Bang Chan ile eve gelmiştik. Bang Chan'ı çok az tanıyan ailem, Bang Chan ile tanışmak istemişti.
"Ailen beni sever mi?" Bu soru Bang Chan'dandı.
"Sevmemeleri için neden olsaydı şu an evin içinde salona gidiyor olmazdık."
Annem konuşmamızı duymuş olacak ki mutfaktan seslendi.
"Minho'm, sen misin?" Sesi biraz kısık çıkmıştı.
"Evet anne, Bang Chan da burada." Annem hemen mutfaktan fırladı. Bang Chan'ı görünce Bang Chan annemin eline uzandı.
''Öpeyim Felix teyzem." Annem elini uzattı. Öpüp eli başına koydu.
"Hoşgeldin Bang Chan, Minho her gün senden bahsediyordu. Merak ettik. Edepli çocuk." dedi. Bang Chan'ın saçlarını karıştırdı. Babam elinde bir havluyla mutfaktan çıktı. Havluyu omzuna attı.
"Demek Bang Chan bu evlat, ha?" Babam yabancılara karşı ılımlı biri değildi. Fakat nazikliğini asla bozmazdı. Ve bence gayet nazikti.
"Evet Hyunjin amca. Tanıştığımıza memnun oldum." Annem kulağıma eğildi.
"Yalnız damat tanıtır gibi oluyor bu, Minho." Kıkırdadım.
"Eee, içeri geçelim hadi. Minho, oğlum sen de bize bir kahve yap." İstemedeyiz de benim mi haberim yok?
"Tamam baba, Bang, şekerli mi içersin sade mi?"
"Orta şekerli." Dudaklarını çok sıkı bastırdığını fark ettim. Annem omzuma hafif vurdu. Ve salona geçtiler.
☆☆☆
Kahveleri yapmış, içeri götürüyordum. Kendi istememde miyim, yokca Bang Chan'ı aileme mi tanıtıyorum hiç belli değildi. Herkese kahveleri dağıttıktan sonra Bang Chan ailemle konuşmaya başladılar.
"Sana da zahmet ettirdik ama, teşekkür ederim." dedi Bang Chan.
☆☆☆
Bang Chan'ı evden uğurlamıştık. Akşam vaktiydi ve çok geç olmuştu. Odama geçiyordum. Geçmeden önce odamın yanındaki kapıdan içeriye girdim. Banyoya açılıyordu. Kısa bir duş aldım.
Duştan çıktıktan sonra odama geçtim. Camları kapattım. Perdeleri çektim.
Dolabımı açıp kıyafetlerimi çıkardım. Bir alt biri üsttü. Üst kısmına giyeceğim, siyah ve kırmızı renklerindeydi. Altıma da onunla aynı renkte ve takım gibi gözüken pijamaydı. Yorgun olduğum için hemen yatağımın üstündeki yorganı hafif kenara çekip yatağımın içine girdim. Gözlerimi kapattım.
"Ahh, Jisung. Bırak artık. Morartıyorsun." Boynuma asılmış, bırakmayan Jisung'u ellerimle itmeye çalışıyordum. O ise daha sıkı yapışıyordu.
Aniden kalktım, hepsi rüyaymış. Ve güneş gözüme gire gire kaldırmıştı beni. O an nefret ettim güneşten. Birden aklıma bir şey geldi, masama oturdum. Jisung'a telefon icat edilmemiş gibi not yazmaya başladım. Sonra aniden telefonuma bir mesaj geldi.
Jisung: Bana not yazman çok nazik bir hakeret, Minho'm :)
-----
Önceki bölüm 23 okunma, 3 oy almış. Biri benim ikisi de arkadaşımın. Bu yüzden sınır koyacağım.
Oy: 5
Yorum: sınır yok