Hikayemiz 1950'lerde Karadenizde 3 köyün birden ağası olan Muzaffer Beyin 17 evladından en küçüğü olan Halit Ağanın hayatını anlatır.
Halit Ağa Muzaffer Beyin son evliliğinden olma Annesi aslen Gürcü olan bir Karadeniz delikanlısıdır. Ordu'nun Fatsa ilçesinde dünyaya gelmiş olan Halit 3 tane kan davasından çıkmış çok büyük bir sülalenin aklı başında hayallerine ulaşmayı iple çeken bir köy Ağası olsa da okulda gözde bir öğrenci, Ailenin işlerini çok başarılı bir şekilde yöneten bir bireydir. Halit Ağa kendisinden yaşça büyük küçük ayrımı olmadan herkesin sevdiği ve saygı duyulduğu kendi habitatında yaşayan bir delikanlıdır. Genç yaşına rağmen çok görmüş geçirmiş dolu dolu bir kişiliktir ama aklında hep buradan başka bir yerde yaşamak başka Ülkeler, Başka coğrafyalar görmek, dünyayı gezmek vardır. Bu Aile çok zor zamanlardan geçmiş, kan davası zamanları eve bir saldırı olursa diye yataklarında değil yerde uyumuş, hep tetikte, herkesin belinde çift silah yaşamış çok köklü bir sülalenin lider Ailesidir. Aslen kökleri Oğuzun çepni boyuna dayanmaktadır.
Çepniler Anadoluya İran tarafından gelmiş kısa bir süre sonra savaştaki maharetleri Selçuklu tarafından keşfedilince Konya civarında yurt tutmalarına izin verilmiştir. Daha sonra Selçuklu Karadenizi Türkleştirmek amacı ile üç büyük Türk Beyliğini bölgeye göndermişlerdir. Serdar Beyliği diye anılan bu Beylik bölgeye gönderilen üç Türk boyundan en küçüğüdür. Özellikle atlı askerlerin savaş alanında ki maharetleri takdire şayan olması ile tanınmaktadır. Tarihi boyunca savaştan savaşa koşan Çepniler doğal olarak çok kayıp verselerde adlarından hala takdirle söz ettiren bu boyun Serdar Beyliği Karadenizi Türkleştirmede çok büyük rol oynamışlardı. Ordu civarında yurt tutan Beylik hiç durmadan usanmadan akınlarına diğer iki Beyliğinde desteği ile sürekli devam edip Artvin sınırlarına kadar ilerlemiştir. Günümüzde ise Ordu, Rize, Konya, Afyon, Samsun illerinde kalabalık bir halde yaşayan Serdarlar yaklaşık 25000'lik nüfusları ile hala kalabalık bir sülale olma vasfını devam ettirmektedirler.
Halit Ağa Liseden mezun olmuş Üniversiteye gitme planları yaparken karşısına bir fırsat çıkar. İsviçre'de Bern Üniversitesin de okuma fırsatıdır bu.. Konuyu önce Annesine açar, Annesi önce şiddetle karşı çıksa da en sonunda Oğluna kıyamayıp gönülsüzde olsa ikna olur. Şimdi işin zor tarafı başlayacaktır. Dediği dedik çok sert bir kişiliğe sahip olan Babasından izin alması gerekmektedir. Kendisinden bir büyük olan Abisi askerde Yüzbaşıdır, önce Onu ikna eder ve Babasına; Abisi, Annesi ve kendinin olduğu bir ortamda konuyu açar. Babası çok sert tepki verir. Bu kadar İnsanın yükü omuzlarımızda bunca iş güç var Sen Bana yurt dışında okuyacağım diyorsun. Tamam oku ama Türkiye'de ki Üniversitelerin neyi eksik, gidemezsin.... Sözümü çiğnemeye kalkıp gidersen bir kuruş destek vermem, burada tarım ile ilgili bir bölümde okuyacak arazilerimizi ileride Sen yönetip, Ailemizi güçlendireceksin der ve konuyu kapatır. Halit Babasına hiç karşı gelmese de aklına koymuştur, gidecektir ama nasıl?? Annesi ile konuşur birikmiş parasını sandığında ki altınlarını alır ve şehre iner tüm şahsi varlığını dövize çevirir elinde sadece ulaşım parası kalmıştır. Onunla da ulaşımını ayarlar ve Annesi ile vedalaşmak üzere evin yolunu tutar. Abisi ile zaten O göreve gitmeden evvel vedalaşmıştır kendince.. Eve gelir Annesine durumu anlatır. Annesi gözleri dolu dolu Oğlunun bavulunu bohçasını hazırlamaya koyulur. Babasının karşısına çıkar ve -Baba Ben gidiyorum hakkını helal et
-Ben diyeceğimi dedim, madem sözümü çiğniyorsun bir daha gözüme görünme!!
Bunu duyan Halit Babasının elini öpüp helallik alamamanın vermiş oluğu buruklukla gözleri dolu bir şekilde huzurdan ayrılır Annesi ile duygu dolu bir vedalaşmanın ardından yola koyulur. Böyle bir İnsan için çok büyük bir maceradır. Elinde ki para Onu çok kısa bir süre idare edecek kadardır, farklı kültür, farklı dil, farklı yaşayış.. Ailesinin kanatları üzerinden kalkmıştır, artık Halit Ağa değil, sıradan bir İnsandır. Bütün bunları düşünerek çıktığı o uzun ve epey meşakkatli yolculuğun ardından bitap düşmüş ve sudan çıkmış balığa dönmüş bir halde Bern'e ulaşır. Daha öncesinde öğrenmiş olduğu yarım yamalak Almancası ile bu işe önayak olan ahbabının Onu yönlendirdiği kişiye saatlerce uğraştıktan sonra ulaşır ve günlerdir ilk defa sıcak bir çorba yeme şansını bulur. Adam Onu çok sıcak bir şekilde karşılamış ve ağırlıyordur. Yemek sonrası banyosunu yapar ve uyur. Kalkınca üzerini değiştirmek için bohçasını açınca bir de bakar ki, Annesi ne kadar altını varsa bohçanın içine koymuştur. Manzarayı gören Halit gözyaşlarına boğulur. Kendini toparlar ve misafiri olduğu memleketlisi ile birlikte şehri dolaşmaya çıkarlar. Adam ne nerede nasıl yaşanır nasıl davranılır hepsini bir kurs verircesine anlatır ve birlikte yine eve dönerler. Ertesi gün bir fabrikada Ona iş bulan Adam koluna girer ve iş yerine götürür, İnsanlarla konuşup tanışan ve işe alım şartlarını öğrenen Halit Üniversiteye geldiğini ifade edince Ona gece vardiyasında iş önerilir ve Halit bunu hiç düşünmeden kabul eder. Daha sonra ki gün ise Üniversiteye gidip kaydını yaptıran Halit, kendine bir pansiyon aramaya başlamıştır ki pek muvaffak olamaz ama fabrika da çalışan bir Türk Ona, bazı Ailelerin evlerinde ki bir odayı kiraladıklarını Onlarla birlikte çok daha az bir ücretle yaşamalarına izin verdiklerini hatta yabancı Öğrencilerin daha çok bu yöntemi tercih ettiklerini söyler. Sabah vardiya çıkışı birlikte araştırmayı kararlaştırıp işlerine koyulurlar. Vardiya çıkışı iki kafadar bitap bir şekilde arayışa koyulur ve öğleden sonra artık pes etmek üzereyken iki katlı orta büyüklükte bir evin önünde ki ilan tabelasını görürler; KİRALIK ODA..
Birbirlerine bakıp heyecanla koşarcasına eve yönelirler ve kapıyı çalınca orta yaşı yeni geçmiş bir çift Onları karşılar ve içeri davet ederler. Ev sahipleri şartları anlatırken Onlara kek ve çay ikram ederler. Halit Arkadaşının da yardımı ile söylenenleri dinler, Halit'in hali tavrı ve utangaç hali ev sahiplerinin hoşuna gider ve oda ücretin de indirim de yaparlar. Nihayetinde anlaşmışlar ve Halit odayı tutmuştur. Önden de bir kaç kira bedeli ödeyip ev sahiplerinin güvenini kazanmıştır. Kaldığı eve gidip Onlara teşekkür eder ve durumu anlatır, vedalaşır. Eşyasını toplayıp iş Arkadaşının aracı ile yeni evine ulaşır ve yerleşir.