"Asya Hanım" evdeki yardımcının sesiyle biraz irkildim, yanıma doğru geliyordu. Elindeki telefon ilgimi çekti bu evin telefonuydu, noldu dercesine Sümeyye'ye baktım. Sessizce birinin beni aradığını ve kim olduğunu bilmediğini söyledi. Telefonu elime aldım ve "Alo" dedim. Ses gelmedi bu sefer "Kimsiniz" dedim bu sefer "Benim yaa tanımadın mı ?" dedi tanıdık bir ses "Kusura bakma ama tanıyamadım, kimsin ?" dedim. Bıkkın bir sesle "Benim yaa Deniz" dedi. Ahh evet bu kız yurtdışında kaldığım sıralar da yan evdeki kızdı bazı sinir bozucu yönleri olsa da iyi kızdı, seviyordum. Denizle biraz daha konuştuktan sonra ailesinin yanına Türkiye'ye geri döneceğini öğrendim.
***
Kötü hissetmiyordum ama şuan depresyon şarkıları dinliyordum, ben değişiktim, umursamaz biriydim. Şebnem Ferah-Hoşçakal şarkısını dinlerken birden müziğin sesi kesildi sanırım biri arıyordu ve şarkı dinlerken birisinin araması nefret ettiğim şeyler listesindeydi. Kimin aradığını öğrenmek için telefonu koltuğun üstünden aldım, ama numara gizliydi bu beni iyice sinirlendirirken telefonu cevaplama kararı aldım. Tam cevaplayacakken cama bişey geldi. Olduğum yerden biraz doğruldum ve bir tane daha taş fırlatıldı. Kim olduğuna bakmak için cama biraz daha yaklaştım ve pencereyi tam açacarken bir taş geldi ve alnıma çarptı ben acıdan inlerken çocuğa baktım, bugün marketteyken elindeki şalgam şişesiyle bana çarpıp üstümü mahveden çocuktu o ! Çocuğa "Bittin sen sakın kıpırdama" dedim ve hızla aşağı indim. Çocuk bana endişeli bir şekilde bakarken "Ne yapıyorsun yaa ne kadar acıdı senin haberin var mı ? " diye söylenirken çocuğun eli cebine gitti ve bir peçete çıkardı. Ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışırken peçeteyle alnımı silmeye başladı, kahretsin sanırım kanıyordu ve beni en ufak bir kan bile tutardı. Ve sonunda beyefendi konuşup "Çok özür dilerim alnın kanıyor hastaneye filan gidelim mi ?! Senden özür dilemeye gelmiştim belki beni affedersin diye sana çikolata almıştım ama hiçte iyi bir özür dileme şekli olmadı sanırım çok üzgünüm" çocuğun son dediklerini zar zor anlarken gözlerim kapanmaya başladı hayır olamaz bayılamazdım !
***
Gözlerim hafifçe aralanırken başımda yine o lanet olası çocuğu gördüm ne işi vardı ki yanımda. Etrafıma baktığımda ise bir adam ve yardımcımız Sümeyye vardı. Ben endişeyle bakarken o çocuk konuşmaya başladı "Cidden çok özür dilerim neyse ki birşeyin yok sadece taş alnını sıyırmış" ben iyice kendime gelip konuşmaya başladım "Hem suçlusun hem güçlü senin hala burda ne işin var ? ". Sümeyye konuşmaya başladı "Asya Hanım siz kanı görünce normal olarak bayıldınız, siz bayılınca da bu beyfendi sizi eve getirdi ve doktor çağırdı. Eğer isterseniz Kemal Bey ve Ceyda Hanım'ı arayabilirim". Ve bir sorun daha aklıma gelmişti ailem iş yüzünden yurtdışına çıkmışlardı ve onları arayıp endişelendirmek istemiyordum Sümeyye'ye dönüp "Annemleri aramayın istemiyorum bu konu burda kapansın lütfen ve bana hiç birşey olmadı, tamam mı ? " dedim ve sanırım ani çıkışmamdan dolayı herkes gözlerini pörtletmiş bana bakıyordu ve hemen herkes kafasını aşağı yukarı salladı. Henüz adını bile bilmediğim ama bana yardım eden çocuk bana bakıp "Asya biraz konuşabilir miyiz ? " dedi mahcup bir sesle herkes bize bakıp birden ortamdan ayrıldılar ve çocuk konuşmaya başladı "Hiç güzel bi tanışma olmadı bunun için çok özür dilerim ve seninle tanışmak istiyorum". Çocuk cidden içinden gelerek konuşmuş gibiydi ve ben tanışmak için elimi uzatıp "Ben Asya" dedim o da elini uzatıp "Bende Koray tanıştığıma memnun oldum" dedi ve bende dalga geçercesine "Daha iyi bir tanışma olsaydı daha memnun olabilirdim" dedim gülerek. Koray da samimi bir şekilde gulumsedi ve "Biraz kendinden bahsetsene, seni burda yeni görüyorum aileni daha önce gördüm ama seni görmemiştim" dedi meraklı bir sesle. Bende daha fazla merak ettirmek istemediğim için anlatmaya başladım; "Daha önce ki seneler eğitim yüzünden yurtdışındaydım, burayı özlediğim için geri döndüm ama yurtdışına geri de dönebilirim" dedim. Koray tam konuşacakken birden telefonum çalmaya başladı. Yine gizli numaraydı birkaç saat önce ki kişiydi belkide, ben telefona bakarken Koray "Açmayacak mısın ? " dedi. Dudağımı büküp 'bilmiyorum' işareti yaparken Koray telefonu elimden aldı ve hemen telefonu açtı, ben Koray'a tuhaf tuhaf bakarken "Ne istiyorsun kardeşim ? " dedi Koray sinirli bir şekilde. Ben Koray'a sessizce "Ne yapıyorsun ? " derken Koray parmağını dudağına götürerek susmam gerektiğini söyledi.
***
Bu arayan kişi her kimse cidden sinirimi bozmaya başlamıştı. Elime bir geçirsem öldürecektim (!) Ama ben umursamaz biriydim onla uğraşamazdım, Koray gittiğinden beri içimde bir huzursuzluk vardı, sanki evde tek başıma kalmıştım oysa ki evde Sümeyye, dışarıda ise güvenlik vardı. Odama doğru ilerlerken, odamın kapısının önünde birşey gördüm. Kapıya yavaşça yaklaşırken yerdekinin bir çikolata olduğunu gördüm. Koray'ın dedikleri aklıma geldi kendini affetirmek için bana çikolata almıştı.