Hepimizin kanatları vardır ruhunda, kimsenin göremediği. Gürleyen gök yüzünün, yağan yağmurun altında, hırçınca dalgalanan denizin üzerinde acıyan, kesilen, kırılan, kopan kanatları.
Ekin, özgürün hüzünle bakan gözlerinin ardında, can çekişen bir kelebeğin var olduğunu görebiliyordu. Ne ölüme kanat çırpabilecek kadar gücü vardı, ne de yaşama uyabilecek kadar inancı. Bir yanı ölüm kadar soğuk, ölüm kadar renksizken; diğer yanı yaşam kadar pembe ve sıcaktı. Kırık kanatları ne ölüme uyuyor, renksizleşiyordu, ne de pembeye bulanıp, iyileşebiliyordu. Arafta kaldıkça daha çok acıyordu kanatları. Yaşamın sıcak melteminde yanıp kavrulurken bir yanıi ölümün soğuk nefesinde üşüyordu diğer yanı.
Kanatları çoktan kopan Ekin görebiliyordu belki de sadece, Özgürün ruhunda ki açık yaraları. Ekin'in kanatları kopmuştu kopmasına ama, o yaşamın acılarını ve mutluluklarını birleştirip, kendine yeni kanatlar yapabilenlerdendi.
Ve geriye kalan şu kısa hayatında, Hüzünle bakan bu iri ela gözleri güldürebilmek olacaktı yaşama yapacağı son iyilik.
Şeffaftı Ekin'in kanatları. Belki biraz hüzün, biraz mutlulukla derlendiği içindi. Hem yaşamda, hem ölümde kanat çırpabilecek kadar şeffaf. Kendi kanatlarını nasıl yaptıysai Özgür'e de öğretecekti. Belki ölüme meydan okuma hırsı olmayacaktı o kanatlarda, ama öğretecekti. İçinde ki kelebek böyle fısıldıyordu.
" Şimdi içeriye gireceğiz ve ben ne dersem -ki yalan söyleyeceğim- uymaya çalışın Sinyora. " dedi Özgürün kulağına doğru eğilip, usulca fısıldayarak. Bu rüzgarlı havada Ögür'ün tenine çarpan sıcak nefes, tüm vicudunun bir anda gerilmesine ve otomatikman kafasını sallamasına neden olmuştu.
"Ekin, dükkana girer girmez, saçları aklaşmaya ve dökülmeye başlamış olan berber hemen atıldı. " Buyur oğlum, hoşgeldin. "
"Amca, biz eşimle balayındayız da, keendisi beni traş edebileceğini iddia ediyor. Müsade ederseniz deneyebilir mi ? " Ekin'in bu sempatik ve gerçekçi hali, yaşlı adamı ikna etmeye yetmişti. Hatta biraz gülümsetmişti bile. "Hadi denesin bakalım " cevabı gelir gelmez, Ekin berber koltuğundaki yerini çoktan almış, önlüğünü takmaya çalışıyordu. Bu hali, özgür'ün yüzünde buruk bir tebessümün oluşmasına neden olmuştu.
Özgür, traş köpüğünü eline sıktı önce. İçinde, yaşlı adama yalan söylüyor olmanın vicdan azabı vardı biraz ama bununla başa çıkması gerektiğini hatırlattı kendisine. Köpüğü ekin'in yüzüne eliyle sürmek istiyordu. Yavaş yavaş. Teninin sıcaklığını, yeni çıkmaya başlayan sakallarının parmaklarının ucuna usulca batışını hissediyordu. Ekin'in gözlerinin içinde ki pırıltıya hayranlıkla baktı bir süre. 'Keşke onun kadar hayat dolu olabilseydim.' diye geçirdi içinden, ama bilmediği şeyler vardı. Mesela, O'nun önünde uzanan uzun hayatı, bir altı aya sığdırması gerekiyordu. Hayat dolu olmasının açılımı buydu aslında.
Ekin, yanaklarından usulca kaydırılan traş bıçağını izledi sessizce. Özgür'ün el hareketlerine dikkatle bakıyordu. Yaşam da yanan, ölüm de üşüyen küçük kanatların, yanağına usulca temas etmesi gibiydi Özgür'ün el hareketleri. Kendini pür dikkat yaptığı işe vermişti.
Gayet başarılı gitse de, Ekin'in aniden yutkunması, topladığı tüm dikkatini dağıtmaya yetmişti. Gözünün, Ekin'in adem elmasına kısa bir süre dalması, traş bıçağının ufak bir çizik atmasına neden olmuştu. "Çok afedersin." dedi Ekin'in kulağına doğru usulca fısıldayarak. Tene çarpan sıcak nefesin Özgür'de bıraktığı yakıcı etki, Ekin'in bedenine de hükmetmişti ama, o bunu belli etmemesi gerektiğinin bilincindeydi. bu yüzden Özgür'ü yanıtlamaktan bilakis çekinmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Arta Kalan
RomanceKaybedecek hiç bir şeyi olmayan iki insanın hikayesi. Kadın hüzünlü, adam ise kalan altı aylık ömrüne aşık. - Öyle güzel yaşıyordu ki, kendimi onun hayatının bir köşesine tutunmuş buldum. Öyle güzel gülüyordu ki, kendimi onun gülüşüne tutulmuş buld...