Hayat, tam buldum dediğimiz an, kaybettiklerimizdi. Tam toparladık, ayaktayız dediğimiz an, takıldığımız bir çelmeydi. Belki de acılar denizi. Bizi yoran, kalbimizi kıran, ufalayan ama içimizde ki umudu asla tamimiyle yok etmeyen.
Her ne olursa olsun, içimizde bizden habersiz yaşayan ufak bir umut kırıntısı kalırdı. Hayatı yaşamaya değer kılan da buydu zaten. Eğer hala içinde biraz yaşama arzusu varsa, yarına dair planlar yapabiliyorsan, içinde hala biraz umut var demektir.
Herkes yaşamaktan yorulurdu. Ama hayat, hem nefret edilen hemde delicesine tutku duyulan bir sevgili misaliydi. Önce yorar, acıtır nefret ettirir, sonra her şey bitti dediğiniz anda, karşınıza kocaman bir hediye çıkartırdı. Gelin, kaybedecek hiç bir şeyi olmayan, birbirlerine yabancı iki insanın, özgürlük ve yaşam savaşına tanık olalım. Söylesenize, hanginiz her şey bitti dediğiniz anda, size özgürlük vaad eden, hiç tanımadığınız biriyle, sonu belli olmayan bir yolculuğa çıkmaya cesaret edebilirdiniz ?
Onların kimseleri yoktu. Hiç bir şeyleri yoktu. Paraları, kalacak yerleri, işleri... Yorgun bir kadın, yaşama aşık bir adam.
Onların hiç bir şeyleri yoktu ama bol bol zamanları ve özgürlükleri vardı. Her gün başka bir şehirdi rotaları.
----------------------------------------------------------------------------
Yüzüme çarpan yağmur damlaları keşke beni hala temizleyebiliyor olsaydı. İçimde ki karanlığı, dumanı, isi silip götürebilseydi keşke.
Dalgalar ayaklarıma çarpıyor, göz yaşlarım yağmura karışıp yanaklarımdan usulca süzülüyordu. Üşüdüğümü bile hissetmiyordum sanki. Başım şiddetli bir biçimde ağrıyordu.
Gözlerimi kapattığım anda omzuma dokunan bir el vicudumun baştan aşağıya titremesine neden oldu. Onu tanımadığıma, hatta daha önce görmediğime bile neredeyse emindim. Suratında kocaman bir gülümsemeyle sigara pakedini bana doğru uzatırken yanıma oturdu. Dudaklarımın arasından tiz bir kahkahanın dökülmesine engel olamadım. "Yağmurda yanacağına emin misin ? "
Kahverengi gözlerini benden çekip, diğer elinde tuttuğu şemsiyeye çevirdi ve yine kocaman bir gülümseme kondurdu suratına. "O zaman biz de yağmuru durdururuz."
Bazen, insana en iyi gelen, hiç tanımadığı birinin kısacık dostluğu olurdu ve sanırım benim de buna ihtiyacım vardı. Karşılık olarak ona gülümsedim. "Bu yağmuru durdurmayacak biliyorsun değil mi ? Sadece bizi biraz olsun ıslanmaktan kurtaracak, eğer şanslı olursak bir de sigaranın yanmasını. " Bakışlarımı ondan çekip, ruhum kadar dalgalı denize çevirdim.
"Zaten diğer insanların ıslanıp ıslanmadığıyla ilgilenmiyorum. Sigaramız yanacaksa diğerlerinin canı cehenneme. " dedi yumuşak ve bir o kadar da çocuksu bir tınıyla. Yüzümde belli belirsiz bir tebessümün oluşmasına engel olamamıştım. "Canları cehenneme. " diye tekrarlayıp, uzattığı paketten bir sıgarayı usulca soğuktan titreyen dudaklarımın arasına yerleştirdim.
"Sigaranızı yakmamda bir sakınca var mı hüzünlü gözlü bayan ?"
" Acele et " diye yanıtladığım da burukça gülümsedi. Gülmek ona yakışıyordu, benim aksime.
Yüzümde ki belli belirsiz bir tebessümle sigaramı yakışını izledim ve dışarıya bıraktığım ilk dumanı ona doğru üfledim. Usulca içine çekiyormuş gibi yapıp gülümsedi. Buruk bir tebessümle yanıtladım ve dudaklarımın arasında ki zehirden derin bir nefes çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Arta Kalan
RomanceKaybedecek hiç bir şeyi olmayan iki insanın hikayesi. Kadın hüzünlü, adam ise kalan altı aylık ömrüne aşık. - Öyle güzel yaşıyordu ki, kendimi onun hayatının bir köşesine tutunmuş buldum. Öyle güzel gülüyordu ki, kendimi onun gülüşüne tutulmuş buld...