Merhabaaa bölüme geçmeden değinmek istediklerim var
Bayram haftasında tatilde olan grubun içindeydim ve bu yüzden de bölüm yazacak vaktim olmadı aynı zamanda sağlık sorunlarım vardı kendimi toparlamam gerekiyordu
Simdi kaldığım yerden devam edeceğimmmmBu bölümü düz yazımı beğenmediğim için ikinci kez yazdım bu yüzden düzenlerken bir yerlere ellemek istemediğim için düzenlemedimm
_____________________________[Flashback - günümüzden altı sene önce - tanrısal bakıs açısı]
Heeseung üniversitesinin son senesindeydi. Gıda mühendisliği okuyordu lakin küçüklüğündeki minik Heeseung'a ne okumak istediğini ya da ne olmak istediğini sorsalar bu meslek vereceği beş cavabın içinde bile yer almazdı. Küçükken geleceğine dair pek hayal kuran biri değildi, içine kapanık, çoğunluklukla iletişim kurmakta zorlanan bir çocuktu. Lise döneminde çok başarılı bir öğrenciydi lakin kendine kurduğu bir gelecek planı yoktu. Hocaları yanına gelir gider onun için üzülür ve endişelenirlerdi. Bu denli başarılı bir öğrencinin gözlerinin önünde neredeyse yok olmasını izlemek onlar için zor bir durum olsa gerekti. Sınıfının ve okulunun en başarılı ve aynı zamanda en sessiz kişisiydi. Bu da onu okulun zorbalarından koruyordu. En azından başarılı olması öğretmenler tarafınfan korunduğu anlamına geliyordu.
Zaman bir o kadar hızlı geçti, Heeseung büyüdü ve liseden mezun olma vakti geldi. Son senesinin son aylarında hocaları yanına gelir gider ailesi ile sürekli görüşmeler yapardı. Bütün bunların Heeseung'ın üzerinde zerre etkisi olmazdı, ki olmamıştı da. Ailesinin çizdiği geleceği kabul etmiş ve üniversitede gıda mühendisliği bölümünü seçmişti.
Şimdilerinde başarılı bir birey olma yolunda ilerliyordu. İçeri adımını attığı şirkette ilk ayıydı, stajı başlayalı 20 gün ancak olmuştu. İçerideki büyük insanların koşuşturmasına hep şaşırarak bakardı. Kendini bu alanda geliştirebilirse o da mı böyle olacaktı? Staja yeni başlamıştı ve şuan sadece basit işleri yapıyordu. Gıda mühendisliği okumayı istemediği gibi bu koşuşturmaya ne alışabiliyor ne de sevebiliyordu.
Asansörden inip çalışma alanına gelmiş Jay'in masasının önünde kalan masasına yerleşmişti.
Jay ile, Jay üniversitenin ikinci senesindeyken ortak dersleri nedeniyle tanışmışlardı. Kendisi o zamanlar birinci sınıftı. Başlarda sadece birbirini tanıyan iki kişiyken daha sonraları aralarındaki ilişki gelişmiş ve arkadaşlığa dönmüştü. Jay, kendinden iki yaş büyüktü ve o da son senesinde stajını burada yapmıştı. Bu yüzden de burada resmi bir şekilde çalışmaya başlamasının üstünden iki sene geçmişti. Şirket, birbirlerini tanıdıkları ve Jay'in işleri bilmesinden kaynaklı onun altında, yönetiminde, çalışmasını istemişti. Ne yapacaksa işleri ona Jay devreder, halledemediği bir şey olursa da ilk Jay'e gider, ondan yardım alırdı.
Jay her zaman ona karşı anlayışlı ve sevecen olmuştu ama onun hakkında bilmediği bir şey varsa da bu Jay'in kendinden hoşlandığıydı.
Heeseung aşka inanmayan biriydi ve aralarında hiçbir zaman ilişki konuları geçmemişti. Cesareti kırıktı ve duygularını Heeseung'a açamıyordu.
"Heeseung günaydın, hoş geldin. Eşyalarını yerleştir sonra seninle dün yarım bıraktığımız dosya üzerine biraz çalışalım."
Heeseung onu onaylamış bilgisayar ve sırt çantasını masaya bırakırken sandalyesine oturmuştu. Kulaklıklarını çıkartırkense Riki'nin mesaj attığını fark etmişti.
Riki'yle bir ses odası yayını esnasında tanışmışlardı ve tanışalı neredeyse bir buçuk iki ay oluyordu. Ara sıra neden tanıştık biz dedirtse de özünde kötü biri olmadığını biliyordu. 17 yaşındaydı ve lise sona giden kendi halinde bir gençti. Yaz tatilinin sonunda tanıştıkları için sık olan konuşmalar yerini seyrekleşen konuşmalara bırakmıştı. Tabii sık konuşma denemezdi, genelde Riki yazar Heeseung da ona geri dönerdi. Heeseung'ın staja başlaması ve Riki'nin de okul döneminin başlaması ile sınav senesi oluşu daha da azaltmıştı konuşmalarını.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sorry, I Love You | Heeki
Fanfiction"Yanında olsaydım ben sarar sarmalardım seni" "Ama sen ordasın ve orası ne kadar şanslı olduğunu bilmiyor" ➽ 𝚄𝚣𝚊𝚔𝚝𝚊 𝚋𝚒𝚛𝚒𝚗𝚎 𝚗𝚊𝚜ı𝚕 𝚌̧𝚘𝚔 𝚢𝚊𝚔ı𝚗 𝚘𝚕𝚞𝚗𝚞𝚛 𝚋𝚒𝚕𝚖𝚒𝚢𝚘𝚛𝚞𝚖