**(PART 1 ARKADAŞLAR ÜHÜHÜHÜÜHÜHÜHÜÜHĞÜĞÜ)**
(Devamını da yazıcam çok uzadı çünkü.)
(Bol bol hata bulunmaktadır.)
(Bölüm başlığına bakıp güzel şeyler beklemeyin.)
(İşte başlıyoruz.....şakaşakaaşağıinin)
Sakin bir pazar sabahıydı. Camdan usulca süzülen güneş ışığı, Atsushi'nin gözlerini rahatsız etmeye başlamıştı. Yavaş yavaş gözlerini açıp uyanan ve uykulu bir esnemeyle yatağında doğrulan Atsushi, kalktığında ilk iş olarak telefonundaki tarihe baktı. Saat kısmının sağ köşesinde yazan minik "14 Şubat" yazısına ancak bu kadar telaşla karşılık verebilirdi.
"Tanrım! 14 Şubat! Aku'ya hediye almalıydım!" Telaşla kalkıp alelacele yatağını düzelten Atsushi, hızlı adımlarla banyoya ilerledi. Güzelce yüzünü yıkadı ve aynaya baktı. Sonra en tatlı gülümsemesini denedi.
"Mükemmel, Aku beni böyle görünce daha çok sevecek!" Kendi kendine, aşık olduğu çocuk Akutagawa'yı kızarırken hayal eden Atsushi elinde olmadan kıkırdadı. Acaba kendisine olan aşkını kabul edebilir miydi? Birlikte bir randevuya çıkıp sonrasında sevgili olabilirler miydi? Belki de Akutagawa'nın herşeye rağmen eşsiz, zaman zaman kupkuru görünen dudaklarını ıslatabilme şansını kazanabilir miydi? Aklında bu tür sorularla ne giyeceğine karar vermeye çalışan Atsushi'nin birden telefonu çaldı. Panikle telefona bakan Atsushi, arayanın Akutagawa olduğunu gördü.
"Aku'm <3"
Telaşla telefonu açan Atsushi'nin elleri titriyordu. Birkaç saniye ilk hamleyi Akutagawa'nın yapmasını bekledikten sonra ses alamayınca, gergin bir sesle konuştu:
"M...Merhaba...? Akutagawa...?"
"Kaplan çocuk."
Karşıdakinin sesini duyduğunda içine önce serin bir ferahlık daha sonra sıcak bir panik yayılan Atsushi, nasıl karşılık vereceğini bilemedi.
"Orda mısın?"
Lanet olsun, ne diyecekti?! Ne diyebilirdi?!
"Alo?"
"B-burdayım!!"
Tek nefeste karşılık veren Atsushi, sesindeki gerginliği farkettirmemiş olmasını umarak yine cevap bekledi. Umuyordu ki Akutagawa daha fazla konuşsun, tüm gün onun sesini dinleyebilirdi.
"Ah, mükemmel. Bugün öğleden sonra saat 4 gibi benimle Yokohama Cat Cafe'de buluşmak ister misin?"
Atsushi birden donakaldı. O mu? Akutagawa'yla mı buluşacaktı? Sevgililer gününde mi?? Ne cevap verebilirdi!? Bir yandan dünyada en fazla istediği şey onunla birkaç saat baş başa geçirmek, diğer yanda da onunla birlikteyken en ufak bir yanlış hareketinin doğurabileceği sonuçların korkusu. Çabuk düşünmeliydi.
"Kaplan çocuk?"
Ah, işte yine!
"Burdayım! Ö-özür dilerim, hatlarda bir kopukluk falan var herhalde..."
Mükemmel, bir bahane bulmuştu işte.
"Ah, anlıyorum. Eh, ne diyorsun?"
Yine başlıyordu! Ne demesi gerekiyordu?!?! Bir saniye.....bulmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~Shin Soukoku Oneshotları~
FanfictionBaşlığa bakmayın baya cringe şeyler yazıyorum. Ayrıca nesnel değil aşırı öznel şeyler falan o yüzden öyle işte hiç okumayın,,,,,,,,, yada okuyun??