2 sesin dalgalanır,

466 45 121
                                    

içimdeki denizleri kıyılarına taşır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

içimdeki denizleri kıyılarına taşır.

𒈔

Kuşluk vaktinin habercisi olan serin bir esinti penceresinden sızıp usulca saçlarına dokunmuş, kitabının üzerine bıraktığı yüzünü okşamıştı. Nicedir yüreğinde adını bilmediği, isim vermek gerekecek diye dillendirmediği sızısının fısıltılarıyla, gözleri mahmur bir sevda türküsünü andırır gibi ağır ağır açıldı. Elleri gözlerini, çatık kaşları yüzündeki izlerini bulmuş, tutulan beline karşın yüzü ekşiyerek doğrulmuştu. Bir süre nasıl bir yoldan gideceğini kestiremediği, ardı sıra koşup durduğu formüle bakındı. Yüzünü ısıtan güneşe çevirdi sonra çehresini. Kapadı gözlerini derince bir nefes aldı.

Küçükken buraya her geldiğinde, arşa değmesiyle bir odaya dolan güneşe karşın kaşlarını çatar, siyah perdeler asacağım buraya diye tüm konağı inletirdi. Lakin saat geçmeden güneşe olan kızgınlığı yerini başka öfkelere bırakır, konağın avlusunda koşturup duran çocukluğunun saçlarına hep bir el dolanırdı. Çocuk didişmelerinin sonu da bayramdan bayrama toplandıkları evin sahibinin huzurunda son bulurdu. Onca karşı gelişine, onca hiddetine, onca istemeyişine rağmen bu evde ki odası değişmemiş ve fıtratına güneş ile bir uyanmayı eklemişti. Öyle ya, değmese bile o ışıklar tenine yine de açılıyordu gözleri hep aynı saatte.

Büyüdüğünden mi alışmıştı yoksa alışmak mı büyümeyi getiriyordu bilemedi Zeynep. Sıcak bir yaz sabahına inat hafif bir esinti uçuştururken perdelerini, demirli pencereye doğru yanaşıp, saçı açık olduğundan sebep perdesinin ucunu hafifçe araladı. Gözleri yeşil bahçeyi, onca elma ağacının hemen yanında kalan o tek ve küçükçe duran kendi kiraz ağacını bulmuş ve dudaklarına bir tebessüm konmuştu.

"zeynep."

İçinde duyduğu ses ile perdeyi bırakıp geri çekildi. Kaşları çatıldı hemen, yüzünde öfkeler şekillendi.

"Tövbe estağfurullah."

Odasındaki küçük banyoya geçip abdestini tazelemiş ardından yeşil örtüsünü bağlamıştı. Sabah namazına kadar kitapların arasında koşturmacası bitmediğinden gözlerinde badem şişlikler oluşmuş, yüzünde aymaz bir ifade şekillenmişti. Üstelik bugün arefe diye sahura kadar Feyza ile sohbet etmiş, aklında riyaziyeden çözemediği bir soru ile, Feyza'nın önünde kitaplar, elinde notları sahabelerdeki kadınlara dair hasbihallerine doyamadığından uykusundan vazgeçmişti.

Masasını toparladığı sırada çalan kapısının ardından annesinin güzel yüzünü görmüş, yüzü aydınlanmıştı Zeynep'in.

"Bende kuzumu uyandırmaya gelmiştim, hazırlanmışsın bile. Günün hayırla başlasın inşallah."

"Hayırlı sabahlar anne."

kuşlar var tahran'da | cünzeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin