Şantaj

20 3 1
                                    

Mekandan çıkıp arabaya bindik.

Tahmini 5 dakika sonra mehmet konuştu.

"Seni eve mi bırakayım?"

"Hayır eve gitmek istemiyorum." Dedim.

"Tamam." Dedi. Yaklaşık 15 dakika sonra büyük bir Villa'nın önünde durduk.

"Geldik." Dedi. Neden böyle bir yere gelmiştik? Anlayamamıştım.

"Neresi burası?" Diye sordum. Bana döndü elini uzattı.

"Benim evim. Kendininkine gitmek istemiyordun hatırlarsan.."

"Mehmet tam olarak ne kadar zenginsin?" Sordum eve tam olarak bunu sordum kocaman evi tek bir kafe'yi yöneterek alması imkansızdı.

"Burası çok güzel." Dedim. Ev gri tonlarında dekore edilmiş küçük bir havuzu da vardı yatak odası ve salon duvarlarında cam vardı..

"Küçük hanım. Sadece küçük bir kafe işlettiğimi mi sanıyorsun gerçekten?" Dedi. Sanki aklımı okumuştu.. Ama bu işin altına bi boklar vardı.

(Küçük hanım mı? Efendim amcaaaa)

"Neyse bunlar önemsiz. Hadi gel içeriye geçelim." Dedi. Evi gezmeye başladık kırmızı büyük kapı harici hepsine bakabileceğimi söyledi. Teker teker gezmeye başladım..

Büyük bir yatak odası vardı mehmet'in iki duvarı full camlar ile kapliydi. Hafif loş bir ışıklandırma vardı odada. Kafamı tavana kaldırdım, ve gördüğüm şey ile ufak  bir şok yaşadım..

Tavan hafif üçgen şekilliydi ve ayna ile kaplıydı. İçeriye daha detaylı bakmak için girdiğimde kapının olduğu duvarın da aynalar ile kaplı olduğunu gördüm.

"Beğendin mi?" Dedi arkadan bir ses yerimde sıçrayıp ona döndüm.

"Korkuttum mu kusura bakma." Dedi evet korkuttun amk salağı..

"Yok bi anda gelince şey ettim." Dedim.

"Gel sana bugün kalacağın odayı göstereyim. Baya aksiyon yaşadık yorulmuşsundur." Dedi. Haklıydı yorulmuştum..

"İşte burası misafir odası. Bu gece burda yatarsın, dolaptan bir şeyler giyer gelirsin. Üstümü değiştiricem bende. Barda buluşuruz." Dedi ve odadan çıktı..

Önce bir duş almalıydım. Leş gibi alkol kokuyordum...

"Yazarın anlatımı ile"

Mira üstünü çıkartıp duşa girmişti. Soğuk bir duş ona iyi gelecekti. Su damlaları Beyaz teninden duşa kabının zeminine akıyordu..

Sessizce kapı açıldı içeriye birisi girdi... Cebinden telefonu çıkardı... Ve Mira'nın fotoğraflarını çekmeye başladı... Mira suyu kapatmadan önce o yabancı kişi dışarıya cıkıp sinsice fotoğrafları bir dosyaya atar...

Mira duştan çıkıp üstüne kareli bir ekoseli eşofman üstüne ise pembe bi kazak giyer. Aşağıya indiğinde barda kokteyl içen mehmeti görür ve yanına gider.

"Mira'nın anlatımıyla"

"Hoşgeldin mira." Üstünde gri ve siyah tonlarına bi eşofman takimi giymişti mehmet.

"Biraz bol oldu ama." Dedim pijamaları göstererek. Evet biraz bol olmuştu ama sorun değildi, hatta daha rahat hissetiriyordu.

"Yakışmış, sen geç gelince kokteylini sormadan hazırladım, kusura bakma." Bardağı elime aldım.

"Sun Breeze mi? Bayılırım. Favorimdir. Hafif, tatlı.." Bu adam işini biliyordu en sevdiğim kokteyli hazırlamıştı.

(Yazar notu: Tatlı kokteyl içilir mi ya kokteyl dediğin ekşi olucakk)

"Tam tahmin ettiğim gibi.." Dedi mehmet harbiden etkilenmiştim.

Bir müddet sonra...
"Yazarın anlatımıyla"

"Çok içtik." Dedi mira, haklıydı.. Ve bundan dolayı büyük bir pişmanlık duyacaktı.. "Çok sıcak oldu burası" Bir anda üstündeki pembe kazağı yere attı... Üstünde sadece beyaz sütyeni kalmıştı.

Mehmet ise içinden geçirdi (işte böyle guzelim) mira mehmete dogru yaklaştı ve onu dudağından öptü... Ama bu isteyerek olmamıştı. Mira çok sarhoştu...

Mehmet geriye çekildi

"Napıyosun, mira?" Mira dudaklarını büzdü.

"İstemiyor musun?"

"Sarhoşsun mira."

"Sarhoş falan değilim. Havamdayım sadece."

(Biraz daha ısrar et bakalım diye geçirdi içinden mehmet)

"Bana nasıl baktığını görüyorum mehmet, istemiyor musun?" Pişman olacağımız şeyler yapmamalıyız...

"Ben öyle birşey demedim." Dedi mehmet.

"Ben istiyorum." Dedi mira.

Mehmet içinden geçirdi. (İşte şimdi elime düştün.) Mehmet Miray'ı kucakladı ve yatak odasının yolunu tuttu...

"Yağmurun anlatımıyla"
(Mira'nın oda arkadaşı)

"Açmıyor mu?" Dedi Davut.

"Açmıyor yaa." Dedim. Neredeydi bu kız dün akşam işi bittiğinde yanımıza geleceğini söylemişti Davut, ama aradan 3 saat geçti ve o gelmedi.  Eve gittiğini yorgun olduğunu düşündüm ve aramadım.. Aradan 2 saat daha geçtikten sonra Davut beni eve bıraktı. Ama bilin bakalım ne oldu? Mira evde değildi...

"Dün akşam Mehmet'leydi aslında onu mu arasak?" Dedi Davut. Hemen atladım lafa.

"Aaa! Arasana belki biliyordur bir şey." Davut Mehmet'i aradı fakat o da tahmin ettiğimiz gibi açmadı.

"O da açmıyor. Başlarına bir şey mi geldi acaba?" Dedi Davut aslında haklı olabilirdi başlarına birşey gelmiş olabilirdi ama o an Mehmet ile birşeyler yaşamış olma ihtiallerini düşündüm.

(Tam 12'dennn)

"Arama tamam. Boşver eve gidelim." Dedim. Bu mira'nın kendi özel hayatıydı. Onun yakını olarak saygı duymak zorundaydım.

"Yazarın anlatımıyla''
(Mehmet'in evinde)

Mira yatakta yarı çıplak uyuyordu çok huzurluydu. Aynı zaman'da şaheser gibiydi, herkesin isteyeceği biriydi Mira...

Mehmet içeriye eline büyük bir fotoğraf makinesi ile girdi. Ve Mira'yı kaydetmeye başladı.

(Harikasın bebek bana çok para kazandıracaksın)

Mehmet birkaç açıdan fotoğraf çektikten sonra odadan çıktı. Kırmızı kapılı odaya girdi, ve fotoğraf makinesini bırakıp çıktı.

Telefonundan bir numarayı tuşlayıp aradı. Birkaç saniye sonra telefon açıldı.

'Alo burakcığım. Nasılsın.'

*iyidir, neden aradın.*

'Neden aradığımı biliyorsun.'

'Tam senlik bir hatun var elimde.'

*fotoğraf var mı?*

'Olmaz olur mu. Atıyorum bir tane.'

Mehmet telefondan fotoğraflardan birini seçti ve gönderdi.

'Nasıl?'

*baya iyi.*

'Seveceğini biliyordum.'

'Sana 100 bin olsun. Yarın tanıştırırım seninle. Hadi at bekliyorum parayı, fotoğrafların devamını sen parayı alınca atarım'

2.Bölüm sonu

Fazla ironik ve beklenmedik birşey oldu farkındayımmmm

Yeni bölümü dört gözle bekleyinnnn.



Kaderin CilvesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin