6

19 5 73
                                    


oylama sona erdiği için herkes yavaş yavaş salondan ayrılıyordu,danışmanlar dahil. chiara'nın attığı 'ufak' çığlık üzerine dikkatini Mateo Kovacic'ten çekerek arkasına dönen Nora,salondan ayrılmış olan Sırpların yavaş yavaş salona dönmüş olduğunu fark etti.

Dušan Vlahović'in kaşı patlamıştı ve patlayan yerden kan akıyordu,fakat bunun dışında Dušan herhangi bir  darbe almış gibi gözükmüyordu. Yanındaki Milenković ve Pavlović'e bir şeyler söylüyordu ve Chiara onu endişeli bakışlarla uzaktan izliyordu. Sırplar'ın çıkmış olduğu çıkışa doğru ilerleyip baktığında,yüzüne oldukça fazla darbe almış olan Ernest Muçi'yi , Granit Xhaka ile bir şeyler konuşurken gördü fakat ikisi de Nora'nın onlara doğru baktığını fark ettiğinde oradan uzaklaştı. Bir tek Muçi biraz duraksadı fakat Nora'nın arkasına doğru baktığında,yanına gelen Dušan Tadić'i görünce o da Xhaka'nın peşinden ayrıldı.

Tadić,Nora'nın koluna yavaşça dokunduğunda Nora onun geldiğini fark edip arkasını döndü. Onun kaliteli tütünle karışmış yoğun odunsu kokusunu başka biriyle karıştırması imkansızdı. Sergej,Dusan'a kıyasla daha 'fresh' , okyanus & orman karışımı tarzı kokuları tercih ediyordu fakat en ağır kokular gerçekten Nora'nın da düşündüğü gibi Dusan'a yakışıyordu.

Dusan ona iyice yaklaştığında Nora Martin'in hala salonda olduğunu bildiği için tedirgin oldu ve onun yanına bu kadar yaklaşmasından çekindi fakat Martin,Holger ile oldukça koyu bir sohbete dalmış gibi gözüküyordu ve hatta yanlarına gelen Andy onları ön bahçeye çağırıyordu.

Nora,göz ucuyla salonu tekrar taradığında Sergej'in sıkıntılı bir şekilde Mitrović ile konuştuğunu gördü. Dušan ile araları biraz soğuk gibiydi son zamanlarda ve ister istemez Filip&Dušan Tadić ile Vlahović&Sergej gruplaşması olmuştu. Gene de Nora bütün bunların kısa zamanda çözüleceğine inanıyordu.

Dušan,Nora'yı kapalı tuvaletlerin olduğu kısıma doğru götürdü. Bazı öğrenci tuvaletleri temizlenmedikleri için günün belirli saatlerinde kilitleniyordu ve Tadić nereden bulduysa,anahtarlara sahipti. Burada onları kimse kısa vadede rahatsız edemezdi.

Kapıyı arkasından kilitlediği gibi Nora'yı duvarla birleştirdikten sonra Nora ellerini vakit kaybetmeden onun boynunda birleştirdi ve Dušan da bir elini Nora'nın üst bacağında gezdirirken diğer eliyle onun belini sıkıca tutuyordu. Bir saniye bile tereddüt etmeden Nora'nın boynunu sertçe öpmeye başladığında,Nora gözlerini sıkıca kapatmıştı ve zevkten çıkardığı seslerin duyulmaması için oldukça çaba sarf ediyordu. Dusan,elini Nora'nın bacağında biraz daha üste çıkardığında Nora elinde olmadan seslice inledi ve Dusan bunun üzerine Nora'nın dudaklarına yapıştı.

Dusan'ın en ufak dokunuşu,bedeniyle en ufak teması bile onda inlemelerini haykırma isteği uyandırıyordu,hayatı boyunca böyle bir çekimi ve böylesine bir kimyayı kimseyle yaşamamıştı ve yaşayacağını da düşünmüyordu.

Birden,Dusan'ı düşününce aklına Sergej geldi ve Nora ikisinin dudaklarını ayırarak sessizce konuşmaya başladı. "Onunla aranızın soğuk olmasından hoşlanmıyorum."

Dusan,gözlerini devirdi ve Nora'nın boynunu ve boynundan aşağı inerek omzunu öpmeye devam etti. Nora,dediği şeyin ciddiye alınmasını istediği için Dušan'ı , hiç istemese de , çenesinden kaldırıp kendisine bakmaya zorladığında Dusan da en sonunda pes edip Nora'yla konuştu. "Tamam,düzelir zaten aramız. Bu kadar dert etmene gerek yok." Nora'nın yanağını okşuyordu konuşurken ve ona güvence vermeye çalışıyordu.

Nora kafasını sallayıp gülümsediğinde,Dusan Nora'yı iyice duvara yapıştırdı ve aralarındaki mesafeyi bedenini ona neredeyse yapıştırarak sıfıra  indirdiğinde , Nora'yı öpmeden önce , "onu bu kadar umursamana gerek yok." dedi. Öpücükleri arasından konuşmaya devam ediyordu , "nasıl olsa seni en çok ben seviyorum."

carnival , für unsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin