!!BÖLÜMÜN EN SONUNDA YENİ EKLENMİŞ KISIM VAR!!
Bölüm Şarkısı: Ajda Pekkan - Baksana Talihe
~~~Eski atölyenin sıcak havasını nafile bir çaba ile serinletmeye çalışan rüzgar Ferit'in saçlarına uğruyor ve kara saçlarını usulca hareketlendiriyordu. Bol gömleğinin açık düğmelerinden içeri sızıp terli tenine hafif bir serinlik bırakıyordu. Yorgun ve bunalmış olan Ferit elindekileri tahta masaya bırakıp gömleğini çekiştirdi memnuniyetsizce. Hava çok sıcaktı. Aklını dinlendirmek için radyodan açtığı şarkıyı bile duymuyordu kulağı. Yalnızca işlerini tamamlamak ve evine dönerek dinlenmek istiyordu, bir de atölyeye dolacak güçlü bir haziran rüzgarı.
Şarkıya ıslıklarıyla eşlik edip elindeki malzemeleri dolaba yerleştirmeye başladığında dilediği gibi bir rüzgar esti pencereden. Rüzgarla birlikte atölyenin eski kapısı tıklatıldı ve hemen ardından aralandı. İçe açılan kapı yüzünden kimin geldiği görünmese de başını kaldırdı Ferit, davetsiz misafirini beklemeye başladı.
"Pardon, kimse var mı acaba?"
Atölyeyi dolduran kadın sesini duyunca işlerini bırakarak odanın ortasına doğru ilerlemeye başladı. Kadının önce ayakkabısı, sonra uzun elbisesi, sonra da dalgalı saçları girmişti görüş açısına. Başını uzatıp baktığında kapı eşiğinde dikilen kadını gördü sonunda. Kocaman yeşil gözleri olan şaşkın kadın da onu fark etmiş ve nazikçe gülümsemişti. İki adım daha attı içeriye. Elinde minik bir kağıt tutuyordu.
Baştan aşağı süzdü kadını Ferit. Daha önce gördüğünü sanmıyordu, çıkaramamıştı. "Buyurun?" dedi davetsiz misafirine. Tozlanmış elini masanın üzerindeki nemli bezle sildi mahcubiyetle. Karşısındaki kadın çok güzel ve özenliydi, kendisi ise bir o kadar salaş ve dağınık, hatta atölyenin tozundan olsa gerek biraz da kirli.
"İş ilanı için gelmiştim ben... Modellik için. İlanda buranın adresi yazıyordu. Doğru değil mi?" Elindeki kağıdı çekinerek karşısındaki adama uzattı. Burası eski bir handı ve etrafta kimsecikler yoktu. Biraz ürkütücüydü açıkçası. Gözleriyle etrafı inceledi ama karşısındaki adam sakin ve güvenilirdi.
"Ha, evet. Takı modelliği." Dedi Ferit saçlarını kaşıyarak. Bu randevuyu tamaman unutmuştu. Sıkıntıyla ofladı ve çekmecede duran ajandasını çıkartarak sayfaları hızlıca karıştırdı. Bugünün programını tekrar inceledi. "Seyran Hanım... Seyran Şanlı değil mi?"
"Evet. Seyran Şanlı." Başını sallayarak onayladı. Etrafa göz attı. Biraz dağınık ve kirli bir yerdi. Takılar burada el işçiliğiyle üretiliyor olmalıydı. El işçiliğinde kullanılan çokça malzeme vardı. Minik, ahşap pencereye takıldı gözleri. Pencerenin içeri davet ettiği rüzgarla saçlarını savurarak ferahlamaya çalıştı. İçerisi bir hayli bunaltıcıydı. Karşısındaki adamın alnındaki boncuk boncuk terlerden de belli oluyordu zaten.