[3] kanıtsız suçlamalar

8 5 0
                                    

Okuduğum şeyden hiçbir şey anlamazken, kimin gönderdiğini de çözememiştim. P ve Y harfleriyle başlayan birini tanıdığımı sanmıyordum.

Uzun bir süre düşündüm, acaba neyin nesiydi bu? diye fakat sonra düşünmeyi bırakarak yatmaya karar vermiş ve Jiyoon'u beklemeden uyumuştum.

Güzel bir gece sayılmazdı fakat yine de uyuyabilmiştim. Şimdi ise okuldaydım.

Yarısı boş olan sınıfta çocuklardan biri soru yöneltti. "Tanrı'nın varlığı bilimsel olarak kanıtlanabilir mi?"

Hayatı sorgulamayı unutan ben, bu soru karşısında yeniden sorgulamaya başladım. Dudaklarımı büzüp tahtanın önüne geçerek teker teker gençlere baktım. Hepsi pırlanta gibi narin ve saf çocuklardı. Sorgulamayı ve merak etmeyi severlerdi.

Kollarımı göğsümde kavuşturarak kısa bir süre aklımdakileri toparlamaya çalıştım ve sonra yanıt verdim. "Bilim, gözlemlenebilir ve test edilebilir olgularla uğraşır fakat Tanrı'nın varlığı gibi metafizik bir konu bilimsel yöntemlerle kanıtlanması zordur." Durdum ve ceketimin düğmesini açarak devam ettim.

"Bilim, evreni ve doğayı açıklamak için gözlemler, deneyler ve teoriler kullanır ancak Tanrı'nın varlığı genellikle inanç, felsefe ve dini metinlerle ilişkilendirilir. Dolayısıyla, Tanrı'nın varlığı bilimsel veya kesin olarak kanıtlanamaz çünkü bilim, metafizik konulara odaklanmaz."

Çocukların beni ilgi ve merakla dinlediğini fark ettiğimde mesleğimle bir bütün oldum ve onlara istediklerini vererek anlatmayı sürdürdüm.

"Bazı insanlar kişisel deneyimler, inançları veya dini metinlere dayanarak Tanrı'nın varlığına inanırlar. Bu inançlar genellikle kişisel ve dini bir boyutta değerlendirilir. Sonuç olarak, Tanrı'nın varlığı bilimsel bir gerçeklik olarak kanıtlanamaz, ancak insanların inançları ve düşünceleri bu konuda farklılık gösterebilir." Tek tek her birinin gözlerinin içine baktım. "Yani buna bilim değil siz kendiniz karar verebilirsiniz."

Sözümü tamamladığımda bahçeden insan topluluğu sesi büyük bir gürültüyle sınıfın içine doldu. Hepimizin başı pencereye döndüğünde çocuklar ayaklanmaya başlayıp dışarı baktılar. Ben de onlara katılarak bahçede olanlara kulak kabarttım.

"Böyle bir şeyi nasıl saklarsınız!"

"Çocuklarımızın güvenliği tehlikede ve bizim bundan haberimiz yok!"

"Derhal okulu kapatın! Buna nasıl göz yumarsınız?"

Veliler çıldırmış bir şekilde okul binasına doğru bağırırken müdür ve müdür yardımcıları hızlı adımlarla onlara doğru ilerliyordu. "Sakin olun lütfen! Hep bir ağızdan konuşursanız olayı çözemeyiz."

"Sakince konuşulacak bir şey değil bu, sizde biliyorsunuz. Kızım korkarak eve geldiğinde ve tüm yaşananları anlattığında yüreğim ağzıma geldi! Bunu nasıl saklarsınız?"

Pekâlâ görünen o ki tüm ebeveynler bu konuda haklılardı. Cinayet yaşanmış bir okulun şu anda kapatılmış olması gerekirdi fakat biz hâlâ ders vermeye devam ediyorduk.

Bahçede ki kargaşa büyümeye devam ederken sınıfa döndüm. "Evet, çocuklar herkes yerlerine."

Kaygılı bakışlarla sessiz bir şekilde yerlerine oturdular ve içlerinden biri ağlamaya başladı. Ah, cidden... "Öğretmenim ben annemi istiyorum."

Tüm öğrenciler ona bakmaya başladığında hepsi ağlamaklı görünüyordu. "Merak etmeyin, en kısa sürede okulumuz gerekli işlemi yapacaktır."

Şu anlık ne söyleyeceğimi bilmiyordum çünkü müdürün nasıl bir karar alacağından haberim dahi yoktu. Tekrar bir sakinlik oluştu fakat bahçede ki sesler kesilmek bilmiyordu. Çocuklara güven vermek adına tebessüm ederek "Derse devam edelim." dedim.

Revenge Of The Past ∞ Taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin