0.6

35 4 0
                                    

jisung ertesi gün erkenden uyandı. stresten midesi bulandığından uyuması çok mümkün olmamıştı yine. stresten olduğu da şüpheliydi aslında belki yine ilaçlardandı. kısaca uyumayıp tüm gece düşünmüştü.

tüm gece yeni evi, minhoyu, işini tüm, hayatını düşündü. klasik gece rutiniydi işte.

kalkıp ufak bir duş alıp kendine gelmek için banyoya yöneldi. duşu alıp hemen üstüne eline ilk gelen kıyafetleri geçirip mutfağa ilerledi. midesi sanırım açlıktan da bulanıyordu.

felix her sabah kahvaltıyı erkenden özenle hazırlıyordu. bunu jisung var diye mi yapıyordu yoksa hep mi böyleydi bilmiyordu. ama gözlemlerine göre sürekli böyleydi. changbin çok şanslı diye düşündü.

"günaydın millettt" neşeyle girmisti mutfağa. felix yine masayı donatmıştı. "gunaydin jisung bebeğim, hadi gel, changbini durduramıyorum her şeyi silip süpürecek" bunu söylerken  böbreklere gizlice elini uzatan changbinin eline vurdu.

"felixxx çok acıtıyorsun aşkım yaa" jisung felixin hafif vuruşunu görmese gerçekten changbinin dayak yediğini falan düşünürdü sanırım, o kadar sesli ve acı dolu bağırmıştı.

changbin sonra da gibi kollarını birbirine bağlayarak göz devirdi. "tamam ben yemiyorum, açlıktan öleyim tamam mı, kurtul benden" jisungla felix göz göze gelip kahkahayı patlatıverdiler.

felix gülerek yanındaki sevgilisinin yanaklarını sıktı. "ayy ayy benim minik kurabiyem bana trip mi atarmış. agucuk bugucuk yerim tribini aşkım."

çok komiklerdi ve uyumlu bir çiftlerdi. jisung son bir haftada ilişkilerini daha yakından görünce ikisine özenmişti sahiden.

şakalaşa şakalaşa birlikte kahvaltılarını yaptılar.

sonra birlikte masayı toplayıp jisungun eşyalarını alıp evden çıktılar. jisungu arka koltuğa eşyalarıyla oturtup ikiside ön koltuklara geçtiler. jisung kendi gidebileceğini söylemişti aslında ama changbin ve felix gelmekte ısrarcı olmuştu.

jisung için çok mutlu ve heyecanlı hissediyorlardi. jisung resmen bir an öz babaları gibi hissetmişti ikisini. şuan da ikisi önde jisung arkada olunca bu atmosfer daha fazla hissediliyordu. jisung sırıttı.

minhonun evi çok uzakta değildi. 5 dk sonra minhonun evinin önünde durdular. eşyaları alıp birlikte yavaşça binaya doğru yürümeye başladılar.

güzel bir binaydi. lüks görünüyordu.

minhonun dairesine varınca changbin kapının ziline bir kaç kez basmıştı ama açan olmamıştı. "bu minho şuan ya uyuyor dana gibi ya da azer bülbülün sesi bu sefer daha sesli kaçmış"  elindeki telefondan minhoyu aradı.

minho uykulu bir sesle açtı telefonu. "changbin, aşkım . aşkından bu saatte kapıma mı dayandın kas yumağım." minho bunu söyledikten sonra kahkaha atmaya başlamıştı. felixle changbini çıldırtmaya bayılıyordu minho. ve şuan hedefine ulaşmıştı.

felix telefonu eline alarak "MINHO AMINA KOYMADAN ŞU KAPIYI AÇ" diyip bağırdı.

sinirliyken dünyanın en komik kişisi falandı. changbinle jisung kahkaha atmaya başlamıştı.

2 dk sonra minho kapıyı açmıştı. yeni uyanmıştı anlaşılan. saçı dağınık, gözleri şişti. ama bu haliyle bile çok yakışıklı gelmişti jisungun gözüne.

zaten etkileyici bir tipi olduğunu hiç inkar etmemişti.

"hoşgeldinizzzz millettttt." kapıyı açıp gülmeye devam ederken bunları söylemişti minho. "changbin, kumam ve yeni ev arkadaşım jisung"

kapıyı açıp herkesi içeri davet etti nezaketle bu arada jisungun eşyalarını almayı da ihmal etmemişti. "siz geçin içeri ben eşyaları jisungun odasına bırakıp geliyorum. gelince evi gezdiririm sana jisung" deyip jisunga göz kırptı sonra da içeri ilerledi.

felix heyecanla "gel jisung salon şurda" diye tutup onu içeri doğru sürükledi.

jisung eve adım attığı ilk saniyeden beri kendini evin büyüsüne kaptırmıştı. büyüktü. fazla büyüktü. jisungun eski evinin 5 katı falandı. çok güzel dekore edilmişti, düzenliydi.

felixle ikisi salona geçip minhoyu beklemeye başlamıştı. changbinde balkona sigara yakmaya çıkmıştı sanırım. jisung minhonun da sigara içip içmediğini merak etmişti.

bir kaç dakika sonra minho içerden salona geldi. jisunga bakarak "jisung ne var bu çantaların içinde, götürene kadar kolum koptu be" tekli koltukların birine kendini bıraktı yorgunca.

"azcık dinlenim, evi gezdireyim sana jisung. lan bu arada benim kas yumağım nerde" dedi felixe bakarak. felix minhoya öldürücü bakışlarını yolluyordu o sırada. sonra da ikisinin de komiğine gidecek olacak ikiside gülmeye başladı.

changbinde balkondan içeri girdikten sonra biraz daha oturdular. changbin, felix ve minho konuşuyorlar jisungta onları dinliyor bazen de konu hakkında fikrini söylüyordu.

ortam güzeldi ve jisung eve adapte olduğunu hissediyordu. huzurlu bir havası vardı gerçekten.

yarım saat oturduktan sonra changbinle felix evden ayrılmak için kalktılar. "umarım burada rahat edersin jisungum" diyip sıkı sıkı sarılmıştı jisunga felix . birbirleriyle vedalaştılar ve changbinle felix evden ayrıldı.

nihayet koskoca evde sadece jisung, minho ve 3 kedisi kalmıştı.

𔓘

böyle düz yazıyı çok sıkıcı yaziyormusum gibi geliyor
(zaten öyle)
ben sanırım texting adamıyım kızlar😓
neyse ben nasıl daha akıcı olacaksa öyle yapcam rahat olun!!!
sıkılmayin yeter
öptüm😋

 

homesick Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin