arkadaslar slm utanarak 1 sene sonra yb yaziyorum bana sovmeyin olur mu
o orospu evladi sinegin de hesabini sorucam yemedik yer birakmadi aqneyse keyifli okumalar :3
————————————
Pencereden süzen ışık gözüme girdiğinde ellerimi yüzüme getirdim. Gözlerime siper ederken hafifçe araladım onları. Ağzım yırtılırcasına esnerken yanımı kontrol ettim. Hayvanımsı bi varlık yatıyordu. Kim mi? Tabii ki Bakugou. Öyle bi yatmış ki, yatakta ters dönmüş, ayağı neredeyse ağzıma girecekti. Ses tonumu hafif tutmaya çalışarak mırıldandım. "Baku..Bakugou.."Anlaşılmayan homurdanmalar çıkardı ve yüzünü yorgana daha da gömdü. Bu sefer omuzundan sarstım ve birkaç kez daha adını mırıldandım. Öküz aynı öküz, elimi ittirip ofladı. "Eh, kalk!" Bıkkınlıkla onu yataktan ittirdim. İttirmemle yere yapışması bir oldu. Eyvah.
Bana en kötü bakışlarını atarken belini ovuşturdu. Aniden ayaklanıp yatağa, üzerime atladı. Bütün ağırlığını üzerime verdi. Hayvansı bedeninin altında ölüme terkediliyordum. "Tamam, acı bana! Özür dilerim."
"Salaksın. Ne diye aşağı itiyorsun?" Mahcup bi bakış attım. Parmak uçlarımı çimdikledim. "E kaç kere seslendim uyanmadın. Tek çarem buydu." Ofladı. Elini sarı saçlarına geçirip zaten karışmış olan buklelerini daha da karıştırdı. "Neyse, iyi oldu. Ayıldım. Kalk üzerini giyin."
Üzerimden ağırlığını çekti ve odadan çıktı, sanırım tuvalete gidiyordu. Bende kalktım. Tuvalet sırasını beklerken yatağı düzelttim. Okul üniformamı giyindim. O sırada Bakugou tuvaletten çıktı. Saçları ıslaktı, duş mu almıştı? Gözüm biraz daha aşağı kaydığında belinde sadece bi havlu olduğunu gördüm. Tanrım, benimle kesin oyun oynuyordu.
Koridordan odaya geldi, bir elini havluya attı. Tam havluyu çıkaracaktı ki ufak bi çığlık atıp gözlerimi kapadım. "Lan, napıyorsun!" Sırıttı. Görmedim ama anladım sırıttığını çünkü malımı tanıyordum. "Sakin ol, boxer var altımda." Havluyu sakince çıkardı ve ıslak saçlarını kurutmak için saçlarına sürtmeye başladı.
"Sen ne ara duş aldın? Tuvalete gireli 5 dakika bile olmadı." Ellerimi gözlerimden çekerken sordum. Biraz utanmıştım, yanaklarımda doğal bi allık vardı. "Hızlıyım. Ayrıca çok da vaktimiz yok, kahvaltı yapıp çıkmamız lazım." Boxerına bakmamaya çalışıyordum. Duvar saatine baktığımda kahvaltı için 15 dakikamız olduğunu gördüm. Hafifçe başımı salladım. Dolabını açıp ona üniformasını uzattım, aldı ve giydi. Saçlarımı tarıyordum ki arkamda belirdi. Yansımadan görüyordum onu. Elimden tarağı aldı ve nazikçe taramaya başladı.
Çok odaklanmıştı, kaşları çatılmış ve dudakları büzülmüştü. Gülünce dikkatı dağıldı ve bana baktı. "Neye gülüyorsun sen?"
Hafif bi omuz silktim. "Hiç."
Tarağı komidinin üzerine bıraktı. Elimden tutup beni odadan çıkardı ve resmen merdivenlerden aşağı sürüklemeye başladı. "Yavaş ol biraz." Sesimde hafif bi uyarı tınısı vardı. Beni siklememiş olucak ki kahvaltı sofrasına da fırlattı resmen. "Ya sabır.." Nefesimin altından mırıldanıp sakince oturdum sandalyeye. O da yanıma yerleşti çabucak.
İçeri sımsıcak gülümsemesiyle Mitsuki anne girdi. Kurban olduğum ışık saçıyor mübarek. "Günaydıın!" Sevecen sesimle konuştum ve gülümsedim. Karşılığında o da gülümseyince içim sıcacık oldu. "Günaydın kuzum. Masaru'yu çağıracağım şimdi. Siz yumulun." Başımla hafifçe onaylayınca masaya bıraktığı omlete baktım. Nefis kokuyordu, ağzım sulanmıştı resmen.
Çok geçmeden bütün aile masaya geldi, sohbet içinde kahvaltılarımızı ettik. Zamanın geldiğini anlayınca da ayakkabılarımızı giyip Bakugou'yla okulun yolunu tuttuk.
————————————
Ofladım. Kalemimi ritmik şekilde kitabıma vururken tahtadaki matematik sorusuyla bakıştım. O bana, bende ona bakıyordum. Defterimin ucundan koparıp bi not yazdım, kağıdı buruşturup Bakugou'ya attım.
"Napıyosuun :3"
Kağıt tam kitabının önüne düştü. Nerden geldiğini anlamak için etrafa mal mal bakışlar atınca gözleri benimkilerle buluştu. Başımı yana eğip öpücük attım. Hafifçe kızarmıştı kulaklarını gördüm, sabır çekip önüne döndü ve kağıdı açtı.
Kendisi de defterinden bi kağıt koparıp içine bişeyler yazdı. Arkasını dönüp hocaya belli etmeden kağıdı bana fırlattı. Sırama düşen kağıdı merakla açtım.
"Ne istiyorsun?"
Onun dobra cevabına şaşırmadım. Hemen kağıdın arkasına bişey yazıp ona geri fırlattım.
"Soruyu çözemedim. Ayrıca canım sıkıldı."
Kağıdı okudu, bana dönüp banane dercesine omuz silkti. Hadi ama! Notlaşıp eğlenmemiz gerekirken o pislik yapıyordu. Tam bir pislik. Göz devirip başımı sıraya koydum. Biraz uyusam fena olmazdı herhalde.
———————————
Birinin saçımı okşamasıyla başımı kaldırdım. Gözlerimi ovuştururken elin sahibine baktım. Kim olucaktı, tabii ki Bakugou'm. Kendi sandalyesini yanıma çekmiş, saçlarımı okşarken sınıftakilerin oyun oynamasını izliyordu. Ben kafamı göğsüne yaslayınca hafifçe irkildi, daldığı için uyandığımı farketmemişti sanırım. Saçlarıma ufak bi öpücük kondurdu ve yanağını kafama yasladı.
Huzur buydu benim için. Ne aileye ne de arkadaşlara ihtiyacım vardı. Yanımda o olsa yeterdi bana. Kendi kendime gülümseyip ona daha da sokuldum.
"Valla Bakugou'yu bu kadar sakin görmek..kıyamet kopacak herhalde." Mina konuştu, Kirishima onun omzuna kolunu atarken Mina'nın sohbetine dahil oldu. "Haklısın sanırım. Baksana, uysal bi köpekçik gibi." İkisi kahkaha atarken Bakugou onlara öldürücü bakışlarını doğrulttu. "Sikerim lan sizi."
"Nazik" bi şekilde uyardı ikisini de. İkili çabucak kayboldu. Yazık, korkup kaçtılar. Kahkaha attım.
"Senden korkuyorlar.""Korksalar iyi olur." Sesindeki ton aynı sertlikteydi. "Öğle tenefüsüne kaç ders var?"
Meraklı bakışlarımı atıp sordum. Hafif düşünür gibi yaptı. "Bir ders kaldı. Çok uyudun."
"E napayım? Sıkılmıştım." Omuz silktim bi çocuk gibi. Anlıma fiske attı. "Velet olma. Derste uyumaman gerekiyor."
"Biliyorum. Bi kerelikti sadece."
Gözlerini kısıp bana 'inşallah öyledir' bakışını attı. "Of Katsu." Kollarımı çaprazladım. Derslerim konusunda bana güvenmiyordu. Tamam güvenmemekte haklıydı ama sadece bi kerelik uyumuştum. Ne vardı bunda?
Yanağımda sıcaklık hissettiğimde oraya döndüm. İki dudağını yanağıma bastırmış, özür diliyordu sanki. "Üzgünüm. İyiliğini düşünüyorum sadece, aşkım." Son kelimesinden başka bi şeye odaklanamadım. Melül melül suratına bakarken gülümsedim aptalca. "Ha?"
Öpücük sayesinde yumuşamıştım. Bu çocuk kalpten oynuyordu. "Hadi ama, öpücükten bu kadar etkilenmiş olamazsın. Dimi, tatlım?"
"Sussana. Etkilenmedim zaten." Gözlerimi kaçırdım. "Ya ya, öyledir." Kendini beğenmiş şekilde sırıtırken kollarını çaprazladı.
"Seni seviyorum." Hafifçe mırıldandı. Ses tonu bunu söylerken öylesine güzeldi ki, en sevdiğim şarkı yerine bunu dinlerdim başa sara sara. "Bende seni, caramel macchiato."
"Aptal. Bu nasıl bi lakap? Beynine kramp falan mı girdi?"
"Gayet güzel bi lakap. Ben beğendim. Ayrıca ağız benim ağzım, istediğimi söylerim."
"O kadar emin olma tatlım." Sırıtırken öne atıldı ve ellerini boynuma yerleştirerek dudaklarımı öptü.
————————————
Dusunce kitligi gecirdim yazarken allahım sen kecilerime mukayyet ol
simay tugce asko babay
