wrong time

26 6 15
                                    

Belkide mutluydu.Artık sevdiği adamı hapise atmak zorunda değildi.

Sevdiği adam?
O hala bir çocukdu.
Minho masasının altındakı çekmeceden bir not defteri çıkarmış arasındakı kurumuş lavantayı bulmuştu.
Lavantayı inceleyerek yeniden geçmişin eski sayfaları açmıştı.

Flashbacks

Benim artık universiteni bitirmeye az kalmıştı.
Bıraktığım dersleri telafi etmek için ek derse geliyordum.

Sanat okulu neden bilinmez ama hep çok seslidir.Bazı öğrenciler sanatı ciddi bi şey sanmadıkları için eğlenceye gelmiş gibiydiler.
Son zamanlarda yeni birini fark etmiştim.
Dersini bitirdiğinde hep vokal atölyesine gidiyordu.
Hayır onu takip etmiyordum.
Onu diğer insanlardan farklı kılan herhangi bir şey yoktu.
Sadece onun sakinliyi,masumluğu beni kendine çekiyor gibiydi.

Her zaman çok çalışan biriydi.
Atölyeye girmezden önce notalarını okuduğu kağıdın  üzerine lavanta çiçeği bırakırdım.
Nedenini bilmiyordum.Qaliba onda olan yetenek beni ona hayran yapmıştı.
Her hafta en azı 2 defa bırakırdım.
Aslında hep o çiçekleri çöpe atdığını düşünüyordum.
Kim yabancıdan gelen çiçeği öylesine kabul ederki.

bir keresinde yakalanmıştım.

"Onları bura senmi bırakıyorsun?"
"Evet "demiştim.
Suratında pek bi şaşkınlık yoktu.

"neden bırakıyorsun?"
"Çok güzel şarkı söylüyorsun,bence hak ediyorsun."

Flashback ends

Düşündümde onunla tek konuşmam bu olmuştu.
Konuşmaya çalışsam bile pek hevesli değildi.
Diğerleri gibi değildi Jisung.
Benimle konuşmak isteyenler çoktu okulda populer olmasamda.
Ama ben sadece onunla konuşmak istiyordum.
Belkide kendimi ona düzgün ifade edemiyordum.
Universiteden mezun olduğumda üzüleceğim aklımın ucundan bile geçmezdi.
Ama o gün ona doğru düzgün bir veda etmeden ayrılmıştım universiteden.

Aniden kapının sesiyle irkilmiştim.
içeri giren Seungmindi.

-Noldu Seungmin?

-Söyledim ona herşeyi biraz şaşırmış gibiydi.

-...

-Savcım bu olayın peşini öylece bırakıcakmısınız?

-Tabiki hayır Seungmin.
-Ortada ölen biri var.
-Bu durum ciddi.

-Sanırım Baş Savcıyla konuşmalısınız.

-Bangchan bana nasıl yol göstericek o depresyonda gibi işe bile gelmiyor.

-Öylemi?!
-Neden depresyonda?
-Davalar birikti artık söyleyin işe dönsün.
-Yardımcısı olsamda bütün dosyalara ben bakıyorum.
-Yoruldum.

-Bence bunun nedenini sen daha iyi biliyorsun Seungmin.
-O kadar sert olmaya bilirdin.

Seungmin kafasını eğmiş ne demek gerekdiğini bilmiyordu.

-Ben sadece işimde kusur istemiyordum.

Minho umursamazca kafasını sallamıştı:

-Bu beni ilgilendirmez Seungmin.Bangchana ne yaptıysan artık benimlede konuşmuyor.
-Onunla konuşacak tek kişi sen gibisin.

-Tamam.Denerim...

-Çıkmadan Han Jisungun belgelerini bırak.
-incelemem gerek.

-Buyrun.

Seungmin belgeleri bırakarak odadan çıkmıştı.

Çıktığı gibi üzerini giyinmiş ve chanı aramıştı.

☆𝑳𝒂𝒗𝒆𝒏𝒅𝒆𝒓/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin