Hepinize merhabalar. Yeni bi serüvene başladık bakalım umarım seversiniz canlar.
Sokak çocuğu Ateş Vardarı okumaya hazırmısınız bakalım. Umarım beğenirsiniz. Hepinize iyi okumalar.
Vücudu tir tir titriyordu küçük çocuğun. Dün çöpün yanına atılmış bayat ekmek ile karnı hiç değilse doymuştuda bu gün yine açlıktan titriyordu.
Soğuktan üşüyen parmaklarını ise üfleyerek sıcak nefesi ile ısıtmaya çabalıyordu. Önünde oturduğu dükkanın sahibi az önce ona burdan kalkması için bir de sırtına tekme savurduğu için fena canı yanıyordu.
Kim olduğunu bilmiyordu minik çocuk, ya da kaç yaşında olduğunu bildiği tek şey aç olduğu ve üşüdüğü idi.
Minicik cüssesine rağmen onu kaöıran adamların ellerinden kaçabilmişti ama bu seferde aç kalmıştı hiç değilse o kötü abiler bir kuru ekmek veriyordu her gün diye düşündü ve ellerine biraz daha sıcak nefesini üfledi.
Alaz ağlayarak parmaklarını ısıtmaya çabalarken saçlarında bi el hissetti az önce sırtına tekme atan dükkan sahibinin bu seferde saçlarını çektiğini düşünüp sıçradı yerinden. Bu seferde saçlarımdan sürüyecek diye düşündü ama daha son bu dokunuşun yumuşacık olduğunu hissetti
Kafasını kaldırıp bakışlarını saçlarını okşayan elin sahibi ile buluşturdu.
"Evlat" Derken ellerini küçük çocuktan çekti adam. "Sen ne yapıyorsun bu soğukta bakalım evinde annen baban merak eder""Benim evim yok ki " Dedi minik alaz daha iki dakika önce tanıştığı bu yabancı adama. Alaz için adam az önce saçlarını okşayan Memduh belki yabancıydı ama Memduh için hiçte öyle değildi.
Memduh daha gözleri kesilir kesişmez tanımıştı minik çocugu bu çocuk soysalanların minik prensi Alaz dan başkası değildi. Kaybolduğu haberi çok kez süslemişti televizyonları ama daha bulunmamış diye duymuştu memduh.
Zaten bu çocuk meselesi olduğu soysalan soyadından biri olmasaydıda yardım ederdi ama alaz olmasıda işine gelmişti. Vakit gelmiş intikam çanları çalmıştı Memduh için.
Elini uzattı karşısındaki miniğe "kalk hadi, yerler soğuk hasta olursun" Bir yandan da beklemeden kaldırdı alazı yerden. "Karnın açmı bakalım ufaklık ha"
Zaten, karnı guruldayan minik alazın bu soruyla gözleri ışıldadı dün yediği çeyrek bayat ekmek yetmemişti elbette ona kafasını bir kere aşağı ve yukarı salladı sevinç ile. O an karnının açlığı o adamı tanımadığı, ve daha öncesinde de tanımadığı iki adam tarafından kaçırıldığı gerçeğinin önüne geçti.
Kendisine uzatılan ele bir hevesle yapıştı "hadi o zaman gel senin karnını doyuralım ufaklık " Elini tutan çocuğu kendiyle birlikte yürütmeye başladı hemen karşılarında yani az önce alaza gitsin diye tekme atan adamın dükkanı vardı.
Memduh oraya doğru yöneldiğinde alaz hafifçe korkarak ve çekinerek memduhun arkasına doğru saklandı "yemeğin kaldı mı usta " Gecenin geç saatlerine doğru genelde yemekşer bitmiş olurdu.
"İki tabaklık pilavım kaldı bilader" Bakışları ise az önce dükkanın önünden kovduğu küçük çocuktaydı. Memduh ise arkasına saklanmış olan çocuğa döndü "pilav severmisin ufaklık" Alaz bu teklifede hayır diyemedi tabikide yine sessizce kafasını olumlu anlamda salladı.
" Hadi o zaman geç yerleş masanın birine " Alazı içeri masalara doğru yönlendirdi memduh daha sonra ise dükkan sahibi adama döndü "sen kalan pilavın hepsini kat bakalım bu ufaklığa abisi " Daha sonra cebinden cüzdanını çıkardı bir iki yüzlük uzattı adama "parasını da buradan al" Kendiside alazın oturduğu masaya yönelip alazın karşısındaki sandalyeyi çekerek oturdu.
"Ee anlat bakalım ufaklık nerdeler annenle, baban evin nerede sonra merak ederler seni" Aslında alazın ağzını yokluyordu minik çocuğun hiç bi şey hatırlamaması işine gelirdi memduhun. "Annem babam kim bilmiyorum" Derken masanın üzerindeki parmakları ile oynuyordu alaz.
"Evimide bilmiyorum, hatırlamıyorum beni kötü siyah elbise giyen abiler ağzımı kapayıp kaçırdı ama kafamı çarptım çok acıdı. Sonra ben onlardan korktuğum için ellerinden kaçmaya çalıştım ama sonra evimi hatırlayamadım " Dedi ağlamaklı bi ses ile.
Masaya konan pilav tabağı ile alaz sustu memduhda kaşığı ona uzatıp başı ile hadi işareti yaptı.
"Adın ne peki böyle her seferinde ufaklık olmuyor pek " Alaz pilav taneleri dolu bi kaşığı afiyetle ağzına atarken duraksadı adımı, adı neydiki, onu da hatırlamıyordu ki. Yine ifadesizce baktı karşısındaki adamın yüzüne.
" Ben"derken duraksadı önce yemeğini bitirse daha iyi olmazmıydı sonra ne isterse cevaplardı "ben adımı da hatırlamıyorum A ile başlıyordu sadece onu biliyorum " Dedi mahçupca
Memduh sevinmişti aslında karşısındaki çocuğun hiç bi şey hatırlamamasına. Soysalanlar bi bedel ödemeliydi ve o bedeli onların en çok canını yaktığı kişi memduh ödetmeliydi.
"Tamam o zaman Ateş olsun senin adın ha ne dersin. Gel ben seni yanıma alayım hem böyle aç da kalmazsın, yatacak yer de veririm ben sana "
Alaz şöyle bi baktı adama tekrar. Hayır dese kızarmıydı ki, çok da çekinmişti aslında karşısındaki adamdan yavaşça kafasını olumlu anlamda aşağı yukarı salladı.
Artık Alaz o masada Ateş olmuştu bi kaç yıl sonra da Ateş Vardar olacaktk ve Alaz Soysalan on altı yıllığına maziye gömülecekti.....
Memduh Vardar ile tanışmak isteyenler için
Okuduğunuz için teşekkür ederim. Umarım tanıtım bölümümüzü beğenmişsinizdir.
Beni twitter dan (x ten) de takip etmek fikirlerinizi belirtmek isterseniz aşağıya kullanıcı adımı bırakıyorum
X(twitter) : iremikooo_
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Geçmiş
Fanfiction4 yaşında bir kaldırım taşının üzerinde açlıktan ve soğuktan titreyerek ağlayan Alaz'ın Ateş Vardar olma hikayesi.