Kim ne derse desin korkağın tekiydim, yıllarca her şeyden korkmuş ve sırf korktuğum için birçok şeyden vazgeçmiştim. Fakat şimdi önümde ki kocaman iş binasına bakarken zerre korkmuyordum, çünkü benim hayatım mahvolurken o iğrenç herif kendi şirketini kurabiliyor üstüne üstlük bir de güçlü bir çeteye sahip oluyordu ve ben bunları düşündükçe öfkeden başka hiçbir şey hissetmiyordum.Birazdan içeri girecektik ve her şey bitecekti, yılların intikamını alacaktım. Küçük jeongini temizleyecektim, sonunda mutlu olabilecektim. "Hyunjin, hazırım." Bana döndü, her zamanki gibi beni sıcacık hissettiren gülümsemelerinden birini verdi, işte tamamdım. Yanımda güvendiğim insanlar varken korkmam gereken kimse yoktu, kimse beni alt edemezdi.
Felix bana doğru döndü, öyle bakıyordu ki 14 yaşımda hyunjinin beni kurtardığı gün baktığı gibi şefkatliydi 16 yaşındaki felix gibi parlıyordu gözleri, çünkü biliyordu, sonunda normal gençler olabilecektik. Dün gece büyük abinin başarıcaksınız diyerek tekrar bize sarıldığını hatırladım, şimdi daha da güçlü hissediyordum, başaracaktık.
"Girelim, bir dakika." Minho hyung cebinden bir kağıt çıkardı, sesini düzeltmek için öksürdü ve dikleşecek tek tek hepimizin yüzüne baktı, ciddi ifadesi anında kayboldu, gözleri gözlerimize gülümsedi. "Bir konuşma hazırladım, aslında prova etmiştim ama ehehe." Ensesini kaşıdı ve kağıda bakarak okumaya başladı.
"Birazdan içeride özgürlüğümüzü kazanacağız, ama birbirimizi hiç bırakmayacağız, ne kadar normal olursak olalım hep beraber olacağız. Bunun için söz vermelisiniz, hep beraber miyiz?"
Ne kadar normal olursak olalım hep beraber olacağız. İşte hayal ettiğim şey buydu, hep birlikte olmak. Kafamı aşağı yukarı salladım, "hep beraberiz" hyunjin kolunu boynuma attı ve beni kendisine doğru çekti, sonra o da tekrarladı "hep beraberiz." Felix de aynı ses tonuyla söyledi, biz hep beraber olacaktık, en azından öyle umuyordum.
Yavaş adımlarla binaya doğru yürüdük, çalışanların hiçbirinin kime çalıştığı hakkında bir fikri yoktu. Onunla tekrar yüzleşecek olmak garip geliyordu, hoş hyunjin ve minho hyung onunla görüşmeme izin vermemişlerdi, normalde işini bitirmeyi çok isterdim ama onlar bunun psikolojim için çok kötü bir karar olacağına karar vermişlerdi.
Asansöre bindik ve plandaki gibi 11. kata bastık, kimse şüphelenmemişti çünkü asansörün tamire ihtiyacı olduğunu herkes biliyordu, bizde masum birer tamirciydik. Asansör durduğunda derin bir nefes aldım, işte burası son noktaydı, son düzlük. Bir kaç dakikaya özgürdük.
Felix şapkasını suratını kapatacak dereceye kadar indirdi ve sistem odasına doğru adımlamaya başladı, çete üyelerini 7-8 dakika kadar oyalamalıydım, ben onları oyalarken hyunjin ve minho hyung onun işini bitirecekti. Binadan çıktığımızda artık özgür olacaktık, büyük abinin isteğini yerine getirmiş ve bir daha pis işler yapmak zorunda kalmayacaktık.
Koridorun sonundaki odaya alet çantamla birlikte yürüdüm, burası çete üyelerinin odasıydı ve aylar öncesinden ışıklarıyla ilgili bir problem çıkarmıştık kimse çözememişti ama şimdi ben onların tüm sorunlarını dakikalar içinde çözecektim, belki onlarına hayatı kurtulacaktı, sonuçta çalışmak zorunda kalacakları biri olmayacaktı.
Kapıyı açıp içeriye girdim, kalabalık bir oda olacağını düşünmüştüm ama Şuan içeride sadece 4 kişi vardı, bana biraz bizi andırmıştı, gülüşüp kahve içiyorlardı, onlarda normalmiş gibi davranıyorlardı. Benim geldiğimi görünce önce bir sessizlik oldu, onlara bir baş selamı vermiş ve şaltere bakmaya başlamıştım. Eğer dışarı çıkarlarsa cebimdeki acil durum düğmesine basmam yeterliydi.
Düğme sayesinde hyunjin ve minhoya bildirim gidiyordu ve onlarda bir sorun olduğunu anlıyorlardı, bunu defalarca kez denemiştik, hiçbir sorun yoktu bu iş bu gün bitiyordu.
Kısa sessizliği bozan şey bir fincan kırılmasıydı, irkilip arkamı döndüm, en uzun boyluları ağzı açık bir şekilde bana bakıyordu, diğerlerinin de ondan farklı bir yanı yoktu, bir şeylerin ters gittiğini hissettim, bir dakika kadar süren bakışmamızdan sonra uzun boylu olan sonunda ağzını açtı.
Başıma bir ağrı girdi, kalbim sıkıştı sanki. Başım döndü, o bir dakika içerisinde o kadar çok şey hissettim ki, sonra kafamda bir ses yankılandı, bir çocuğun sesi gibiydi, "jeongin" dedi.
"J-jeongin?"
Eyvah. Bu olmamalıydı. Beni tanımamalılardı.
***
eyvah kaosa giriyoruz bundan sonrasinda biraz aglaeım??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Too Sweet ||| Hyunin
Fanfictionjeongin özgür olmak istiyordu ve bunun için her şeyi yapmaya hazırdı