12.05.2007
İlahi Bakış Açısı
Hera
"Senin bu boş kıskançlıklarından bıktım artık!Sana kendimi açıklıyorum fakat beni anlamak istemiyorsun,hatta dinlemiyorsun!"
"Sen başka erkeklerle cilveleşirken sinirden seni duyamıyorum bile!"Hera alışmıştı artık.Bu küçük yaşında bile olanları kabullenmeyi,alışmayı öğrenmiş.Evlerinden hiçbir zaman bağırışlar,çağırışlar eksik olmazmış.Babası en ufak bir ayrıntıda olay çıkarır,evin tüm huzurunu kaçırırmış.Bu duruma alışkın olan küçük kız evebeynlerini umursamadan oyuncak bebeğini ayağında sallayarak uyutmaya devam ediyormuş.
Küçüklüğünden beri ilgiyi hep annesinden görmüş,babasından asla sevgi ve ilgi görmemiş.Hiçbir zaman ondan "Gel sana biraz sarılayım,güzel kızım." gibi sevgi dolu cümleler duymamış.Babasından kızım dediğini bile hiç duymamış.Babası ona hep emir verir,ismiyle hitap edermiş.
"Hera annene söyle,karnım acıktı bana yemek yapsın."
"Hera git bana içeriden bir bardak su getir.Çabuk ol!"
"Hera markete git bir paket sigara al bakayım.Öleceğim şimdi sigarasızlıktan!"
Babası normalin üstünde kıskanç bir insanmış.Bu duruma kıskançlık bile denemezmiş,artık bu durum takıntı ve psikoloji bozukluğu denecek hale gelmiş.Hera'nın babası annesini erkek sinekten bile kıskanırmış.Hatta daha önce kafede erkek bir garsona sipariş verdi diye evi terk ettiği bile olmuş.Annesi sadece 5 yaşındaki kızı için dayanıyormuş bu çileye.
Ama bu sefer işler daha değişik bir hal almaya başlamış.Normalde sadece bağırışmalar içeren tartışmalar yaşarlarmış.Ama içeriden kırılan cam sesleri,devrilen mobilya gürültüleri geliyormuş.
Hera ilk defa gürültüden kulaklarını kapatmış.Çünkü kırılan şeylerin sesi bitmek bilmiyormuş.Annesi
"Güzel kızım sen bu odadan çıkma,baban yine biraz sinirlenmiş.Biz babanla sorunu çözerken sende bebeğini uyut.Bak uykusu gelmiş.Ben zaten hemen içerideyim.Anlaştık mı?"
diyerek Hera'ya bu odada durmasını,çıkmamasını söylemiş.ama Hera korkmuş ve içeri annesinin yanına gitmek istemiş.Çünkü annesi onu her türlü öcüden,kötü insanlardan,hatta babasından bile korurmuş.Bunu biliyormuş.
Küçük kızlar genelde kahramanlarını babaları olarak bilir.Ama Hera'nın annesi Hera'ya hem anne hem baba olduğu için küçük kızın gözünde asıl güçlü kahraman annesiymiş.O babasının prensesi değil,annesinin güzel kızıymış.
Küçük kız annesini taklit ederek kahverengi ve örülü saçları olan,pembe elbiseli bebeğini yatağına yatırıp
"Sen beni burada bekle,annemle babama bakıp geleceğim.Tamam mı?Korkmak yok ben hemen içeride olacağım."
diyerek ürkek adımlarıyla kapıya doğru ilerlemiş.Kapıyı korkarak aralamış ve o küçük boşluktan içeriye bakmış. Yerde kırılmış bir vazo içinde annesinin en sevdiği çiçek,devrilmiş sehpaha takımı,devrilmiş saksılar ve içinden yere dökülmüş toprakları,raflardaki süsler..Hepsi yerdeymiş.Ev darmadağın olmuş,herşey etrafa saçılmış.Hera kapıyı açtığı için sesler daha işitilebilir hale gelmiş.
"Sen evli bir kadınsın Mercan,anlıyor musun?Senelerdir bunu idrak edemedin mi!Benim dışımda olan her erkek canlıdan,erkek hücreden bile uzak duracaksın!"
"Ekrem,saçmalıyorsun!Markete giderken bir adam bana ***** lokantasının nerede olduğunu sordu diye mi tüm bu tepkilerin?Hem sen nereden gördün?Yine beni takip mi ettin yoksa,gerçekten hiç iyi değilsin!
"Ben gayet iyiyim!"
Diye gürlemiş babası ve kenarda devrilmemiş kalan tek saksıya da bir tekme savurmuş.İçindeki toprak halıya dökülmüş,etraf iyice batmıştı.
"Evet,seni takip ettim.Çünkü ne zaman kiminle,nerede,ne yapacağını asla kestiremiyorum!Ve sen beni her fırsatta aldatıyorsun!"
"Erkek garsona sipariş vermek,bana yol tarifi soran adama yolu tarif etmek,arkadaşımın eşiyle konuşmak ne zamandan beri aldatmak oldu!Olduysa da oldu yapacak birşey yok!"
Mercan'ın son cümlesi Ekrem'in delirme sebebi olmuş.Sinirden elini havaya kaldırıp Mercan'ın yüzüne doğru tokat atmış.
Annesini yere düşerken gören Hera çığlık atarak annesine doğru koşmuş.
"Anne!Anneciğim!"
Çömelerek annesinin kanayan burnuna bakmış.Sulu gözlerini babasına çevirmiş.Babasının gözlerinden alevler çıkıyormuş adeta.Tam babası tekrar
annesine doğru uzanmış ki;
"Bırak annemi,öcü!Sen benim babam değilsin.Sen bir öcüsün!"
Babası kızgın gözlerini bu seferde Hera'ya çevirmiş.
"Sen karışma küçük cadı!Annenle beni yalnız bırak ve kenara çekil.Yoksa alırım ayağımın altına!"
Hera daha da sesli ağlamaya başlamış.Annesi ise arkadan kollarını uzatıp Hera'yı arkasına almış.
"Sen bana hiçbir şey yapamazsın!Çünkü benim babam değilsin.Ben bir öcünün çocuğu değilim!"
Ekrem derin nefesler alıp vererek sakinlemeye çalışmış,ama olmamış.Koşar adımlarla yatak odasına ilerlemiş ve dolabın üstünden bavulu indirmiş.İçine ona lazım olacak kıyafet tarzı şeyleri koyup fermuarını kapatmış ve sürükleyerek kapıya doğru ilerlemiş.
İlk defa çanta toplayarak gidiyormuş.Normalde sadece cüzdanını ve telefonunu alarak giderken şimdi bavul hazırlamış.Bu sefer kelimenin tam anlamıyla evi terk ediyormuş.
Hera ve annesine dönerek son kez bağırmış.
"Al istediğin erkekleri,beraber cehenneme kadar yolunuz var Mercan!Ben artık yokum.Kızını da kendine benzetme aman dikkat!"
Kızımızı veya kızımı dememişti.Kızını demişti.Bu cümleyi kurarken Hera'yı kızı olarak saymamıştı.Kapıyı çarpıp giden babasında kalmış gözleri küçük kızın.Ama zerre kadar üzülmemiş.Bir başka çocuk babası onu bırakıp gitse arkasından ağlar ve bağırırdı.Ama Hera annesine zarar veren birini zaten evinde istemezdi.
"Hera..."
Diye seslenen annesine döndürmüş küçük kız kafasını.Islak gözleri annesinin sulu gözleriyle buluşmuş.Birkaç adım atarak annesine sarılmış.
"Sen anneyi ne güzel korudun öyle.Hep böyle güçlü ol,kimsenin seni ezmesine izin verme.Çünkü bu hayatta ezik olursan kimse böyle tepene çıkmaktan çekinmez.Başın dik olsun güzel yavrum.Sen onlardan değil,onlar senden korksun."
diyerek Hera'nın saçlarını okşamış elleriyle.Koklamış ve içine çekmiş o güzel kokusunu.Kızı olmasa ne yapardı?
YOU ARE READING
SAYE
General Fiction"Saye" lakabı ile tanınan fakat kimsenin kimliğini bilmediği bir katil. Dergi çekimleri için oraya giden Ayça Şimşek,ona destek olmak amacıyla orada olan Hera Taşkın ve Eflin Kaya. Hem katil, hem de sosyal medyada yakışıklılığıyla gündeme gelmiş Evr...