"Alaz beni bir sal oğlum,öte git bir!" Allah'ım sen bana sabır ver! Şu salak adam oturdu dibimde gitmek bilmiyor!
Kolumdaki sargıyı değiştirdikten sonra oturmuştuk ama Alaz dibimdeydi!
"Sen bana demin gitme dememiş miydin?" Onla bu bir mi şimdi!?
"Ya dedim de, ben senin böyle anlayacağını nerden bileyim? Benim beynim seninki gibi çalışmıyor!"
"Benimki gibi çalışmayan tek yer beynin değil güzelim." Sapık! Yemin ederim sapık, o cümleden bunu mu anladı şimdi?
"Bak Alaz,git başımdan!" Biz böyle atıştıkça çocuklar bize bakıp bakıp gülüyorlardı. Buna daha çok sinir oluyordum çünkü az önce ben onlara gülerken şimdi onlar bana gülüyordu.
"Hoşuna mı gidiyor Hakan?" Allah'ım Alaz inşallah düşündüğüm şeyi yapmamıştır! Hakan sırıttı.
"Evet," Ve kopan kahkahalar!
"Allah belanı versin Alaz!"
"Seninle zaten vermiş güzelim,o yüzden boşuna bela okuma."
"Ben bela mıyım Alaz?"
"Ayaklı belasın hemde!"
"Ben Alaz'a sordum, sen Alaz mısın Yiğit?"
"Sen benim kim olduğumu bilmeyecek kadar beyinsizsen ben ne yapayım Kuzeyin Kediciği." Allah belanızı versin inşallah!
"Laf demeyin benim karıma."Şimdi böyle olduk tabii.
"Az önce sen kızı yerim dibine gömerken bir şey olmuyordu ama enişte?"
"Ecrin, güzelim sen karışma bunlara. Onları anlamak çok zor."
"Seni de öyle Pislik"
"Teşekkür ederim Kedicik"
"Allah'ım,beni deli ediyorsunuz!"
"Sen zaten delisin Arıza,"
"Bunu bir zamanlar akıl hastanesinde yatan Deli Naz mı söylüyor?" Sustu.
"Karıma laf etme Kuzeyin Kediciği! Önce kendine bak!"
"Ne varmış bende? Pardon da ben sizin gibi değilim!"
"Bizim neyimiz varmış?"
"Bende olmayanlar"
"Mesela beyin,mesela gurur? Değil mi?"
"Aksine,ben beynimi sizden daha iyi kullanıyorum. Gurura gelince,sizler gibi boşu boşuna gurur yapmıyorum. Bu daha iyi bir şey."
"Kesin artık şunu! Taktınız gurura bilmem neye! Ben ne diyorum siz ne diyorsunuz?"
"Haklısın kocacım."
"Kocacım mı? Sedef sen ne içtin?"
"En son vişne suyu içtim,ne oldu ki?"
"Enişte sen bunun vişne suyuna yine ilaç mı kattın? Pardon,zehir." Bunlar bizimle uğraşmayı ne kadar da seviyor böyle!?
"Kuzey, kaldırma beni ayağa!" Alaz sesini yükseltmişti, hatta bağırdı!
"Ne oldu Alaz? Eskiden yaptığın şeyler şimdi yüzüne mi vurdu?"
"Güzelim bak sende diyorsun, eskiden." Kollarımı kendime sarıp koltuğa yaslandığımda Alaz sırıttı.
"Niye gülüyorsun?"
"Çok tatlısın, ondan gülüyorum."
"Alaz!"
"Yine ne oldu güzelim?" Yine mi!?
"Ben her zaman bir şey yapıyorum da benim mi haberim yok?"
"Evet"
"Evet"
"Evet" Herkes evet diye gülerek cevap verdiğimde koltuğa iyice yaslandım.
"Allah belanızı versin, hepinizin!"
"3 dakika 18 saniye de toplam dört kere bela okudun Sedef, içinden okuduklarını da sayarsak yedi falan oluyor." Alaz yine yaptı yapacağını.
"Alaz, susar mısın artık?"
"Her neyse,"
"Ne her neyse?"
"Konuşmayalım artık."
"Hiç susmayan Arıza şimdi konuşmamak istiyor. Enişte sen gerçekten buna bir şey mi içirdin? Doğruyu söyle bak!"
"Benim sana yalan borcum mu var?"
"Ayrıca benim de bazı şeylerden sıkıldığım zamanlar olabilir! Abartmayın bu kadar."
"Her şeyi abartan Kuzeyin Kediciği bize abartmayın diyorsa gerçekten bir şeyler var."
"Demin bana laf derken böyle demiyordunuz!"
"Kızım şakasına diyorduk, anlasana!"
"Aydınlandım resmen, bu kadar mı fark eder!" Bence komik bir espri yaptım ama kimse gülmedi.
Ve sonra Alaz'ın telefonu çaldı. Telefonu açtığında yüzü bembeyaz kesilen Alaz sadece bana bakıyordu. Telefondaki konuşan ince bir sesti, yani ya Simay'dı arayan, ya da Buket'ti. Telefonun kapanma sesi geldiğinde Alaz hala telefonu kulağında tutuyordu. Gerçekten bir şey oldu...
İyi okumalar sevgili okurlarım, umarım beğenirsiniz. Oy atmayı ve yorum atmayı unutmayın! Seviyorum oğlum sizleri❤❤❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaralasar Texting
ChickLitEn sevdiğim kitabın Texting ini yazmayı çok istiyorum. Umarım beğenirsiniz.Bu arada belirtmek isterim, ben 4. Kitabı okumadım. Ona göre yazacağım.