● tapar gibi

947 148 233
                                    

"I will wait patiently,
He's gonna notice me."

Ergenlik, bebek adımlarını bırakıp ayaklarını yere öfkeyle basarak yürümeye başladığında ergenliğin tüm belirtileri artışa geçerdi.

Hormonlardaki değişimler, aşka olan düşkünlük, öfkedeki artış, kendini beğenmemek, hayattan bezginlik, hayata dair arzularının ne olduğunu bilmedikleri o dönem gelmişti.

"Sivilce çıkarmışım yine."

Daisy'nin konuştuğunu duyunca ona doğru döndü genç kız elindeki kalemi bırakıp. En yakın arkadaşı aynaya eğilmiş alnındaki sivilceyi sıkıyordu.

"Sen ne yapıyorsun?" diye sordu Daisy bir gözü Eleanor'da.

Genç cadı defterin üzerini kapatıp içindekileri gizlerken "Hiç." dedi. "Derse hazırlık yapıyorum."

Daisy alçak sesle ofladı. "İksir'e hiç gitmek istemiyorum."

"Hadi, geç kalacağız." dedi Eleanor yerinden kalkıp eşyalarını çantasına tıkıştırırken.

Hogwarts'a dönmelerinin üzerinden iki hafta geçmişti. Eleanor, Hogwarts'a dönmek konusunda iki ayrı hisse sahipti.

Bir yanı çok mutluydu çünkü görmek için can attığı insanlar vardı. Bir yanı ise mutsuzdu çünkü yaz tatilini geçirdiği İspanya'dan hiç sevmediği İngiltere'ye dönmek zorunda kalmıştı.

Üzerindeki Gryffindor cübbesi ile İksir dersliğine girdiğinde sınıf arkadaşlarının Hufflepuff'taki öğrenciler ile yerleştiğini fark etti.

Daisy ile üçüncü sıradaki masaya otururken yüksek sesli bir kahkaha duyup sese doğru döndü.

İşte oradaydı, James Potter. Yanında arkadaşları da vardı elbette ama Eleanor'un gözleri bir tek James Potter'ı görüyordu.

Gülerken başını hafifçe iki yana sallıyordu, kahkahası öyle melodik ve iç ısıtan bir tondaydı ki Eleanor bu sesi sürekli dinlese yorulmazdı.

Dağınık siyah saçları kısaydı, Hogwarts'a gelmeden önce kısaltmış olmalıydı. Kare çerçeveli gözlükleri sarsılarak güldüğü için burnuna doğru düşmüştü.

Eleanor onun her bir ayrıntısını kısa bir sürede analiz ederek her analizde James Potter'a hayranlık duyarken Daisy "Daha ne kadar belli edebilirsin bilmiyorum cidden." diyerek kendisinin dikkatini çekti.

Bakışları James'ten ve onun gülen güzel yüzünden uzaklaşırken Daisy kaşlarını kaldırmıştı. "Senin ondan hoşlandığını anlamadıysa söylediklerinin aksine parlak zekalı değil salak olmalı."

Hafifçe güldü Eleanor. "Salak değil, sadece gözü Evans'tan başka kız görmüyor." dedi. Bunu söylerken kalbi rahatsız edici bir zehirle kavrulmuştu.

Daisy gözlerini devirdi. "Evans'ın peşinden bu kadar süre koştuğu için de salak zaten."

Bir cevap veremeden Profesör Slughorn içeri girmişti. Koca göbeğiyle kürsüsüne yürürken "Günaydınlar!" dedi. "Nasılsınız?"

Birkaç öğrenci iyi olduklarına dair mırıldanırken Slughorn "Çok iyi." dedi. "Bugün sizlerle Yaşayan Ölüm İksiri'ni yapacağız. Bu iksirin ne işe yaradığını önceki dersimizde işlemiştik. Hatırlatmak isteyen var mı?"

Lily Evans parmak kaldırdığında Eleanor da parmak kaldırdı. Hocalarla konuşmak konusunda bazen tedirgin olsa da bu sorunun cevabını biliyordu.

Fakat Slughorn favorilere sahip bir profesörü ve elbette ki Lily Evans'a söz vermişti.

Lily doğru cevabı verirken Eleanor onu izledi. Kızın arkasında oturan James de Lily'yi hayranlıkla izliyordu.

𝐘𝐎𝐔'𝐑𝐄 𝐎𝐍 𝐘𝐎𝐔𝐑 𝐎𝐖𝐍, 𝐊𝐈𝐃「ᴊᴀᴍᴇꜱ ᴘᴏᴛᴛᴇʀ」Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin