Jungkook huzursuz hissediyordu.
Tezgâhın başında dikilmiş fırındaki tavuğun pişmesini beklerken Taehyung salondaki koltuklardan birinde oturmuş, telefonu ile ilgileniyordu. Jungkook onun yanına gitmeye endişe ediyordu. Dili dudaklarının arasında gezindi, gerginlikten kurumuş dudaklarını ıslattı. "Sevgilim, hâlâ pişmedi mi?" diye seslendi Taehyung, kısa bir zaman sonra Taehyung mutfağın kapısında göründü. "Hayır, pişmedi." Taehyung fırına yaklaştı ve içindeki tavuğa baktı. "Bebeğim daha pişmesine uzun zaman var, neden başında bekliyorsun?" diye sordu Taehyung, ona baktı. Aklı karışmış görünüyordu.
"Jungkook bugün iyi değilsin. Bir dalgınlık var üzerinde. Gergin görünüyorsun."
Taehyung elini onun alnına, yanaklarına, boynuna değdirdi. "Ateşin yok ama belki hasta olacaksındır." dedi, Jungkook dudaklarını birbirine bastırmış onun için endişelenen sevgilisine bakıyordu. "Seninle bir şey konuşmam gerek, salona gidelim mi?" diye sordu Jungkook, Taehyung iyice endişlenmeye başlamıştı. Beraber salona geçtiler, koltukta yan yana oturdular. Konuya nereden başlayacağını bilmiyordu. "Hyung seni çok seviyorum. Sen benim ilk aşkımsın. Senin yanında olmak kadar beni mutlu eden hiçbir şey yok, yemin ederim." dedi Jungkook, konuşmaya başlamak için yanlış kelimeleri seçmişti belki de. Taehyung gözlerini dikmiş ona bakarken aklı karışıyordu.
Jungkook bedenini tamamen ona döndürdü, Taehyung'un ellerini kendi ellerinin arasına aldı. "Ayrılık konuşması yapmıyoruz, değil mi?" diye sordu Taehyung, emin olmak istiyordu. "Hayır ama umarım anlatacaklarımdan sonra sen benden ayrılmazsın." dedi Jungkook, derin bir nefes alıp verdi. "On yedi yaşındayken bir gece çok sarhoş olmuştum. Jimin benim yanımda olabilmek için ayık kalmıştı. Ailemle kavga etmiştim, sevilmediğimi hissediyordum ve bilmiyorum, kendimi çok kötü hissediyordum. O geceyi net hatırlamıyorum bile. O kadar sarhoş bir hâldeydim." Jungkook nefeslenebilmek için durdu, Taehyung'un başparmakları avuç içlerini okşuyordu.
"O gece Jimin'i öpmüşüm. Dudaklarımız değmiş sadece. Jimin'im beni ittiğini, tokat bile attığını hatırlıyorum az çok. Ben senden daha fazla saklamak istemiyorum. Duygu dolu değildi, yemin ederim. Hatırlamıyorum, sarhoşken bir anda yaptığım bir şeymiş. Kendimi sorgulamaya bile gerek duymadım çünkü Jimin benim kardeşim gibiydi ve hep öyle kaldı."
Jimin ile yaşadığı anı anlatamamak sevgili oldukları günden beri içini eziyordu. Taehyung'un aralarındaki ilişkiyi yanlış anlamasından ya da bir zamanlar Jimin'e ilgi duyduğunu düşünmesinden korkuyordu. O an aklından ne geçtiğine emin değildi ama yüreğini biliyordu. Bir kez olsun o gece hakkında düşünmemişti. Taehyung'u öptüğü o ana kadar anlatmak bile aklının ucundan geçmemişti. Taehyung sessizdi ancak dudaklarını birbirine bastırmış, gülmemek için zor duruyordu. Jungkook anlamaya çabaladı. Komik olan neydi? Taehyung sonunda kendini tutamadı, kahkahası odada yankılandı. Jungkook ne kadar onun gülüşüne hayran olsa da neler döndüğünü anlamaya çabaladı. "Taehyung." diye mırıldandı, Taehyung gülmeyi durdurdu ve dudaklarını Jungkook'un yanağına değdirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
hopeless romance' taekook
Fanfictionjeon jungkook en yakın arkadaşının amcasına aşık olmuştu.