağ elimle onu tutup sol kolumdaki alçının üzerine koyduktan sonra başını okşadım.
Ardından Masanın yanındaki sandalyeye oturup yaralanmış mı diye inceledim.
Neyse ki yaralanmamıştı.

Onu yere bıraktığımda içeriye gitti.
Ben de kalkıp büyük olan cam parçalarını toplamaya başladım.

"Seungmin?" duyduğum sesle panik yaptım ve yanlışlıkla elimi kestim "siktir ya."
Bir süre elime baktıktan sonra arkama döndüm. "Hocam öyle sessizce girilir mi ya! Elimi kestim sizin yüzünüzden. Hem ne ara geldiniz? Anahtar sesi bile duymadım"

"Üzgünüm korkuttuğum için" ceketiyle çantasını olduğu gibi yere bıraktı ve yanıma gelip elimi tuttu. "Çok acıyor mu?"

"Biraz"

"Otur şuraya, bekle geliyorum." Cam kırıklarına basmadan dikkatli bir şekilde sandalyeye oturdum. Kısa bir süre sonra Chan hoca biraz pamuk, tentürdiyot ve
yara bandı ile birlikte yanıma geldi.

"Hocam pansumana ne gerek var şimdi? Yara bandı yapıştırsak yeter ya."

Dinlemedi.

Ben onun tentürdiyotu pamuğa dökmesini izlerken tentürdiyotu masaya bırakıp elimi tuttu.

Sonra pamuğu elimdeki yaraya değdirdi.
Biraz yakmıştı, yüzümü buruşturdum.
Hemen üfledi Chan hoca.

Daha sonra da yara bandı yapıştırdı.

"Teşekkür ederim" dedim kısık bir ses tonuyla. Herhangi bir şey demesini beklemeden yine konuşmaya başladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 5 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Cok ayip | ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin