Ebru döndükleri gün işe gitmeyip ertesi gün gitmiştir.
Ebru arabasını park edip şirkete girer. Kerem'i görünce yolunu değiştirir ama Kerem onu gördüğü için peşinden koşar
Kerem: Ebru diye seslenir
Ebru durmadan yürümeye devam eder
Kerem, Ebru'yu kolundan tutup kendine çevirirken Ebru dengesini kaybeder tam düşecekken Kerem onu belinden tutar ve bakışırlar nefesleri birbirine çarpıyor
Ebru: Kerem napıyorsun ya birisi görürse deyip çekilir
Kerem: Kimse yok ve konuşmamız lazım
Ebru: Ne konuşacağız ki konuşacak şey yok
Kerem: Sen diyorsun ki seni dinlemeden yine çekip gideceğim
Ebru: Kerem sen evlisin unutma bunu
Kerem susar ve Ebruda odasına giderYiğit: Ali, bak bahsettiğin kadın orda
Ali arkasına bakar
Ali: Burda ne işi var bu saate
Yiğit: Git sor
Ali: Son görüşümde bana fena kızmıştı
Yiğit: Ya hadi git selam ver bişey yap
Ali: Tamam ya deyip kızların yanlarına giderAli: Doktor hanım siz buralara gelir miydiniz ya
Ece: Yine mi sen
Ali: Evet ben
Ece: Yoksa beni takip mi ediyorsun?
Ali: Yok sen mi ediyorsun acaba
Ece: Hem suçlusun hemde güçlüsün ya
Ali: Ben mi?
Ece: Evet sen
Ali: Çok ayıp ediyorsun ama gidiyorum bak kalbimi kırdın deyip gider
Ece'nin yanında kız
Kız: Ece çocuk baya yakışıklı işte neyini beğenmiyorsun
Ece: Çirkin mi dedim ben
Kız: Ee niye yüz vermiyorsun?
Ece: Bilmiyorum ona karşı garip şeyler hissediyorum
Kız: Aşıksın belki
Ece: Yok öyle bişey değil ya neyse hadi kalkalım bizde
Ali: Gördün işte
Yiğit: Büyük aşklar kavgayla başlar
Ali: Tabii tabiiHerkes toplantıdadır
Ebru: Ee bunu nasıl halledeceğiz
Haluk: Sorun değil ben edeceğim
Ebru: Umarım
Kerem: Ben çıkıyorum benim bi işim var
Haluk: Nedir bu işin
Kerem: Eve bazı yeni eşyaları alıcaz Safiyle
Ebru önündeki kağıtlara bakıyordur dinlemiyormuş gibi
Haluk: Kolay gelsin
Kerem: Hadi görüşürüz deyip yerinden kalkar tam yürüyordu Ebru sandalyesini arkaya doğru çeker ve sandalyenin tekeriyle Keremin ayağına basar
Kerem: Ahh der
Ebru bilerek yapmamış gibi ayağa kalkıp
Ebru: Kusura bakma göremedim Kerem Bey
Kerem:Sorun değil deyip odadan çıkınca "ah Ebru bu bana yapılacak bişey mi" der.
Ebru bu yaptığı hareketten çok memnundur ve bugün erkenden işlerini halledip eve dönerEbru: Zehra annem nerede?
Zehra: Arka bahçede oturuyordu
Ebru: Tamam bu çayı anneme mi götürüyorsun
Zehra: Evet
Ebru: Bana ver ben götürürüm
Zehra çayı Ebru'ya verir
Fatma H: Aa kızım ne zaman geldin
Ebru: Şimdi geldim anne çayda getirdim bak
Fatma H: Zahmet etmeseydin zaten işinde yeterince yoruluyorsun
Ebru içinden "Keşke beni yoran sadece iş olsa" der
Fatma H: Biraz konuşalım mı uzun zamandır konuşmuyoruz
Ebru: Olur buna ihtiyacım var anne deyip yere oturup kafasını annesinin bacaklarına koyar. Annesi de saçlarını seviyordur
Fatma H: Küçükken üzgün ya da bişeye kızgınsan böyle yapıyordun
Ebru: Hatırlıyorsun demek
Fatma H: Tabii ki hatırlıyorum en güzel anılarımızı unuttur muyum
Ebru: Anne
Fatma H: Efendim kızım söyle hadi
Ebru: Anne Kerem burda
Fatma H: Anlamadım nasıl burda
Ebru: İşte buraya tanışınalı baya oldu
Fatma H: Aa
Ebru: Ve evlenmiş
Fatma H: Gayet normal bişey sende evlenmedin mi
Ebru: Ben bunu bilmezken yine duygularıma hakim olmadım
Fatma H: Ve tekrardan ona aşık oldum deme sakın evli diyorsun
Ebru: Evet tamda öyle oldu
Fatma: Kızım lütfen bunların aralarına girme
Ebru: Anne zaten ama ne kadar uzak durmaya çalışsam bişey oluyor tekrar yakınlaşıyoruz
Fatma H: Nasıl
Ebru: Aynı yerde çalışıyoruz anne
Fatma H: Ahh kızım ah niye söylemedin daha önce
Ebru: Söylesem ne işe yaracaktı ki
Fatma H: Nasihat verirdim
Ebru'nun gözünden akan yaşı siler
Fatma H: Senin üzüldüğün kadar acaba o da üzülüyor mu belki şimdi karısıyla mutlu mesut yemeklerini yiyorlardır...