Bölüm 8

568 12 0
                                    

Bana oturmamı söyledi bir sandalye çekip otrudum. Çağlayla Fulya yemeklerini yemeye devam ediyorlardı. Diğerlerininse gözleri üzerimdeydi.
"Açmısın?"diye sordu Çağla
"Hayır tokum" diye cevap verdim.
"Her kes yemeyini bitirdiyse beni iyi dinlesin" her kese püt dikkat Çağlaya bakmaya başladı.
"Şimdiye kadar Oğuza ne yaptıysanız bu aramızda kalacak bundan eminim. Budan sonra o artık bana hizmet edecek. Tabii siz onu böğle yaptınız sizinde bunu biz yaptık bizede hizmet etlemi diye düşünmeniz normal istediğiniz zaman onu ödüç ala bilirsiniz, bir kaç gün önceden bana haber etmek kaydıyla tabii ki"onların asık suratları bir anda düzelmişti yüz ifadelerinden bu durumdan memnun oldukları anlaşılmıştı. Devam etti:
"Ben ona her şeyi öğreticeğim zaten sizde bunu alayacaksınız" bana bakarak gülümsüyorlardı. Çok zor durumdu ne olacağını bilmiyordum.
"Onu nasıl eğiteceyimi çok iyi biliyorum eh Fulyada az çok ne yapacağımı kestire bilmiştir" Fulyayla bakışıp gülüştüler.
"Şimdi sen odana çık ve beni bekle!"dedi bana bakarak. Masadan kalktım ve odama çıktım.
Aşağıda ne konuştuklarını bilmek istiyordum ama cesaret edemiyordum ya beni görseydiler ne yaparlardı bana diye düşünüyordum.
Odada oturmuş heyecanla bekliyordum. Yüreyimin sesini duya biliyordum.
Kapı açıldı. Gelen Fulyaydı şaşırmıştım. Fulyanın gelmesink belemiyordum.
"Onun dediklerini harfiyle yap tersi çok pisti, ben şahidim. Biz gidiyoruz seni aşağıda bekliyor 5 dakkaya inersin aşağı" dedi ve kapıyı kapattı.
Okuduğum yazılardan ilediyim videolardan bir şeyler öğrenmiştim. Acı çekmekten zevk alan adamlar bunları yapmak için yalvaranlar hepsi aklımdaydı.
Aşağı isdiyimde kahvesi elinde dergilere bakıyordu.
Ayak seslerimden bana doğru döndü: "Gel bakalım" dedi. Tam karşısında durmuş onu seyrediyordum.
"Telefonunu ver!" hemen çıkarttım verdim.
"Parola?"
"1212 efendim"
Açtı ve parolayı değiştirdi.
"Telefonun artık bende duracak sadece baban aradığında cevap vereceksin oda benden izinsiz asla! Anladınmı?"
"Anladım efendim"
"Güzel şimdi diz çök bakayım"
Dizlerimin üsüne çökmüş kafamı kaldırmış ona bakıyordum.
"Neler yapa biliyorsun? Kızlar ne öğrettiler sana?"
"Ne isterseniz efendim ne isterseniz yaparım" diye cevap verdim.
"Senin gözünü baya korkutmuşlar ama yeterlimi bilmiyorum" dedi
Benim gözümü asıl sen korkuttun diyemedim. Hiç kimsenin o durumumu görmesini isteniyordum.
"Hadı başla o zaman" deyip ayaklarını gösterdi.
Ayağında siyah topuklu ayakkabı vardı. Temizdi parlıyordu.
Ben de hemen ayaklarına kapandım ayaklarını yalamaya başladım.
"Hayır-hayır bir şey öğrenmemişsin"diye bana sinirlendi ayağıyla kafamı ittirdi.
"ne yapmamı istersiniz efendim"diye ona doğru baktım
"Önce bunu hak etmen gerek yalvar bakayım"
Ne yani bunun için ona yalvarmam mı gerekiyordu? Gerçi izlediğim videolarda böyle bir şeyler görmüştüm ama buna hala anlam veremiyordum baktığım videolarda da aynen böyle olanları vardı.
Ve ona yalvarmaya başladı:"Efendim lütfen ayaklarınızı yalaya bilirmiyim?"
"Ayaklarımımı hahaha" diye alay edermişcesine güldü.
"Sen ilk önce ayakkabılarımı temizlemen lazım, yok ya bir şey öyrenmemişsin sana güzelce bunların hepsini öğretmek lazım.
Kafamdan 50 türlü şey geçti yine kırbaçlamı cezalanacaktım?bunu istemiyordum.
Hemen ayaklarına kapandım.
"Nolur efendim ayakkabılarınızı yalamama izin verirmisiniz?diye yalvardım.
Kafam tamda ayaklarının bir az üstünde duruyordu. Ayağını kaldırdı.
"Önce altından başla!"yüksek ses tonuyla söyledi.
Dilimi çıkarttım. Ayakkabısının altına dokunur dokunmaz yine kafamı ittirdi.
"Hayır öğrenmemişsin?" yine yüksek ses tonuyla daha da sinirlendi.
"Ne yapmam gerekiyor efendim?" diye sordum.
"Bunları hep benmi sana söyleyeceğim?  sinirli gözlerle bana bakıyordu.
" Lütfen efendim acıyın bana" onun gözlerine bakıyordum.
" Bunu yapmana izin verdiğim için bana teşekkür etmen gerekiyor!" yine ayakkabısıyla kafamı ittirdi.
" Sen daha işin ilk başında bunları bilmiyorsan sana güzel bir ders geçmek gerekiyor."
Telefonunu çıkarttı. Ve bir arama yaptı.
" Alo güzelim nasılsın?" telefondan bir kızla konuştuğu belliydi ama sesi çok kısık olduğu için hiçbir şey duyamıyorum. Başım olduğu yerde öylece duruyordum.
" Çok sağ ol ben de iyiyim. Nasıl gidiyor bu aralar çok mu yoğunsun?" Sadece Çağla'nın söylediği sözleri duyabiliyordum. Telefondan sadece konuşma sesleri geliyordu. Ve belli ki çoktan tanidigi biriydi çok samimiydiler.
" Senden bir şey isteyeceğim. Biri var da bu işleri pek bilmiyor şimdi telefonda konuşmayayım kim olduğumu gelince gösteririm sana yani sen de tanıyorsun. Ona şöyle güzelce bir ders vermek lazım. Gelince görürsün telefonda da Söylemeyeceğim. Ne zaman getireyim ne zaman müsait olursun?Yani ben bununla ugrasmak istemiyorum senin derslerinden geçen herkes bu işi çok güzel yapıyor,ne yapıyorsan nasıl yapıyorsan artık bilemiyorum."
Kiminle konuştuğunu bilmiyordum. Beni nereye götürecekti ?Bana kim bunları öğretecekti?Ben o adamı tanıyor muydum? Kafam allak bullak olmuştu. Başıma neler geleceğini bilemiyordum.
" tamam canım o zaman yarın saat iki-üç gibi senin yanında oluruz. Hadi öptüm bye" telefonu kapattı.
" Eh yarına kadar artık seninle ne biliyorsan onu yaparız, sonrasını artık hallederler bakalım ondan sonra böyle davranabiliyor musun bana karşı?"
Ne yapmamı istiyor ki?ne yapmalıydım nasıl yapmalıydım?Neyi doğru yapmıyordum ne derlerse yapıyordum da hala azar işitiyordum.
" Şimdi benim öğrettiğim gibi.Ne yapman gerektiğini biliyorsun,hatayı affetmem sana her şeyi söyledim ve bunu yapmakta bile zorluk çekiyorsun. Daha en basitinden böyle şey yapıyorsan, sonraki şeylerde ne yapacaksın bilmiyorum. Bunun için sana ders vermeleri lazım. Bu işte ne kadar hassas olduğumu anlamışsındır" kafamı kaldırmış onu dinliyordu.
" Emredersiniz efendim" dedim.
"Lütfen ayakkabılarınızı temizleyebilir miyim? diye sordum.
" Hadi yap ne yapacaksan da bakalım" dedi alay eder gibi.
"Teşekkür ederim efendim" dedim
Ve dilimi çıkartarak ayakkabısının atlını yalamaya başladım. Dilimde tozları hissediyordum. Ama durmaksızın yalayarak temizledim.
"Lütfen efendim diğerinizde temizleye bilir miyim?"diye sordum.
Hiç bir şey demedi. Diğer ayağını kaydırarak bana doğru uzattı.
"Teşekkür ederim efendim" dedim ve onura temizledim.
Aynı şekilde yalvararak teşekkür ederek ayakkabılarının üstünü ve altını tamamen temizledim. Ayağında çorap yoktu. Bana ayakkabılarını çıkartmamı emretti.
Çıkarttım. Sırt üstü yere uzanmamı söyledi. Bende dediğini yaptım. Çok rahatlamıştım. Neredeyse bir saattir dizleri üstünde duruyordum. Ayaklarını yüzüme koyup:" Sakın kıpırdama!"dedi.
Ayakları tam yüzümün üzerinde duruyordu. Nefes almam bir az zor oluyor ama kırpırdamamaya çalışıyordum.
Bir kadar zaman sonra "Dilini çıkart!"dedi.
"Sakın ben söylemeden içeri salma!" her cümlesi emir eder gibiydi.
Dilimi çıkarttım. Ayaklarını önden geriye doğru çekiyordu. Yüzüme çok fazla bastırıyordu. Ara sıra burnuma darbe alıyordum. Ama sesimi çıkarmıyordum.
"Ben yoruldum. Parmaklarımın arasında ayağımda bir kuru yer kalmayacak şekilde temizliyorsunun anladın mı?"diye yüzüme ayakla tokat attı.
"Evet efendim emir edersiniz." dedim ve ayağını yalamaya başladım.
Pembe objeleri vardı ve ayağı çok bakımlıydı. Kötü kokmuyordu. Sırayla parmaklarını, parmaklarının arasını, ayağının altını, tabanını, topuklarını her yerini yaladım. Aynı şekilde diğer ayağında.
"Ha şöyle,bir şeyler öğrenmişsin. Yarınki dersten sonra daha da iyi olursun." dedi.
" Teşekkür ederim efendim sizin sayenizde" diye cevap verdim.
"Tamam, şimdi git bana ilısu güzel bir havlu ve şampuanı getir!" dedi
" Emredersiniz efendim!" dedim
Hemen banyoya doğru koştum. Bir ilik su doldurdum, güzel bir havlu bulup sırtıma attım ve şampuanı elime alarak onun yanına doğru yakınlaştım.
"Söylediyiniz gibi her şeyi hazırladım efendim" dedim.
Bana baktı ve ayaklarını suyub içine soktu.
"Şimidi güzelce yıka" dedi
"Emredersiniz efendim" diyip ayaklarını nazikce yıkamaya başladım.
"Dur lan ayağımı açıttın!" bu sesi duyduğuma inanamıyordum. Çok naziktim yalan söylüyordu.
Ayağını ıslak-ıslak leğenden çıkarttı ve bana ayağıyla tokat atmaya başladı. Yüzüm kıp-kırmızı olmuştu ver çok ıslanmıştım. Ayağını suya sokup çıkartıp bana vuruyordu. Sonra ayaklarını suya daldırdı. Bir tokat daha bekliyordum.
"Daha nazik ol" dedi
"Tamam efendim" dedim ve yeniden ayaklarını yıkamaya başladım.
"Tamam yeter kurula artık" dedi
Ayaklarını sudan çıarttım güzelce duruladım. Ve havluya sardım bem-beyaz ayakları vardı. İçimden onları koklamak geçti. Kendimi durdurdum. Ayaklarını nazikce kurulamaya başladım. Kurularken kedime artık benim de böğle bir fantazimmi oluştu diye soruyordum.
"Tamam yeter!Temizle şuraları!"dedi ve yerinden kalktı.
"Bana bak kulağın bende olsun. Ne zaman çağırırsam hemen yanımda ol!" Bekletme beni" dedi
"Tamam efendim emredersiniz" dedim
Ortalığı toparladım. Yerdeki suları sildim. Üzerimde ıslaktı. Odama geçtim ve üstümü üstümü değiştirdim. Tam da yatağa uzanmışken Çağla'nın sesini duydum:" Oğuz hemen buraya gel!"
Sesi takip ederek onun nerede olduğunu bulmaya çalışıyordum . Sonra tuvaletten geldiğini fark ettim. Kapıdan:"Buyurun efendim" dedim
" Aç şu kapıyı da içeri gel!"dedi
Kapıyı açtım. İçeriye girdiğimde şok olmuştum klozette oturmuştu.
"Tuvalet kağızı nerede?" diye bana sordu
Etrafa göz gezdirdim ama bulamadım.
"Hemen getiriyorum efendim" dedi dönüp çıkmak istiyordum ki.
"Burada senimi bekleyeceğim lan ben?"dedi
"Özür dilerim efendim 1 dakika sürmez " dedim
"Hayır, gel buraya, diz çök" dedi.
Olamaz buda neydi şimdi.
Tam önünde diz çöktüm. Saçımdan tutarak klozete doğru çekdi ön tarafından başımı kolzete soktu.Saçlarım onun vajinasına dokunuyordu.
"Neyi kaçırdığına bir bak" dedi
Klozetin içinde sadece sarı sıvı vardı. İşemiş ve benim onu kaçırdığımı söylüyordu.
"Özür dilerim efendim" dedim
"Kokla" diye başımı ittirdi.
Nefes almamaya çalışıyordum çok kötü kokuyordu.
"Öğle değil nefes alış sesini duymak istiyorum" dedi
Artık nefes almaya mecburdum. Nefes alıp veriyordum. "Hayır daha yüksek daha yüksek" diye bağırıyor. Bir eliyle saçımı çekiyor diğer eliyle sırtıma vuruyordu.
"Nasıl beğendin değil mi? Çok güzel kokuyor değil mi? diye bağıryordu. Bundan çok hazz aldığı sesinden belliydi.
Saçımdan tutarak beni geriye çekti.
"Madem tuvalet kağızı yok o zaman sen temizleyeceksin!" dedi.
Şaşkın gözlerle onu izliyordum.
"Dur bakalım bir az daha kalmış olmalı" dedi ve elini vazinasına götürdü. İşerken eliyle sıvıyı vajinasına sürüyordu.
Ayağa kalktı saçımıdan çekib ağzımı tam vajinasına yapıştırdı. Bir ayağı yerde bir ayağıysa tam klozetin üzerindeydi.
"Temizle şimdi!" deye ihtirası sesle bağırdı.
Temizlemeye başladım. Vajinasının her yerini yalıyordum ve bundan çok hazz alıyordu. İnliyor ve saçımdan tutarak kafamı sallıyordu.
"Artık tuvalet kağızı kullanmayacağım sen benim tuvalet kağıdımısım artık!" diyordu inleyerek.
"Çıkar şu dilini!Daha derine sok! Daha derine!"delicesine bağırıyordu. Onu hiç böyle görmemiştim.
"Hadi! Hadi! daha dedine daha hızlı hadi! Yap şunu! belime ard-arda vuruyordu.
Çok yüksek sesle bağırdı."Evvvveeeeeet"
Ağzıma boşalmıştı.
"Nasıl? Güzelmi? dedi bağırarak?
Bense cevap vermedim?
"Sana soruyorum lan! diyerek açımdan tutarak kafamı geri çekti. Aşağıdan yukarıya doğru yüzüne bakıyordum. Saçları ağılmıştı terlemiş ve çok hazz almış olduğu halinden, gözlerinden belliyi.
"Çok güzel efendim."dedim suratıma tokat attı ve yine vajinasına doğru çekti.
"Yut! Temizle!"dedi yuttum ve temizledim. Beni geri ittirdi. Şortunu yukarı çekti.
"Buraları temizle git yat zıbar. Yarın derse gideceksin!" dedi ve dışarı çıktı.
15-20 dakika yerimde donup kaldım. Ne olmuştu bu neydi. Bende zevk suyu akıtmıştım. Ama o stressten bunun hiç farkında değildim. Tuvalette hala onun çişi duruyordu. Sifonu çektim, tuvaleti temizleyib odama geçtim. Duş aldım dişlerimi, hatta ağzımı fırçaladım. Yatağa uzandım. Uyudum.
Sabah uyandığımda saat 12 olmuştu.
Üstümü giyinip salona indim. Çağla yoktu. Kahvaltı yaptım. 1 saat geçmişti ama Çağla hala ortalarda yoktu.
Kapı açıldı ve Çağla içeriye girdi.
"Oğuz hadi gel gidiyoruz" dedi
"Tamam efendim" dedim ve ayakkabılarımı giyip kapıdan çıktım.
"Geç arkaya otur" dedi
Gözlerimi bağaldı ve üsten uyku bandı geçirdi.
"Uyuyormuş gibi yap, kimse şüphelenmesin anladınmı?"dedi
Hiç bir şey göremiyordum.
"Tamam efendim" dedim
Arabayı çalıştırdı.
Arabanın haraket ettiğini hiss ede biliyordum. Neredeyse 2 saat geldikden sonra bir yerde durduk.

Bunu ben istememiştim.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin