Gözlerimi yine o odada açmıştım eski Bodrum duvarlarından birisinin köşesine sığınmış gelecek olan acının korkusuyla titrerken babam elinde ki demir sopayla sanki ölmemi ister gibi bana vuruyordu en sonunda yorulduğu için durdu ve demir sopayı bir kenara fırlatarak"seni küçük piç kurusu senin yüzünden kollarım ağrıyor bunun bedelini ödeyeceksin "diye bağırarak kızmış demiri eline alıp üzerime doğru yürümeye başladı korkuyla "baba yallvarırım canımı daha fazla yakma"diye yalvarsamda umursamadan daha da sınırlı bir biçimde üzerime gelip"kes lan sesini"diyerek tüm gücüyle sol yanağıma bir yumruk atı ben yumruğun acısıyla yerde kıvranırken babam hiç acımayarak bu sefer karın boşluğuma sert bir tekme attı nefesim kesildiği için iki büklüm oldum bir süre öksürdükten sonra kendime gelince babam kolumdan sert bir şekilde tutarak işkence sandalyesine sert bir biçimde oturtup kollarımı zincirledi ve hiç tereddüt etmeden kızmış demirle ismini kalbimin üstüne yazdı ben dayanılmaz acının etkisiyle bağırırken o her bağırmamda dahada yüksek sesle güldü en sonunda işi bittiğinde bana tiksinirmişcesine bakıp suratıma doğru acımasızca"bu yara iyileşse bile acısı hep seninle kalacak bunu sakın unutma sevgili oğlum bu benim sana ilk ve son hediyem"diyerek kapıyı sert bir biçimde çarparak odadan çıktı.ben ise bu acıya daha fazla dayanamayıp bayıldım.
Gördüğüm kabusla uyandım saate baktığımda daha 2.36 olduğunu gördüm bu saatten sonra uyuyamazdım bu yüzden biraz hava almak için balkona çıkıp sigaramı yaktım içerken düşünmeye başladım suçum neydi ki sadece 7 yaşındaydım bu olay yaşandığında yanlışlıkla annemin vazosunu kırdım diye o adam(üvey babası) yine bodrumdaki işkence odasına götürüp dövmüştü beni ama en kötüsü ise zihnimden ve anılarımdan hiç silinmeyecek olan o ismini vücuduma damgalamasıydı azad isminden hep nefret ettim hepde edeceğim bu anıların acizliği ve siniriyle hızlı bir biçimde üzerimi deyiştirdim
Giydikleri
aşağıya inmeden önce oğlumu konturol ettim huzurlu bir biçimde uyuyordu anlından öpüp
B:bu hayattaki tek dayanağım sensin oğlum diyerek anlından öptüm üstünüde iyice örttükten sonra seri adımlarla merdivenlerden aşağı indim kapıdan hızla çıkıp arabama yöneldim
A :abi nereye diyince sert sesimle
B:depoya diyip sustum oda yola odaklandı sinirliyken bana bulaşmaması gerektiğini biliyordu
•••
Depoya sert adımlarla ilerledim içeri girdiğimde gördüğüm manzarayla gülümsedim Vural denen iti ben gelene kadar boks torbası niyetine kullanmışlardı herhalde yüzüne yeni bir tuval çizmişlerdi düz burun sadece iki diş ve bir gözü şişlikten gözükmüyordu vücudu zaten kan içerisindeydi bu görüntüyü nekadar görsemde hep aynı heyecan içimi sarıyordu yerdeki tuzlu su kovasını alıp üzerine boşalttım o acı çığlıklar atarken keyifle onu izledim sesini kesip bana odaklanınca
B:neden burda bu haldesin biliyormusun Vural şerefsizi çünkü sen bize ihanet ettin benden para yada bilgi çalsaydın belki bu kadar acı çekmeden ölürdün ama sen küçük çocukları satmaya kalkıştın oda yetmezmiş gibi o masum çocuklardan birtane elini sürmeye kalkıştın ee Vural şimdi olacaklara hazır mısın diyerek elime özel yapım inellerimi aldım ve ateşe tuttum iyice ısınınca organının ucundan içeri soktum her bir ine sokuşumda ağlayarak bağırıyordu acıdan her bayıldığında tekrar uyandırıp devam ettim inelerle işim bitince bu sefer deydiği heryere inanılmaz acı veren zehrimi bışağıma sürüp onun vücudunda izler açmaya başladım çığlıkları bir saniye olsun durmuyordu buda bana daha çok işkence yapma isteği veriyordu masadaki asidi alıp vücüdunun belirli yerlerine damlatmaya başladım yüzüne damlattığımda attığı çığlığı hiç bir şeye değişmem en sonunda elime küçük ve ince akupunktur inelerini aldım ve gözüne tek tek sokmaya başladım gözünde yer kalmayınca üzerinde zehir olan bıçağımı tekrar elime alıp organını kestim ciğerleri yerinden çıkarcasına bağırınca kahkaha atarak ornanındaki ineleri çıkardım ve organını ağzına tıkıp zorla yemesini sağladım o daha fazla ağlarken önce tırnaklarını çektim sonra parmaklarını tektek kestim ensonunda da etini bir güzel yüzmeye başladım işim bitince derisini köpeklerime yedirmek için bir kenara attım ve elime aldığım lavı boynundan aşağı döktüm saçını ise ateşe vermeden önce ağzından aşağı yavaş ve acılı bir biçimde organlarını eritecek bir zehir verdim ve onu o halde orada bırakıp dışarı çıktım saat baktığımda 6.28 olduğunu gördüm adamlarıma depodaki itin derisini köpeklerime vermelerini söyledikten sonra arabama yöneldim arabaya bindikten sonra Ahmet'e kalın ve sert sesimle
B:buradaki işim biti eve geçiyoruz dedim ahmet'de kafa sallayıp yola koyulunca ben de camdan dışarıyı izlemeye koyuldumBu bölümde biraz acılara yer vermek istedim umarım beğenirsiniz
Ve kitabımı okuduğunuz için teşekkür ederim 😊🥰
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek Ailem (-Erkek Versiyon-)
Teen FictionDuygusuz ve Acımasız bir iş adamı(Mafya)'nın yıllar sonra doğduğu hastahanenin arayıp DNA testi için çağırması ile başlıyor acaba ilerde bizi neler bekliyor?.. Bu arada bu benim ilk kitabım o yüzden lütfen bunu dikkate alarak okuyun