0.4

20 5 1
                                    

Ayaklarımın altındaki deniz, huzurlu bir tebessümün dudaklarımda şekillenmesine yol açıyordu. Hayır hayır, korkmuyordum veya mutsuz bir ruh hali içinde değildim. Garip bir şekilde damarlarımda huzur kol geziniyordu. Ve bu beni rahatsız etmek yerine intiharı daha çok benimsememe yol açıyordu. 

İntiharım kafamda şekillenmeye başladığında ise karanlık hayatıma rağmen gündüz vakti bu hayata veda etmek istediğimi fark etmiştim. Bu yüzdendir ki intihar etmek için sabah saatlerini tercih etmekte karar kılmıştım.

Bu gece uyumamış, güneşin kızıl ışıkları gökyüzüne ulaşmaya başlar başlamaz ise hayran olduğum uçsuz bucaksız maviliğe bakan bir uçuruma gelmiştim.

O ise son attığı mesajlardan sonra belki yüzlerce mesaj atmıştı bilmiyorum, bakmamıştım. Bakmak istemiyordum.

Onda garip bir şey vardı; beni hem ondan hızla iten hem de karşı çıkamayacağım kadar güçlü bir kuvvette çeken. Tanımlamak benim açımdan imkansızdı.

Bana biraz da olsa iyi geldiğini inkar edemezdim. Fakat bu ondan dolayı değil bencil olduğumdandı.

Eskiden sanırdım ki; Tanrı sadece beni cezalandırıyor, bir tek beni sevmiyordu. Tek olmadığım için sevinmek bencillik miydi? Gerçi buna daha fazla kafa yormanın artık bir anlamı yoktu. Birkaç dakika sonra bu hayatta olmayacak bir insan için çok fazla düşünüyordum.

Şunu söylemek gerekirse gideceğim yer hakkında en ufak bir bilgiye bile sahip değildim. Çok sevdiğim bir kitapta; ''Ölüm hiç bilinmeyen bir ülkedir, kimse oradan dönüp de nasıl bir yer olduğunu anlatamamıştır.'' derdi. Bu nedenle gideceğim yer hakkındaki bilgiler benim kendi içimde benimseyip yine kendi içimde kabullendiğim umutlarımdı.

Umutlarıma gidecek yolu izlemekten beni alıkoyan ise nerede okuduğumu hatırlamadığım bir sözdü. Hatırladığım kadarıyla sadece bir intihar notu olsa bile bir şeyler yazmamızı öneren belki de o zamanlar bana basit gelen bir cümleydi.

Belki bu sikik hayata bir şey bırakamamıştım fakat bir intihar notu bırakmakta kendimi nedensizce sorumlu hissediyordum. Birkaç gün önce olsaydı buna asla kendimi zorunlu hissetmezdim çünkü o zamanlar intihar notu yazabileceğim bir kimsem bile yoktu. Kimsesizdim. 

Lakin sadece dün tanıştığım biri 19 yıllık hayatımdaki tek yabancı kalamadığım kişi olmuştu. Mesele zaten tanımak değil yabancı kalamamaktı. Onu tanımıyordum ama yabancı da değildim. Kimsesizliğime kimse olana intihar notumu yazacaktım. Bu düşüncenin beni gülümsettiğini fark edemeden eski model telefonumun bildirim sesleri sessiz ortamda yankılanmaya başladı.

Vakit kaybetmeden telefonumu pijamamın cebinden çıkarıp mesaj sayfasına giriş yapıp hızlıca son mesajlara doğru kaydırdım.

nepenthe kişisinden 99+ mesaj...

nepenthe: Hare, kurbanın olayım şu mesajlara bir kez bak.

nepenthe: Hare, çok korkuyorum lütfen.

nepenthe: Hare dudaklarını soyarsın sen tuzlu su canını yakar lan.

nepenthe: Hare nefes alıyor musun bilmiyorum. Delirmenin eşiğindeyim tek bir cevap lütfen.

nepenthe: Bir kez iyiyim de bana.

nepenthe: Sesini son bir kez duymama izin ver lütfen.

nepenthe: Bu samimilik ne diyorsun biliyorum. Anlatacağım her şeyi lütfen.

nepenthe: Ölme lütfen bana bir kez daha veda etme lan bu sefer gerçekten beni bir köpek bile kurtaramaz.

nepenthe: Görüldü oldu lan.

nepenthe: Tanrım sana şükürler olsun. Bana veda etmedin lan.

nepenthe: Bekle lütfen.

nepenthe kişisinden görüntülü arama...

_______

Biliyorum bu kadar erken her şeyi açıklayacak mı diye düşünüyorsun. Ama şu anda Hare'yi intihardan vazgeçirmek için elimde olan tek şey bunlar. Ayrıca her şey bir anda iplik söküğü gibi çözülmez biraz zaman zamanla tuğlalar yerine oturacak. Her şey anlatılıp açıklığa kavuşturulacak. 

Şimdilik bu kadar kendine iyi bak nepenthe.













Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 21 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Navreden SumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin