Toma, Yukinoshi adlı bir köyün etrafında ne zaman sıcaklık en dibe vurursa o zaman küçük bir gezintiye çıkar. Eski cinayet ve suç vakalarından dolayı bu köyün nüfusu o kadar da yüksek değildir.
Toma bu küçük köyde büyüdüğü için huzurunu genellikle burada bulur. Toma'nın küçüklüğü zamanında, (zamanla beraber düşen) caydırıcı sıcaklığıyla bilindiği için Yukinoshi'nin ismi Natsunoshi idi. Şiddetli tecavüz ve cinayet vakalarından önce Natsunoshi daha nüfusluydu. Şimdi ise Yukinoshi'nin sıcaklığı, yıl boyu yeteri kadar odun toplamayıp kendilerini ısıtmayı başaramayanları rablerine kavuşturacak kadar düşüktü.
Toma, Yukinoshi'nin soğuk derecesinin en ölümcül olduğu zaman (ki bu her birkaç yılda oluyor) geri dönmek için yoūkai/insansı formunu kullanır.
Tabii, Toma hakkında konuşuyoruz. Hedefi elbet tatlı değil, dışarıda yakaladığı her bireyi ayrım yapmadan öldürdüğü için. Aslında bu öldürücü soğukta dışarıda olmakta mantıklı bir fikir değil, tabiri caizse.Buradan sonrası italik yazıyla değilse Toma'nın gözündendir.
Her geri döndüğümde yaptığım gibi köyün etrafında yürüyüşe çıkmıştım. Evim güzel evim! Son geldiğimden beri çok bir değişim yok. Hatta baya huzurlu bir hâl almış. Bir ara verip düşüncelerimle yalnız kalmak yenilendirici. En azından "O" beni rahatsız etmez. Adım ardı adım, keder yüklenmiş özgürlüğün içinde kaybettim kendimi. Bir adım daha ve karın bana geri gülümsediğini görebiliyorum. Bir adım daha, buna bağımlıyım. Her bir adımla, düşen karın beni sıcak karşılama hissiyatıyla süslemesine izin veriyorum. Ben bir çocukken bu köy teknolojik açıdan daha gelişmişti... Tuhaf. Sanki evrimleşmesi tersten ilerlemiş gibi. Belki de insanların evini altüst eden fırtınadandır, ama bu benim endişem değil. Tek görebildiğim şey inşaatı bile Tanrı tiksindirici tahta evler... ve geneli terk edilmiş.
Amaaaaan, böyle daha iyi. Beni takip eden, bana taş atan, beni aşağılamaya cüret eden ya da bu saçmalığı göz ardı eden solucanlar yüzümün dibinde değiller. Şimdi, yeni stilimi gören birisi olursa, iğrenmeden farklı bir nedenden dolayı telaşlanıcaklar. Bu his... ah, nasıl unuturum? Korku tabii. Benden korkacaklar. Çünkü sıradan görünmüyorum! Ama bunun gibi atom israflarından ne beklersin ki? Eğer yeni tarzım ile yine etkilenen yoksa sorun bende yok demektir. Çocukken çirkindim, şimdi ide korkunçum. Ama artık bana çirkin lafı edecek ya da çirkinliğimden bana taş atıcak birisi kalmadı, sonsuza kadar öyle kalıcak bu gerçek. Köşeyi dönüp evlere doğru yürüyerek her zaman kullandığım yoldan gittim. Ahşaptan yapılmış evlerin ortasından yürümeye başladım küçükken annemin bana öğrettiği şarkıyı, Warabe Uta'yı, mırıldanırken. Ne zaman mutsuz hissetsem bu şarkıyı mırıldanıp annemi hatırlardım. Onun hakkında çok şey hatırlamıyorum artık, sadece bana çığlık atmadan ya da dişini sıkmadan bakan tek insanın o olduğunu hatırlıyorum. Seneler oldu. Terkedilmiş evlerin camlarına bakarken, kafamın arkasında bir şey hissetim. Çocukluk anılarımla o kadar dikkatim dağılmıştı ki baş ağrısımın olduğunu fark etmemiştim. Sıra dışı. Sanki yardım edecekmiş gibi elim kendiliğinden kımıldadı ve başımın arkasına yapıştı. Sonunda baş ağrısının ne kadar kötü duruma geldiğini anladım. Sanki birisi kafama kurşun sıkmıştı, yarını yokmuş gibi ağrıyordu. Sadece o da değil, birkaç saniye içinde başımın her yeri bana işkence ediyor gibi hissediyordum. Yürüdüğüm yerde durup gözlerimi kapatmam gerekti. Neler oluyor? Bilmiyorum. Karda çok yürümekten olsaydı aşırı komik olurdu... Gözlerim her nereye kaysa da, birisini ya da bir şeyi görme çabalarım sonuçsuzdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rahibin Hediyesi
General Fiction‼️UYARI‼️ Grafik konular, koyu temalar, şiddet, 14+!! Ana karakter, Toma, her birkaç sene sıcaklık en dibe vurduğu zaman doğduğu köyü ziyaret eder. Fakat bu sene olaylar farklı bir yöne çarpar. Belki iyi belki kötü. ~ Hikayenin orijinal yani İngiliz...