Yaklaşık yarım saattir bu küçük, şirin kafedeyiz ve yarım saat boyunca Umeyr ile eski okulumdan konuşmuştuk. Ağzından laf almaya çalışmıştım ve başarısız olmuştum. Kahvemden bir yudum alarak onu izlemeye başladım. Biçimli kaşları, fazlasıyla ilgi çekici güzel gözleri vardı. Bir liseliye göre fazla olgundu. Yanında küçük bir çocuk gibi kalıyordum. Boyum kısa değildi, Umeyr fazla uzundu. Bu bir hafta boyunca yeni arkadaşlar edinmiştim. Diğer okulumu ve arkadaşlarımı ne kadar özlesem de arayamamıştım. "Mina ?"
"Efendim Umeyr ?"
"Ailenden kaçıp buraya gelmenin amacı ne ?" neden kaçtığımı bilmiyor muydu ?
"Bunun seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum." bu benim hayatımdı neden umursuyordu ?
"Evet, ilgilendirmez ama neyse." Umeyr bu bir hafta içinde çok yakın davranmıştı bana. Okula alışmam da yardımcı olmuştu. İyi birisiydi, güvenilir birisi ama ben güvenmiyordum. Her insana kolay kolay güvenemem ama ona güvenmek istiyordum nedenini bilmeden. "Sıkıldım kalkalım mı artık ?" diye sorunca omuz silkti. "Bana uyar küçük." Umeyr hesabı öderken ben dışarıya çıktım. Güzel bir yerdi. Bende kafa dağıtmak için buraya gelebilirdim. "Mina, telefonunu unutmuşsun."
"Ah, teşekkür ederim." tebessüm etti ve motora bindi. 20 dakika sonra evimin önüne gelmiştik. Evin yolunu ne kadar, çok bilmesem de tarif etmeye çalışmıştım. "Tikimden kimseye bahsetmezsin değil mi küçük ?" yine alay ediyordu. "Bütün okula duyuracağımdan emin olabilirsin." gülmeye başladık.
**
Ege beni okula bırakıp gitmişti yine. Kendimi çok kötü hissediyordum bugün, okulun bahçesinde ki banklardan birisine oturdum. Biraz zaman geçtikten sonra yanıma bir kız oturdu. Uzun siyah saçları ve güzel bir fiziği vardı. "Merhaba, yeni mi geldin ? Daha önce seni görmemiştim." daha önce görmediysen demek ki yeniyim.
"Evet, bu sene geldim." tebessüm etti ve biraz kendisinden bahsetti. Güzel kızdı, okulda ki herkesi tanıyordu. Biraz daha sohbet ettikten sonra sınıfa çıkacağını söyledi ve gitti. Ben de sınıfa gitmeliydim artık. Dersleri kaçırmamalıydım. Sınıfa doğru giderken ön kapıda bir adam Ahmet abi ile tartışıyordu. Neden bağırıyordu ki bu adam ? Yüzünü göremiyordum, uzaktaydı. Ahmet abiye bir şeyler daha söyledi ve içeriye girdi. Yaklaştığında gözlerime inanamyordum. Ne işi vardı burada ? Gözlerim acımaya başlamıştı, hayır şimdi burada ağlayamazdım. Çoğu zaman canım ne kadar yansa da ağlayamazdım ama bazı zamanlar durduk yere ağladığım da oluyordu. Onun önünde ağlayamazdım, beni güçsüz görmesini istemiyordum. Biraz daha yaklaştı ve kolumdan tutup sürüklemeye başladı.
"Demek bizim cesur kızımız buraya kaçmış." kolumu o kadar sert tutuyordu ki morardığına kalıbımı basabilirim.
"Kolumu bırak!" gitmek istemiyordum.
"Gidiyoruz, zorluk çıkarma yoksa kötü şeyler olur." daha kötü ne olabilirdi ki ?
"Gelmiyorum ben bırak kolumu."
"Geliyorsun!" diye bağırınca göz yaşlarımı tutamamıştım ve hıçkırarak ağlamaya başlamıştım. Ankara'ya dönmek istemiyorum. Kolumu daha çok sıkmaya başlayınca "Yeter! Seninle gelmek istemiyorum." diye bağırdım. "Lütfen, bırak gelmek istemiyorum." nefesim daralıyordu. Herkes etrafımıza toplanmıştı. Neden hiç kimse yardım etmiyordu ?
"Zorluk çıkarma dedim sana. Yürü hemen gidiyoruz." Umeyr de bu tarafa doğru geliyordu.
"Mina! Neler oluyor burada ?"
![](https://img.wattpad.com/cover/43581320-288-k687353.jpg)