29 4 1
                                    

Ficteki Jisung'un psikolojik sorunları olduğunu söylememe gerek kalmadı sanırım...

~~~

Jisung kucağındaki tabletteki raporu incelemeye başladığında Minho konuşmuştu:

"Wang Yiren. 29 Aralık 1997 doğumlu. 27 yaşında. Onunla ben yirmi yaşındayken bir barda tanışmıştık. Yanıma gelip birden konuşmaya baslamisti ve kendini tanıtmıştı. 16 yaşında barda ne işin var diye sordugumda ise bana "sen benim yasima bakma yaşadıklarıma bak" demisti. Ailesi bir katliama kurban gitmiş. O senin gibi ailemin intikamini almaliyim yerine ben de böyle olup insanlara acı cektirmeliyim diye düşünmüş. Ben o gün orada onla ilgilendigimden beri peşimde dolanıyor. Bunları da bana geçen gün anlattı. Normalde onu severim ifşa etmezdim ancak o öpücükten sonra..."

Jisung onun bir süre tabletteki yazılarla ilgileniyor gibi yapip Minho'nun dediklerini düşündü. Aklını olaya vermek istiyordu ancak alttan alta bu kıza içinde biriktirdigi bir öfke vardi. Öte yandan Minho'nun dedikleriyle utanmasini geri plana atmaya çalışıyordu.

"Bu kiz seni nasil bu kadar seviyor? Sadece onunla o bar günü ilgilenmenden dolayi değildir." Ona yandan bir sırıtış sunan oğlana baktı. Aklının hala az öncede olduğunu ne kadar iyi belirtiyordu yüz hatlari.

"Kıskandın mı sen?" Demesiyle bütün düşünceleri uçup gitmişti Jisung'un. Kıskanmış mıydı? Yok canım daha neler...

"Ne? Sadece kız hakkında bilgi toplamaya çalışıyorum."

"He yani kiskanmazsan anlatıyorum"

"Neyini kıskanacagim ben senin be?"

Attığı siritmayla inanmadığını belli ediyordu Minho ama ses çıkarmadı Jisung.

"Ben bu kızla sonradan ilgilendim. Onu evime aldım. Yedirdim, giydirdim, icirdim... Sonra bu kız gerçekten hayatımı kısıtlamaya başladı. Onu yapma bunu etme şuraya gitme. E kızlar ilgimi çekse ve ondan hoslansam bu dediklerini yaparım ama o benim acıyıp evime aldığım bir kızdan başkası değil." Minho nefeslenirken Jisung az da olsa rahatlamisti. Neden rahatladigini da anlamıyordu.

"Ben yirmi beş yasima gelene kadar beraber yaşadık. Hep benim yanıma uyumaya gelirdi, ben uyanmadan bir şeyler yapardı falan... Beni etkilemeye çalışırdı yani. Sonra ben buna bakmayinca çok büyük bir şekilde beni arkamdan bıçakladı. Gitti bir tanıdığa -benden güçlü bir tanidiga- onun arkasından çevirdiğim bir kaç işi anlattı. Adam o gün bugündür pesime bir suru kişi takmış beni ariyor. O sana bahsettigim adamin beni arama sebebi bu kız işte. Hala karsilastigimizda bana cilve yapmaya falan çalışıyor. Hala benden hoşlanıyor ancak bu hoslanti değil
takıntı. İnsan sevdiğini şikayet eder mi?"

Derken Jisung'un gözlerinin içine bakıyordu. Jisung kendisine ima ettiği şeyi anlamisti ama anlamamış gibi yapmayi tercih edecekti.

"Anladım. Bu kızı yakalatmamiz lazım ancak otopsi raporu tamamıyla temiz gorunuyor. Ne kanında bir madde var ne de bir dovulme izi. Kemik ezilmelerinin nedenleri ise eklem yerlerinden kırılmalari. O acıyla onların sessiz bir sekilde insan öldürmeleri imkansiz. Demek ki önce uyutup sonra insanların eklemlerini ve boyunlarini kirarak acıyla öldürüyor. Ancak bu çok zamanini almaz mı?"

"Bunu bir ekiple ve tuttugu adamlarla yapiyor bebeğim. O bulduğunuz kan Jeongin adlı fakir bir çocuğa ait. Onu öne attı yani senin dediğin gibi güzelim."

Sinirle soluyup tabletinden Minho'ya baktı Jisung. "Bana şu lafları söylemeyi kes. Bir adım var benim." Minho ona yavaşça sirnastiginda konuşmaya devam etti: "yaklaşma, yaklaşmasana minho" olumsuz anlamda mirildandiktan sonra Jisung'un arkasına yerlesmisti. Kollarini yavaşça onun beline dolarken Jisung sadece sinirle solumustu tekrar.

"Bırakır mısın belimi çalışmam ve o kız hakkında rapor hazırlamam lazım."

"Beraber hazirlariz az sonra sakin olur musun güzelim?"

"Minho rahatsız oluyorum"

"Rahatsız oluyorum diyerek kendini kandırıyorsun Lavanta'm" sacini koklarken söyledi kelimelerle Jisung hafif sırıtsa da belli etmedi. Olmamaliydi bu yanlıştı.

"Hayır oluyorum bırak"

"Peki o zaman bir şartım var"

"Neymiş o? İleriye kaçma sakın"

"Kıskandığını kabul et"

Jisung yüzünü yana doğru çevirdiğinde bunu yapmamasi gerektigini geç fark etmişti. Yüz yüze gelen ikili bir birlerine bakıyorlardı. "Kıskanmadım" Minho sırıtıp Jisung'un ondan kaçırdığı gözlerine baktı. "Yalan söyleme. En nefret ettiğim şey yalandır benim" Jisung alt dudağını ısırmaya başladığında Minho artık onun kıskandığını kesin olarak anlamıştı. "Su yalan söylediğinde ve utandiginda kaçırdığın gözlerin; gerildiginde ise ısırdığın dudagin seni çok ele veriyor Han Jisung."

Jisung derin bir nefes alıp verdikten sonra dudaklarini karşısında olan dudaklara bastırdı. O kocaman bir öpücük bırakırken karsisindaki dudaklar ise gulumsemekle yetinmisti. Geri çekildiğinde konuştu:

-Kıskandım. Tamam mi? Benle bu kadar yakınken daha önce başka birine uzun süreli dokunma ihtimalini kaldıramadım. Ona da bu lafları söylemeni istemedim. Çünkü şu an bunları bana söylüyorsun tamam mı? Onlarla ben ayni kefede olamam çünkü ben daha iyiyim. Değil miyim? Öyleyim. Öyleyim di-"

Lafını kesen dudaklarla gülümsemesini bu sefer Jisung saklamamisti. Geri çekildiğinde Jisung Minho'nun ilk kez içten gülümsemesine bakıyordu. O sırada Minho konuştu:

"Kainata gelmiş, gelmiş geçmiş her şeyin en güzelisin Güzel Polisim."

Jisung oldukları durumu yeni fark edermiscesine Minho'nun kollarından kurtuldu ve konuştu:

"OF! UNUT AZ ONCEKI OLANLARI. YURU RAPOR HAZIRLICAGIZ. BIR SORAN OLURSA BEN HURDALIKTA DELUL BULDUM!"

Minho onun bu tavrına gülümseyerek bakarken tableti açan ve rapora başlayan Jisung'un yanına geçip ona yardım etmeye başladı.

~~~

Geçiş bölümü...

Işıkları Söndürseler Bile...//MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin