[2] dört yapraklı yonca

29 13 13
                                    

Sigaramdan son nefesi çekerken çocuklardan biri koşarak ve telaşla yanıma geldi. Beşinci dersin teneffüsündeydik.

Çocuğun yanıma gelmesiyle sigaramı yere attım ve ayakkabımın burnuyla ezdim. "Ne bu telaş, arkadaşın mı düştü?"

Çocuk hızla başını iki yana salladı. "Ö-öğretmenim arka bahçe..." Çocuğun konuşacak hali yoktu ve anladığım kadarını yaparak oturduğum yerden kalktım.

"Arka bahçeye ne olmuş?" Kolumdan çekiştirmeye başladı ve beni oraya sürükledi. Çocukların hepsi oraya toplanmıştı. "Ne oluyor bakalım?"

Mahşer alanı gibi görünen topluluğun arasından geçmeye çalıştım. Kaşlarım çatılmış bir vaziyette ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Ve tam o an karşılaştığım manzarayla ağzım ve gözlerim kocaman açıldı. Bütün çocukların bu korkunç şeye baktıklarını gördüğümde kendime gelmeye çalışarak bağırdım. "Herkes sınıfına, hadi çabuk!"

"Öğretmenimize ne olmuş?"

Çocuklardan biri gitmemek için direnirken onu tutmaya çalıştım. Zar zor konuşabildiğimde ise telaşla "Her şey yolunda, şimdi hemen sınıfına çıkıyorsun ve kimseye bundan bahsetmiyorsun. Anlaşıldı mı?" dedim.

"Hayır!"

Derin bir nefes aldım ve hepsini okulun içine sokmaya çalıştım. Delirmek üzereydim ve çocuklar bunu daha da mümkün kılıyordu.

Hiçbirini zapt edemezken elim telefona gitti ve müdür ile müdür yardımcılarını aradım.

Birkaç dakika sonra bütün herkes bahçede toplanmış öğrenciler sınıflarına yollanmıştı. "Bay Jeon'u arayın hemen."

Müdürün söylediği şey üzerine bayan Sei korkuyla bay Jeon'u aradı.

...

Dedektif büyük bir hışımla olay yerine geldiğinde bayan Lee'nin boynundan iple bağlanmış cansız bedenine doğru yürüdü.

"Lütfen şeridi geçmeyin, bayım şeridi geçemezsiniz!" Memurun sözleri umrumda bile değildi. Canla başla şeridi geçmeye çalışırken bir yandan da beni tutmaya çalışan memurlara pençe atıyordum. Tanrım, bu nasıl bir felaketti böyle, kim yapıyordu?

Müdür araya girerek "Kim Taehyung, lütfen kendinize gelin." dedi. Kimse bu görüntüyü görmek istemezdi fakat ben istiyordum.

"Sadece kısa bir süre görmeliyim!"

Dedektif kargaşaya neyin sebep olduğunu anlamak istercesine bana baktı ve kaşlarını çatarak yanımıza geldi. "Bay Kim buraya giremezsiniz."

Nihayet direnmeyi bıraktığımda ceketimi düzeltip beni tutan ellerden sertçe kurtuldum. "Ama görmek istiyorum."

Anlamaya çalışarak gözlerini gözlerime dikti. Sesi stabil çıkarken "Neden?" diye sordu.

O an kafamda belli belirsiz görüntüler canlandı ve gözlerim karardı ama hâlâ ayaktaydım. Ellerim kafamı bulurken yüzümü buruşturdum.

"Bir yere oturmasına yardım edin."

Dedektifin söylediği şey üzerine koluna yapıştım. "Onu tanıyorum." Sözler yarım yamalak çıkmıştı ağzımdan.

Elimi ittirerek "Tanıdığınıza eminim ama şimdi olmaz bay Kim." dedi.

İnatlaşarak tekrar tuttum onu. "Görmem gerek."

Derin bir nefes alıp bana üstten bakmaya devam etti. "Pekâlâ." Beni tutmaya çalışan polise işaret vererek bırakmasını sağladı ve sonra "Gelin." dedi.

Revenge Of The Past ∞ Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin