kafe

19.8K 45 8
                                    

---

kaydete tıklamak yerine yarım halini yanlışlıkla yayınlamışım. buyurun efendim tam hali.

---

annemin telefonundan Batu'nun numarasını almıştım. annemin ve Davut'un düğününü bahane ederek kahve içmeye çağıracaktım. ne de olsa yeni kardeşimi tanımam ve kaynaşmam gerekiyordu:)

aradığımda biraz bekletip açmıştı.

"alo?" dedi.

"Batuhan müsait misin?"

"kimsiniz?"

"ben irem. müsaitsen düğün işini buluşup halledelim diye aramıştım."

"Hmhm doğru diyorsun. akşam seni kaçta alayım?"

"6 gibi işim biter."

"tamam görüşürüz." dediğinde telefonu kapattım. işte avıma bir adım daha yaklaşmıştım. bu çocukta ne bulduğumu bilmiyorum ama o kadar çekici geliyordu ki elde etmek için her şeyi yapabilirdim. beni çeken şey kesinlikle parası değildi. çünkü hastanenin verdiği doktor maaşımın üstüne gözüm yoktu.

aklıma gelen fikirle ağzımı kapattım. Batu bunu ilerde öğrenirse sorun çıkarıp çıkarmayacağını bilmesem de yapacaktım. yeter ki benim olsun..

batunun takım elbiseyle geleceğini bildiğimden ben de dümdüz dar ve dekoltesi olan siyah bir elbise giydim. günlük hayatımda da böyle giyinmeyi sevdiğim için yadırganamazdı. telefonum çaldı. "efendim Batuhan?" dediğimde "aşağıdayım." dedi. hemen çıktım

bambaşka bir arabayla gelmişti piç. ben diş doktoru olmak için kıçımı yırtarken Batuhan baba parası yiyordu. adaletsizliğe olan sinirimi salıp acaba motorda onu çok darladığım için mi arabayla geldi diye düşündüm. "güzel araba" bana kapıyı açtı. işte olması gereken.

yolda aç olup olmadığımızı konuştuk. en son benim istediğim tatlıcıda karar kıldık. buranın tatlılarını seviyordum. ne de olsa bir erkeğin kalbi midesinden geçer diye tatlıcıya getirmiştim. burayı eski sevgilim keremle keşfetmiştik. o zamandan beri iş çıkışlarında sık sık gelirdim.

bu şık mekanda oturan çiftler arasında bizim de onlar gibi göründüğümüze emindim. ne kadar yakıştığımızı düşünüp iç geçiriyordum. tatlılarımızı alıp düğün organizasyonu hakkında konuştuk taa ki büyük adımlarla buraya doğru ilerleyen kerem'i görene kadar.

hiddetle "irem, şimdi de bir başkasının hayatını sikmeye mi çalışıyorsun?" pat diye söylediği şeyle şok oldum. "ne saçmalıyorsun dangalak?"

eliyle batuhanı işaret etti. "beni mahvettiğin gibi şimdi de onu mahvetmeye mi karar verdin?" dedi. "kes sesini kerem."

"ben senden sonra kendimi kaybetmişken sen başkalarıyla mı takılıyorsun?" bir adım daha geldi.

"kerem susacak mısın?" benim gerildiğimi gören Batuhan ayağa kalkmıştı. "geri çekil" dedi önüme geçerek.

"sen bir pisliksin irem! neyim eksikti benim ha?" dediğinde batuhanın koluna girdim. "o senin gibi sarhoş olup olup eskortlarla sabahlamıyor, senin gibi beni arka plana atmıyor! beni seviyor ben de onu seviyorum kerem." batunun önünde rezil olmak istemiyordum. kerem siktir olup gitsin diye bunları saymıştım.

"allah senin belanı versin irem. bu yanındaki herifi de benim gibi mahvettiğinde göreceğim." elime masadaki boş bardağı aldım. tam kereme fırlatacakken Batu önüme geçti. "sakin ol, ben hallederim." sesi sakinleştirmişti.

keremi omzundan ite ite kapıdan çıkardı. ne konuştuklarını duymadım ama iri yarı batuhanım yanıma dönerken çok mükemmel görünüyordu.

"iyi misin?" dedi gergin gergin. "bu orospu çocuğu hala peşimdeyken nasıl iyi olabilirim?" dedim. ellerim titriyordu. Batu oturduğum yerde diz çöküp ellerimi ellerine aldı. "kim olduğunu söylersen ben hallederim." nasıl da düşünceliydi. yeni tanışmamıza rağmen bu yakınlığını sorgulamıyordum. ona ben müsade etmiştim.

"gerek yok. sen olmasan gitmezdi, sağol." dedim. ayağa kalktı eski yerine oturdu. "dediklerin doğru muydu?"

"bu konuda konuşmasak olur mu?" diye naz yaptım. korumacı erkek tavırları güzeldi ama sikik keremle akşamı bitirmek istemiyordum. olası düğün salonlarını listeleyip fiyat bilgisi aldıktan sonra çıktık. arabayı çalıştırırken "o beni seviyor, ben de onu seviyorum." diye mırıldandı.

"efendim?" dedim duymamış gibi. "kereme dediklerin"

"ee?" dedim

"yok bir şey." dedi. sırıtıyordu. ne dediğini duymasan üstelerdim. yol boyu direksiyondaki beni inanılmaz yükselten ellerini izledim. zaafımdı elleri, kumral oluşu, iri vücudu.

annem bu akşam sevgilisiyle yemeğe çıkmıştı. "Batuhan, şarap sever misin?" dedim.

"kiminle içtiğime bağlı." güldüm. "o zaman seversin. madem aile olacağız birbirimizi tanımamız iyi olur."

kapıdan içeri girdi "aile olacağız" gülüyordu. ben de onun hoşuna gidiyordum emindim buna.

"rahat bir şeyler giy derdim ama sana bu evde olacak tek şey bornozum." kafasını salladı "olur olur"

gidip pijamamı giyindim, elimde bornozla aşağı indiğimde buzdolabının üstündeki annemle olan fotoğraflarımızı inceliyordu. "ne kadar güzel çıkmışsın"

"ne yani ben güzel değilim de fotoğraf mı güzel?" dönüp bornozu aldı "bilmem"

piç. gülmemek için kendimi tuttum. "tuvalette değişebilirsin" dedim. "odanı tercih ederim" dediğinde üst kattaki sağ oda olduğunu söyledim. çevik bir şekilde çıktı.

çıkmasının üstünden 5 dakika geçmişti. "Batuhan?" ses yoktu. odama çıkıp kapıyı tıklattım "bir şey mi oldu?" içerden boğuk bir ses geldi "irem fermuarım sıkışmış."

içeri girdim. gömleğini çıkarmış yunan tanrısı gibi dikiliyoru. büyülensem de güldüm. "fermuarın nasıl sıkışabilir, dur ben deneyim" diyip. elimi fermuarına attığımda tekte açılmıştı. ne?

kafamı kaldırmadan pantolonunu sıyırdım. durdurmadı, resmen oyun oynamıştı. karşımda boxerıyla dururken o uzun boyundan dolayı boynumu geriye atıp yüzüne baktım. dudaklarını aralamış beni izliyordu. onu avlamaya çalışırken o beni avlamıştı.

çok iştahlı bir şekilde dudaklarımı öpüyordu. dili ağzımın içindeki yangını söndürmek ister gibi her yere temas ediyordu. beline sarılıp banyoma doğru yürüdüm. pijamamı çıkardığında külodumla kalmıştım. beni kucağına aldı. yıllardır bu anı bekliyormuşçasına yiyişiyorduk. çıplak göğüslerimin ona temasıyla beni sulandırırken küvete girdik "otur" suyu açtım.

soğuk su bile yanan amımı serinletmezdi. sabahlara kadar sevişsek yetmezdi. kucağına oturdum,  tırnaklarım istemsizce sırtında geziyor, içime girsin diye kucağında kıvranıyordum. boynumu memelerimi her tarafımı öpücüklere boğduğunda dayanamayıp "hadi" dedim. 

boğuk çıkan sesiyle "kıpırdama artık" dedi "seni istiyorum Batuhan" kafasını kaldırdı. "daha değil." diyip ayağa kalktı. bornozu alıp kurulandı. iradeni sikeyim senin.  o zaman niye küvete girdik birlikte piç herif?

suyu kapattım. ıslak bir şekilde sinirle aşağı indim. kendimi hemen satıyormuşum gibi göründüğümden bi kadeh daha doldurdum. bornozla aşağı inen Batu çıkarıp bana uzattı. "istemez" diye reddettim. "inat etme işte" kadehi alıp masaya bıraktı ve bornozu kollarımdan geçirmeye başladı. gözlerime bakıyor asla çıplak ve ıslak vücuduma gözlerini kaçırmıyordu.

kapıdan gelen kilit sesiyle arkamı döndüm. annem elinde anahtarla bi boxerlı batuya bir de önü açık bornozumla bana bakıyordu. 

---

gidişat nasıl? 


DOLAP /+18/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin