Kötü Haber (1. Bölüm)

138 9 6
                                    

Sıradan akşamlardan biri. Kulağımda kulaklık, elimde telefonum odamdayım. Kapı aralandı her zamanki gibi gelen babamdı. Ufak bir gülümsemeyle kafasını kapı aralığından soktu. Babamın gülümsemesine karşılık kulaklığımı çıkarıp bitkin bir sesle: 

-Hoşgeldin baba. 

deyip kulaklığımı geri taktım. Ah lanet olsun yine tuvaletim geldi. Şimdi kim yataktan kalkıp ta tuvalete gidecekti. Oflaya oflaya yatağımdan kalktım. Odadan çıkıp tuvalete giderken bizimkilerin fısıltılaşmalarına kulak misafiri oldum. Annem yine babama beni ispiyonluyor diye düşündüm. Her zamanki gibi kapı eşiğinde durup dinlemeye başladım. Babam anneme:

-...durum gerçekten ciddi. Duyduklarının hepsi doğru. O haberler doğru.

diyordu. İçim rahatladı. Annem bu sefer beni ispiyonlamamamıştı. İspiyonlanmamanın verdiği mutlulukla tuvalete girdim. Ellerimi yıkadım ve tekrar odama geçtim. Bir kaç dakika sonra annem geldi. Her zamanki gibi:

-Hadi oğlum aşağı gel yemek yiyeceğiz.

dedi ve gitti. Şaşırtıcı, annem ben kalkana kadar başımda durur adımı defalarca tekrarlardı . Başına taş mı düştü acaba? İlk önce fısıldaşmalar sonra geldiğinde yüzündeki ifade ve şimdide bu. Bir terslik var. Neyse deyip ayrılmaz parçam telefonumu alıp yemeğe indim. Sofraya oturdum. Tam telefonu elime aldım mesaj yazacağım babamın:

-Sofrada bari bırak şu telefonu elinden.

demesiyle telefonu masaya bırakıp yemeğe başladım. Evde yemek işlerine annem bakardı. Aslında evin işlerine Aysel abla bakardı ama babam evde annemin yemeklerinden başka yemek yemezdi. "Yardımcınız var neden yemekleri eşin yapıyor?" diyenlere "Zaten iş yemeklerinde acayip acayip yemekler yiyorum bari bırakın evimde yemeği eşimin elinden yiyeyim." diyordu. Yemeği bitirip:

-Eline sağlık anne. 

dedikten sonra sofradan kalkıp odama çıktım. Bilgisayarı kucağıma alıp yatakta geceyi ettim. Yaz tatilindeydik erken kalkma derdi de yoktu ama uyku fena bastırmıştı. Bilgisayarı kapatıp uyudum. Sabah biraz geç kalktım. Aysel abladan bir şeyler hazırlamasını isteyip o hazırlarken televizyonu açtım. Her kanalda haberler vardı. Öğlen olmuştu bu saatte haberin ne işi vardı. Nasıl ya şaka mı? Yok yok şaka olmalı. Gözlerime inanamadım:

-Aysel abla bir baksana.

dedim. Elinde kahvaltı tepsisiyle geldi. Tepsiyi bırakıp:

+Ne oldu Yiğit? Ne bağırıyorsun?

-Bu.. bu haberler doğrumu?

+Hangi haberler?

-Televizyondakiler işte. Baksana.

Sesim titriyordu. Aysel ablada haberleri görünce dondu kaldı. 

-Ama bu nasıl olur Aysel abla? Bir anda bu kadar deprem peş peşe nasıl olur?

Aysel abladan çıt çıkmıyordu. Açlık maçlık kalmamıştı bende. Haberleri gördükten sonra nasıl yiye bilirdim. Bir gecede onlarca deprem nasıl olur? Binlerce insan hayatını nasıl kaybeder? Şakası bile komik değilken buda ne şimdi? Dua etmekten başka şu an elimizden ne gelirdi ki? Her şeyde çıkıp açıklama yapan o bilim adamları neredeydi? Bir değil iki değil onlarca büyük deprem olmuştu. Hemen odama fırladım. Bilgisayarımı ve telefonumu alıp televizyonun karşısına geçtim. Haber siteleri, sosyal ağlar dahil her yerde aynı şeyler. telefonumu açtım. Peş peşe titredi. Bir sürü mesaj gelmişti. Tek tek okumaya başladım. Sabahın köründe başlamışlardı mesaj atmaya. Az çok hepsi aynı şeyi yazmıştı. Hepsi ölüm dolu mesajlardı. 

KıyametHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin