Yüksek teknoloji laboratuvarının içinde, ışıklar altında parlayan devasa bir cihaz sessizce bekliyordu. Zaman makinesi, insanlığın en büyük keşiflerinden biri olarak kabul edilen bu gizemli cihaz, bilim insanları Alexander ve Emily'nin kapsamlı araştırmalarının sonucuydu. Yıllar boyunca üzerinde çalıştıkları bu projenin, sonsuz bilinmezliklerle dolu karanlık bir geçmişi değiştirebilecek güce sahip olabileceği inancı, laboratuvarın duvarlarında yankılanan heyecan ve umut dolu hava ile doluydu. Ancak, bu teknolojik mucizenin kapılarını açmak, bir zamanlar keşfedilmemiş olan sırların yanı sıra, hiç beklemedikleri bir dizi felaketin de kapısını aralayacaktı.
Zaman makinesi laboratuvarının ortasında, yarı saydam kubbeli cihaz çalışmaya başlamıştı. Emily, Alexander'ın talimatlarına uyarak temporal kaydırıcıyı maksimum frekans bandına ayarlamış ve kronoton jeneratörünü devreye sokmuştu. Tachyon amplifikatörleri tam kapasitede çalışıyordu ve geçiş penceresi açılmıştı. Her şey yolunda gidiyor gibi görünüyordu.
Ancak birdenbire, cihazın içindeki düşük frekanslı uğultu aniden kesildi ve laboratuvarı derin bir sessizlik kapladı. (Hafif bir uğultu ve ardından ani bir sessizlik). Holografik ekranlarda bir dizi uyarı ışığı yanıp sönmeye başladı. (Bip bip bip sesleri). Alexander, verileri kontrol ederken kaşlarını çattı.
"Bu doğru olamaz... Kronal stabilite hızla düşüyor!" dedi Alexander, sesi titreyerek. İçinde derin bir korku hissetti. Yılların çalışması, tüm umutları ve hayalleri, bu anın başarısına bağlıydı. 'Eğer bunu başaramazsak, her şey boşuna olacak,' diye düşündü.
Emily, panik içinde ekrandaki verilere baktı. "Tachyon amplifikatörlerinde bir anomali tespit ettim! Plazma tüplerinde aşırı yüklenme var!" (Elektrik cızırtıları ve uyarı sesleri). 'Bu olamaz,' diye düşündü Emily. 'Tüm hesaplamalarımız doğruydu. Nerede hata yaptık?'
"Derhal jeneratörü kapat!" diye bağırdı Alexander. "Zaman akışı destabilize oluyor!" (Alarm sesleri artıyor). 'Bu durumu kontrol altına almalıyız. Emily'ye güveniyorum. O, bunu çözebilir,' diye kendi kendine tekrarlıyordu.
Emily, büyük bir düğmeye bastı ama hiçbir şey olmadı. Cihazın içindeki enerji alanı kontrolsüz bir şekilde genişliyordu. Laboratuvarın içi mavi parıltılarla dolarken, hava ağırlaştı ve elektromanyetik alanın gücü artmaya başladı. (Yükselen uğultu ve enerji dalgalarının hışırtısı). 'Bu makine, benim çocuğum gibiydi,' diye düşündü Emily. 'Onu kontrol edememek... Bu, benim hatam mı?'
"Kontroller yanıt vermiyor!" dedi Emily, sesi paniğe kapılmıştı. "Kronoton jeneratörünü manuel olarak kapatmamız gerek!" (Cihazdan gelen yoğun uğultu ve titreme sesleri).
Alexander, hızla cihazın yan paneline koştu ve manuel kapatma düğmesine ulaşmaya çalıştı. Ancak tam o anda, cihazın içindeki enerji akımları düzensizleşti ve yüksek voltajlı bir patlama laboratuvarı sarstı. (Yüksek bir patlama sesi ve ardından gelen metalik çarpma sesleri). 'Tanrım, bu ne kadar da güçsüz hissettiriyor,' diye düşündü. 'Her şey elimden kayıp gidiyor.'
Zaman makinesi kontrol edilemez bir şekilde sarsılırken, Alexander ve Emily cihazdan uzaklaşmaya çalıştılar. Ancak elektromanyetik alan onları geri çekti. (Havada çıtırtılar ve elektriksel kıvılcım sesleri). Etrafta parlayan ışıklar ve yayılan enerji dalgaları arasında, Alexander ve Emily'nin yüzleri korkuyla doldu. 'Emily'ye daha önce hiç bu kadar korkmuş görmemiştim,' diye düşündü Alexander. 'O her zaman güçlü olandı. Bu, gerçek bir felaket.'
"Bu çok kötü... Enerji alanı çökmek üzere!" dedi Alexander, sesi zar zor duyuluyordu. 'Eğer bu devam ederse, ikimiz de burada öleceğiz,' diye düşündü.
Emily, son bir umutla kontrol paneline doğru hamle yaptı, ancak çok geçti. Zaman makinesi, içindeki tüm enerjiyi serbest bırakarak patladı. (Büyük bir patlama ve ardından gelen basınç dalgasının sesi). Parlak bir ışık patlaması ve ardından gelen bir sessizlik her şeyi yuttu. (Sessizlik sonrası metalik parçaların yere düşme sesi). 'Bu, benim yüzümden mi oldu?' diye düşündü Emily. 'Her şey benim hatam mı?'
Alexander, patlamanın yarattığı enerji dalgalarının içinde kaybolduklarını hissettiğinde Emily'ye son bir kez baktı. "Emily, yapabileceğimiz bir şey var mı?" diye sordu, çaresizce. 'Onu kaybetmek istemiyorum. Ona ihtiyacım var. Onsuz ne yaparım?' diye düşündü.
Emily, gözlerinde kararlılık ve acı dolu bir ifadeyle Alexander'a baktı. "Birimiz kalmalı ve enerjiyi dengelemeli. Diğerimizin kurtulma şansı var," dedi. "Ben kalacağım." (Arka planda düşük frekanslı bir uğultu). 'Alexander'a güveniyorum. O, bunu başarabilir. Benim için de.'
"Hayır, Emily. Bunu birlikte başardık. Seni bırakamam," dedi Alexander, gözleri dolarak. 'Onu yalnız bırakmak, kendi canımı vermekten daha zor.'
Emily, Alexander'ın kolunu sıktı. "Benim uzmanlık alanım bu. Enerji sistemlerini en iyi ben biliyorum. Sen gitmelisin. Bilim için, geleceğimiz için," dedi ve bir an bile tereddüt etmeden ana kontrol düğmesine doğru hamle yaptı. (Adım sesleri ve düğmeye basma sesi). 'Bu, benim kaderim. Alexander'ın hayatta kalması için bunu yapmalıyım.'
Alexander, Emily'nin bu fedakarlığını kabullenmek zorunda kaldı. "Teşekkür ederim, Emily," dedi, gözleri yaşlarla dolu. (Hüzünlü bir müzik eşliğinde). 'Seni asla unutmayacağım. Her zaman kalbimde olacaksın.'
Emily, kontrol düğmesine bastı ve enerji dalgalarını kendi üzerinde toplarken, Alexander'ın güvenli bir geçitten kaçmasını sağladı. (Enerji dalgalarının yoğun sesi ve geçidin açılması). Laboratuvarın içinde büyük bir patlama daha oldu ve Emily, zamanın içinde kaybolurken son bir kez Alexander'a gülümsedi. (Patlama ve sessizlik). 'Bu, benim son görevim. Alexander için, gelecek için.'
Alexander, patlamanın yarattığı geçitten geçerek kurtulmayı başardı, ama en yakın dostunu ve çalışma arkadaşını kaybetmişti. Zaman makinesi laboratuvarının enkazının içinde, yalnızca Emily'nin fedakarlığı ve bilime olan inancı kalmıştı. (Sessizlik ve hafif rüzgar sesi). 'Bu acıyı nasıl atlatacağım? Emily'nin fedakarlığı, onun anısını yaşatmalıyım.'
Alexander, enkazın arasında dolaşırken, cihazın bir parçasına gömülü bir not buldu. Not, Emily tarafından yazılmıştı ve zaman makinesinin inşası sırasında fark ettiği büyük bir sırrı açıklıyordu: "Zaman döngüsü kapanmazsa, geçmişimiz yok olabilir. Ancak, birini feda ederek dengeyi sağlayabiliriz. Alexander, seninle birden fazla zaman diliminde çalıştım. Seninle her zaman gurur duydum."
Notu okuyan Alexander, gerçekliğin farkına vardı. Emily, zaman yolculuğu sırasında geçmişte kalıp onu her seferinde kurtarmıştı. Onlarca kez, farklı zaman dilimlerinde yeniden buluşmuşlar, makineyi tekrar tekrar inşa etmişlerdi. Her seferinde, Emily fedakarlık yaparak zamanı dengelemişti. 'Bu, bizim kaderimizmiş,' diye düşündü Alexander. 'Ama artık bu döngüyü kırmalıyım.'
Bu, sadece bir kez değil, defalarca yaşanmış bir döngüydü. Alexander, zaman döngüsünü kırmak ve Emily'nin fedakarlığını sonlandırmak için son bir şansının olduğunu anladı. Laboratuvarın enkazından çıkarken, Emily'nin son sözleri aklında yankılanıyordu. "Bu sefer farklı olacak," dedi kendi kendine ve geçmişe dönüp Emily'yi kurtarmak için yeni bir plan yapmaya karar verdi. (Derin bir nefes sesi ve umut dolu bir müzik). 'Emily, seni kurtaracağım. Bu sefer, gerçekten başaracağız.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Emily'nin fedakarlığı
Ciencia FicciónYüksek teknoloji laboratuvarında, bilim insanları Alexander ve Emily, insanlığın en büyük keşiflerinden biri olan zaman makinesi üzerinde çalışmaktadır. Yıllarca süren araştırmalarının sonucunda, bu makinenin geçmişi değiştirme potansiyeline sahip o...