10

17 4 0
                                    

Yazardan...

"Bakıyorum zatten"

Sessizlik...

Bu konuşma çok farklı, hemde çok.

İnsanı kandırmak bu kadar kolay mı? İnsanlar bazen çok bencil oluyorlar. Ah tabii bunu ben söylemesemde bir çoğunuz biliyorsunuzdur...

Chan, çok büyük bir hataya bulaşmak üzere yada çoktan bulaştı? 

Bazen hepimizin zorlu kararlar vermek zorundadır. Bu kararlar hayatımızın dönüm noktası olur.

Bu kararlar çok ince bir çizgi üzerindedir. Bi karar verirsin o kötü sonu tadarsın, başka bir karar verirsin doğru yola çıkarsın.

Hayat bundan ibaret.

"..."

"Evet, ama bana verilen bu kadar daha fazlasını yapmam"

"..."

"Hayır kimsenin canını yakamam"

Bir yandan da etrafı kontrol ediyor ve temkinli bir şekilde konuşmaya devem ediyordu.

"Sakın!"

"..."

"Çok -ki burda karşı taraftaki bağırdı- ben konusmaya devam ederim efendim, ama ben kimsenin üzülmesini istemiyorum" dediğinde azda olsun anlamıştı chan. Tabi ben öyle düşünüyorum koksa neden sesi titresin ki?

Ama şu an bunun farkında değildi, chan'nın kötü sonu en zor şekilde öğrenicekti...

Aşk.

*

*

*

Seungmin'den...

O kulübenin içinde sadece ben ve o iğrenç adam kalmıştı. Küçücük kulübede saklana bileçeğim bir yer yoktu. Koca ormanın içinde birtek biz vardık. Adamdan kaçmaya çalışırken kolarından kurtulmuş ve kasıklarına tekme atıp koşarak kulübenin kapısını açmıştım. Buz gibi bir havada yerler kar dolu iken çıplak ayakları ile koşmaya başladım. Kaçamayacağımı biliyorum çünkü yanımda hayata kalabilecek hiçbir şey yoktu. Ya ölücektim yada bu adam yüzünden yine ölücektim. 

Her iki seçenek de kötü olsada en azından yine kirli eller vücudunda dolşmıyacaktı. O adam yüzünden ölmek yerine soğuktan ölmeği tercih ederdim.

Koşmaya devam ederken adamın yerden kalktığını hissediyorum. Tabii sadece hissetmekle kalmıştım, çünkü arkaya bakarsam daha kötü olabileceğimi biliyorum. Koşmaya tüm hızımla devem ederken arkamdeki iğrenç yaratık bağırmıştı "buraya gel sürtük!" İliklarime kadar hissetiğim korku ve endişe gözlerimi karartmıştı ve adam şu ana kadar beni yakalayamadığı için içimde umut tohumları yeşermişti ta ki yere çakılana kadar. 

Öyle bir çığlık atmiştim ki bütün orman da yankılanmıştı. Dizim ters dönmüştü ve gözümden firar eden göz damlaları işimi hiç kolaylaştırmıyordu. Vücudumda kalan son enerjiyi kulanarak yerde ellerim ile sürünmeye başladım. Bacağımdaki el ile iliklerime kadar titrediğimi hissettim. O sırada içimde kalan son umut tohumuda yok olmuştu.

Tam o sırada çığlık atarak uyandım. Kan ter içinde yataktan hızlıbir şekilde kalkıp oturdum. O sırada chan'nın yatakta değil kapının orda telefonla konuşuyoken çığlığımı duyduğu için bana doğru dönmüştü. Gözlerinde bir duygu gördüm çaresizlik. Bi bana birde telefona bakıyor ve en sonunda endişeli bir şekilde telefonda bir şeyler mırıldandı ve telefonu kapattı. 

Bana soran gözler ile ve tedirgin bir şekilde "kâbus mu gördün?" Dedi. Ve ardından "Ne zamandır uyanıksın?" Dedi ama sanki bir şeyi duymamdan korkarmış gibiydi ama bunu önemsemedim. "Bir şey yok ve evet kâbus gördüm hayatında ilk defe mı biri kâbus gördüğünü gördün- bi dakika bu nasıl soru," dedim ve kaşlarımı çattım "niye bu kadar tedirginsin? Benden saklayabileceğin birşeymi var?" Dedim. 

O zaman hiç beklemediğim bir şekilde "seni ilgilendirmiyo seungmin ve çok soru soruyorsun başım ağrıdı" dedi ve yattı.

Evet ciddi ciddi yattı!

Hemde hiç birşey soylemeden!

En azından bana nasıl olup olmadığımı sorar diye düşündüm ama o beni terslemekten başka birşey yapmadı.

Bunda bir iş var...

|

|

|

200 okuma olmus oha

Neye cok sey etmeyelim bence

Ficin ismini niye degistirdim bilmiyorum ama degistirdim 

Neyse 

Yemek yiycem🏃‍♂️

Ve bu aralar sık sık yb atmaya caliscam

Bugunun ikinci bolumu😼

Ficde niye yorum yok aq

Biraz yorum yapin 😿

Ole iste

Just an ordinary trip-ChanMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin