Sonunda Nuby Kralığına gelmiştik.
Ama burası çok güzeldi. Ve çok büyüktü.Sebebini bilmediğim bir şekilde çok heyecanlıydım. Aslında heyecanımı anlaya biliyorum. Çünkü yeni bir hayat, yeni bir ev ama Şato gibi ve artık evliyim. Ve abim artık yanımda yok işin güzel yanı ise babamdan kurtuldum. Buna gerçektende sevinmiştim. Ona baba bile demek istemiyorum. Çünkü o annemin katiydi. Ve küçüklüğümün katili. Herkes okuldan çıkarken eve gidiyordu ama ben, ben annemin mezarına gidiyordum. Aslında bizim oralarda mezarlara isim yazılırdı ama annemin ismi yazılmamıştı. Yazdıracak paramız yoktu. Yani babamın vardı ama bizim yoktu.
Ah canım annem.
Neyseleyip at arabasından indik.
Kain San bana inmekte yardım etmişti. Çünkü hem at arabası çok büyüktü hem de gelinliğim çok kabarıktı. Önce biz geldiğimiz için diğerlerini bekledik. Yani Hwang ailesini. Önce Kain San'ın abisi Hwang Jinyon yani şuan Kralığın kralı inmişti. Sonra karısı Hwang Runy'ye inmesinde yardım etmişti. Sonra ise oğulları Hwang Sunmy'ye inmesinde yardım etmişti. Neden mi Kain San kral değil de abisi kral diye soracak olursanız Kain San bir az psikopat birisi. Aslında tam öyle değil ama...
Yani duyduğuma göre bir azcık gaddar. Kralığın anasını falan ağlatırdı. Hem Kain San abisinden küçük o yüzden. Sonra ise Kain San'ın annesi Hwang Mina inmişti. Kain San'ın babası yıllar önce ölmüştü.
Sonra ise kız kardeşi Hwang Yuna inmişti kardeşi benden 1 yaş büyüktü.
Evleri Şatoyu andırıyordu. Çok büyüktü yani saydığım kadarıyla 6 kattan ibaretti. Tüm aile üyeleri indiğinde yanımıza gelmişti. Tabi ben zorlada olsa Kain San'ın koluna girmiştim. Annesi yanıma gelip alnımda öptü ve kahyaya baktı kahya neden baktığını anlamış gibi içeri girip bir taç ve yüzük getirmişti.
Ve bana bakarak konuştu"Kızım daha önce Jinyon ve Runy'yede yüzük ve taç takmıştım. Şimdi sizin sıranız.
Umuyorum ki birbirinizi hep sevecek ve koruyacaksınız" demişti ve tacı önce bana sonra ise diger tacı Kain'e takmıştı. Sıra yüzüklere geldiğinde yine önce bana sonra ise Kain'e takmıştı.Ve tüm Hwang ailesi bize gülerek bakıyorlardı. Utanmıştım.
Sonra Kain San ile birlikte odamıza gitmiçtik. Ama sanırım bu oda eskiden de Kain San'ın odasıydı. Çünkü rafların üzerinde falan arabalar vardı.
Kain'e baktığımda tepkisizce bana bakıyordu. Bense konuşmaya başladım. "Şimdi biz-"demiştimki sözümü kesti. " Öncelikle 𝐛𝐢𝐳 𝐝𝐢𝐲𝐞 𝐛𝐢'𝐬̧𝐞𝐲 𝐲𝐨𝐤. 𝐒𝐞𝐧 𝐯𝐞 𝐛𝐞𝐧!"Afallamıştım.Duydunuz mu gelen sesi? Çat diye bir ses geldi. Bu kalbimin sesiydi. Şerefsizin oğlu kalbimi kırdın.Şimdi iyileştir hadi!
Ona şok olmuş bir şekilde bakıyordum. Çünkü şoka uğramıştım.
"Nasıl?" diye bildim sadece.
Bana bakarak konuştu. "Buraya gelme amacın beni iyileştirmek ve bana bir veliaht vermek." Nee. Yine şoka uğramıştım.
"İyileştirme büyünün olduğunu bikiyorum" dedi. Nasıl o nasıl biliyordu. Daha hiç kimseye söylememiştim. Ben bile bunu aylar önce öğrenmiştim.
"Nasıl?" dedim yüzüne bakarak. Şuan ki yüz ifademi çok merak ediyorum.
"Ah bebeğim ben bir prensim. Bunu öğrenmem saatlerimi bile almadı."
dedi "Hadi şimdi beni iyileştir"deyip
Ceketini ve gömleğini çıkardı.
Vücudu yara içindeydi.Ama iyileştirme büyüm ile geçerdi. Vücudu çok güzeldi, kasları büyületiciydi.Hele karın kasları-bir dakika ben ne diyorum? O yatağa uzanıp tanınır patpatlamıştı. Yanına oturup elimi vüzuduna koydum. Tüm gücümü vücuduna verdim. Yaraların tamamı gitmişti. Çok az kalmıştı. Artık gücüm tükeniyordu. Başım dönüyordu ve gözlerim kararıyordu. Ve sonrasını hatırlamıyorum.𝐊𝐚𝐢𝐧 𝐒𝐚𝐧'𝐝𝐚𝐧
Arin bir anda bayıldığında şaşırmıştım. Tüm gücünü kullandığı için bayıldı. Vücudumdaki yaraların büyük bir kısmı gitmişti. Arin'i kucağıma alıp odadaki koltuğa yatırdım.Benimle yatakta yatmayacak. Koltukta uyuyacak.
Yüzüne bakıyordum. Yüzü çok güzeldi. Saçları, gözleri, dudağı-bekle ben ne diyorum ya?
Hemen banyoya girdim ve kendimi soğuk suyun altına attım.
Çıktığımda Arin hala uyuyordu.
Neyseleyip yatağa geçtim. Sabah uyandığımda Arinin uyanmış ve beni izlediğini gördüm. Sanırım tek başına inmeye utanıyordu. Yani bu beklediğim bir şeydi. Galiba bir süre böyle olucak.𝐀𝐫𝐢𝐧'𝐝𝐞n
Uyanmıştım ama koltukta. Sanırım beni Kain yatırmıştı koltuğa. Galiba gece bayılmıştım. Kain San hala uyuyordu. Onun uyanmasını bekleyeceğim. 15 dakika geçmişti ve Kain yavaş yavaş gözlerini açıyordu. Tamamen oyandığında konuştu. "Bu dolapta kıyafetlerin var. İçinden birisini banyoda giyine bilirsin." taman anlamın anlamında başımı salladım. Dolapa doğru yürüdüm.
Elime beyaz ve çok şık bir elbise aldım. Banyoya doğru yürüdüm. Banyoya girdim ve duş almak için üzerimdeki gelinliği çıkardım. Ve kendimi soğuk suyun altında attım.
Banyodan çıktığım da dolaptan aldığım elbiseyi giyindim. Ve odaya gittim saçlarım hala biraz ıslaktı.
Kain yatakta oturmuş beni bekliyordu. Ben yanına gittiğime ayağa kalktı ve kolunu biraz açtı. Bende koluna girdim.Diğerleri anlamasım diye.
Salona indiğimizde herkes masa başında oturuyordu. Ve sanırım bizi bekliyorlardı. "Günaydın." dedi Kain ve ondan sonra bende günaydın dedim.Masaya geçtiğimizde Kain'in
yanına oturdum. Sonra ise yemeğimizi yemeğe başladık. Bir anda
Mina konuşmaya başladı. "Ee çocuklar gece nasıldı?" afallamıştım. Biz gece yapmamıştık ki. Kain'e baktığımda halinden gayet memnun gibiydi. "Güzel annecim." dedi tam su içicekken söyledikleri ile su boğazımda kalmıştı. "Ama sanırım ben fazla serttim, Arin sona kadar dayanamadan bayıldı." neeeeee"Öhöhöhhöh"diye öksürmeye başlamışdım. Kain ise elinde ki suyu bana verdi.Suyu elime alıp içmeye başladım. Ama herkes bana gülerek bakıyordu.Çookk utanıyordum. Kain'in ayağına çok sert bir şekilde bastım."Ahh"diye bir ses çıkmıştı ağzından. Oh olsun ona. Bu az bile. Sonra kulağıma eğilip konuştu. "Bunun bedelini sana çok kötü ödeteceğim." tabi efendim. Ödetir miydi ki? Yok ya ödetmezdi. Dimi?
Ama burda ben haklıyım.
Kahvaltı bitmişti. Hizmetçiler masayı topluyordu. Ben ise Runy abla ve Yuna abla ile bahçeye çıkmıştım.
"Arincim nerden geldin canım?"edi bana bakarak."Ablacım ben Monos ülkesinden geldim."dedim "Öyle mi? Ama Kain San ülkeye savaş ilan etmişti." dedi Runy abla. "Yani evet ama savaş bizim yüzümüzden çıkmıştı." dedim yalan atarak. "Nasıl yani?" dedi yine Runy abla. "Şeyyy şimdi ben Kain ile tartışmıştım. Oda bana sinirlenip savaş ilan etmişti." dedim. Salladım. Bana şaşkınca bakıyorlardı. Sonra yanımıza Runy ablanın oğlu Sunmy geldi. "Anne babam benimle oynamıyoor." dedi isyan edecesine. "Ama annecim babanın işleri var." dedi Runy abla. "Ama amcam da oynamıyor." dedi.
Runy abla gülerek bana baktı. "Bak bu amcanın karısı. Hadi ona selam ver." Sunmy bana büyülenmiş gibi bakıyordu. "Merhama.Ben Sunmy." dedi gülerek. "Mehraba Sunmy ben de Arin.İstersen birlikte oynaya biliriz." dedim güler yüzle. "Evett hadi benim odama gidelim orada bir sürü oyuncağım var." dedi mutlulukla konuşarak. "Tamam hadi gidelim."dedim odası 3.kata anne ve babasının odasının tam yanındaydı.
Odasına girdiğimizde içerisi oyuncak doluydu. "Arin abla sen amcamla mı evlendin?" dedi bana bakarak. Evet anlamında başımı salladım. "Şimdi sen amcamlamı uyuyorsun?" dediğinde şaşırmıştım. "Evet" diye bildim sadece.Sunmy'nin yüzü düşçüştü"Öyle mi. Artık benimle uyur musun?"dediğinde arkadan bir ses geldi. "Nedenmiş o?" dedi birisi. Arkamı döndüğümde Kapıya yaslanmış Kaini gördüm. "Ben seninle oynaya gelmiştim ama çoktan bir arkadaş bulmuşsun kendine." dedi beni göstererek. "Evet Arin ablam benimle oynuyor. Hem sen Arin ablamla evlenmişsin niye söylemiyorsun." dedi sitem ederek.
"Evet evlendim." dedi ve ardından kapı çaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen ve ben. Biz diye bi'şey yok
RomanceHikayede yazılan herşey hayal ürünüdür! Arin adlı prensesin babası yüzünden ülkesi çok fakir. Arin ülkesini çok seven ve ülkesine çok bağlı bir prenses. Ülkesine her zaman yan ülkelerden savaş ilanları geliyor. Bu devrin en güçlü ülkesinin prensi...