Mercan zorlukla aynanın önünden ayrılıp odasına ilerledi. Masasında duran telefonu hızla alıp cebine koydu ve evden çıktı.
Koşar adımlarla merdivenden inip dış kapıya geldi. Derin bir nefes alıp kapıyı açtı ve motoruna yaslı bir şekilde telefona bakan Kerem'e doğru adımladı.
"Selam." Kerem hızlıca telefonu kapatıp başını kaldırdı ve en güzel gülümsemesini sundu. "Sonunda gelebildin ben yarım saat daha bekleriz sanmıştım."
Mercan dil çıkartıp biraz daha yaklaştı. Kerem alaycı bir tavırla elini cebine atıp iki tane erik çıkartıp Mercan'a uzattı.
"Bak meyve vermeye bile başladım."Mercan beklemediği espiri ile kahkaha atarken Kerem sadece onun gülüşünü izlemişti.
Ardından kendine gelmek için yutkunmuş ve öksürmüştü. "Neyse, aç mısın yemek yemeğe gidebiliriz?" Mercan yavaşça başını salladı. "Yemek değilde limonata içmeye gidelim mi?"
Kerem başını sallayıp motorun üstündeki kaskı karşısındaki gence taktı. Ardından üstündeki ceketi de çıkartıp gencin omuzlarına bıraktı. "Giy onu sonra da gidelim hadi."
Mercan kaşlarını çatıp ceketi eline aldı. "Kerem bana bunları verdin ama sen ne giyeceksin?" Kerem gülümseyerek ellerini gösterdi.
"Eldiven var işte." Mercan mümkünmüş gibi kaşlarını daha da çattı. "Aptal aptal davranma." Elindeki ceketi uzatırken tekrar konuştu. "Giy bunu."
Kerem başını hayır anlamında salladı ve motoruna bindi. "Normalde de takmıyorum boşver giy işte orası serin olur, hem üşümezsin de."
Mercan istemeyerek de olsa ceketi giymiş motora bakmaya başlamıştı. Yavaş adımlar ile motora yanaşıp Kerem'in arkasına bindi.
Kerem motoru çalıştırırken Mercan da titreyen ellerini benzin deposuna götürdü. "Düzgünce belime sarılsana."
Mercan beklenmedik cümle ile şaşkınca sordu. "Tutunuyorum ya işte." Kerem omuz silkti. "Eh sen bilirsin."
Motoru sürmeye başladığında hız göstergesi saniyeler içinde üç basamaklı sayıları gördüğünde Mercan korkuyla kollarını Kerem'in beline sararken Kerem sadece sırıtmak ile yetiniyordu.
"S-sen var ya şerefsizsin." Mercan titreyen sesi ile konuştuktan sonra Kerem'in karnını çimdiklemişti.
"Ahh! Ben senin güvenliğini düşünüyorum boyle daha güvenli." Mercan, Kerem'in dediklerine karşılık tekrardan karnını çimdikledi.
Kerem gülerek bir elini gidondan çekip Mercan'ın elinin üzerine koydu. "Acıttı bu seferki."
"Susmazsan tekrar yaparım." Kerem gelen tehditle gülümsemesini silmeden elini çekti ve arkadaşları ile sürekli gittikleri kafeye sürmeye devam etti.
Çok geçmeden kafenin önünde durduktan sonra Kerem motoru park etmiş ve kafeye girmişlerdi.
Mercan cam kenarında boş bir masa gördüğünde Kerem'i oraya süreklemiş ve hemen oturmuştu. "Buranın çilekli limonatası çok güzel ondan içelim mi?" Mercan sadece omuz silkmişti. "Bana her şey uyar."
Kerem garsonu çağırıp iki çilekli limonata söyleyip ardından hemen Mercan'a geri dönmüştü. "Heyecanlı mısın?"
"Tabii ki de heyecanlıyım. Bu benim ilk konserim olacak."
"Nasıl yani daha önce hiç konsere gitmedin mi?" Mercan, Kerem'in şaşkınca sorduğu soruya karşılık başını hayır anlamında salladı.
"Daha yeni on sekiz oldum. Hem zaten seveceğim tarzda şarkıcılar da gelmiyordu. O yüzden gitme gereği duymadım hiç."
"Bundan sonra sık sık gideriz artık dimi." Masumca sorulmuş soru karşısında genç gülümseyip başını salladı.
"Eh gidelim bari ne yapalım." Konuşma devam ederken limonatalar gelmiş ve ilk yudumlar alınmıştı.
Kerem beklenti ile Mercan'a bakarken Mercan beğenmemiş gibi yapıp yüzünü buluşturdu.
Kerem'in hemen yüzü düşerken konuşmaya başladı. "Beğenmediysen değiştirelim hemen. Çok mu ekşi değiştirebiliriz istersen." Kerem garsonu çağırmak için elini kaldırdığında Mercan hızlıca elini tutup indirmişti.
"Hayır hayır beğendim. Tadı güzel. Tepkini merak etmiştim sadece." Mercan hızlı bir şekilde konuşurken Kerem odak noktası elinin üzerindeki yumuşak ellerdeydi.
Mercan, Kerem'in sessizliğine karşılık rahatsız olduğunu düşünerek ellerini ayırdı.
"Özür dilerim izinsiz dokunmamalıydım."
"Rahatsız olmadım. Aniden tepki verince şaşırdım sadece." Kerem'in cümlesinden sonra masada tekrar bir sessizlik hakim olmuştu.
Kerem konu açabilmek için telefonunu çıkartıp instagrama girdi ve arama butonuna basıp Mercan'a doğru çevirdi.
"İnstagram kullanıyorsundur herhalde ama hâlâ takipleşmiyoruz kullanıcı adın ne?"
"Kullanıyorum tabii." Mercan önündeki telefona uzanıp eline almış ardından da kullanıcı adını yazmıştı.
Kendi hesabını bulunca mavi butona basmış ve kendine istek göndermişti.
Kerem başını biraz uzatıp Mercan'ın profil fotoğrafına bakmaya çalışırken Mercan gülümseyip telefonunu geri ona uzatmıştı.
Cebinden kendi telefonunu çıkartıp hem isteği kabul etmiş hem de Kerem'e istek atmıştı.
"Daha fazla takipçin olur diye düşünmüştüm." Mercan'ın konuşmasıyla Kerem neden der gibi kafasını sallamıştı.
"Bilmem kampüste yanında sürekli farklı farklı yüzler oluyordu o yüzden popülersin diye düşünmüştüm.
"Öyle zaten ama bu hesaba sadece güvendiğim yakınlarımı alıyorum." Mercan ani gelen itiraf ile gülümseyip limonatasından bir yudum aldı.
Sohbet devam ederken konser saati yaklaşmış ve ikili güzel sohbetlerini bölmek zorunda kalmıştı. Mercan'ın ısrarlarına rağmen Kerem hesabı ödemiş ve elinden tutup motora doğru sürüklemişti.
İkiside motora bindikten sonra Kerem motoru çalıştırırken sırıtarak Mercan'a dönmüştü. "Benzin deposundan daha güvenliyimdir. Bana tutun ister-ah"
Kerem sözünü bitiremeden sırtına bir tokat inmişti. "Çok konuşma geç kalacağız." Kerem önüne dönüp motoru çalıştırdığında beline dolanan kollar ile yüzünde tekrar bir gülümseme oluşmuştu. Konser alanına varana kadar da bu gülümseme silinmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dilfiruz (BxB)
RandomMercan heyecanlanınca sesinin tonunu ayarlayamayan bir çocuktu, Kerem ise artık bu durumdan rahatsız olmaya başlamıştı.