ㅤ
13.07.2023---
Bir akşamüstü.
Mesaj kutumda geziniyordu yorgun gözlerim, sıkıntılı nefeslerim eşliğinde ekranda kayıp duruyordu parmağımla beraber. Geçmek bilmeyen bir akşamüstü, her şey boğuyordu yine beni. Erken uyumayı düşünüyordum, insanlar canımı sıkıyordu.
Mesajların içinde dolaşan gözlerim yukarıda dizili olan notlara takıldı sonrasında, mavi saçlı bir çocuğun notunda. Normalde dikkatimi çekmezdi böyle şeyler fakat sanki bir süredir, aynı şimdi yaptığı gibi üzgün bir emojiyle not koyduğunu gördüğümü anımsadım. Bizi birleştiren bu kadar basit bir şeydi.
😕
Hiç benlik olmayan bir şeyi yaptım, yanıt verdim, neden sürekli üzgün olduğu ile ilgili bir şeyler zırvaladım. Aslında sadece kim olduğunu merak ediyordum. Hesabına girdim, hayat dolu görünüyordu, masmavi. Gökyüzü kadar açık olmayan, okyanus kadar da koyu olmayan bir maviye boyanmıştı tamamen.
Çekingen bir hâli vardı, ona kıyasla fazla mı rahat konuştuğumdan şüphe ediyordum sürekli. Ama bir süre sonra akıp gitmeye başladı sohbetimiz, erkenden uyumayı planladığım o gece yeni doğan güneşin ışıkları odama girerken bilmem kaçıncı kahvemi içiyordum onunla konuşmak için. Birçok şey hakkında konuşuyorduk, etrafımızda olup biten dünya, renkler, hisler.. Sevdiği şeyleri anlatırken mesajdan bile belli olan belirgin bir heyecanı vardı, yine de heyecanına tezat sakinlik ile anlatırdı her şeyi. Tane tane ve uzunca konuşmaya özen gösterir, olabildiğince dökerdi duygularını seçtiği kelimelere.
O gece hiç tanımadığım bu yabancı, mavi saçlı çocukla konuşurken, gerçekliği hissettim. Saflığı. Duyguların olabileceği en temiz hâliyle, aşkı..
Uyumak için zar zor izin almıştı benden, o uzun sohbeti edenler sanki biz değilmişiz gibi, hâlâ çekingenlik vardı üzerinde. Ona çekicilik katan bir çekingenlik. Farklı görünüyordu, bu dünyaya ait değilmiş gibi. O sabah uyuduğum birkaç saat içinde bile sanki bir yerlerde kayıp olan bir okyanusa ait gibi görünen mavi tutamları esir almıştı aklımı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Taekook || Atlantis.
Teen FictionJeon; Sahi Atlantis'im, hafif esen rüzgarın karıştırdığı bu mavi tutamlar mı olmuştu benim bütün evrenim? Yoksa o tutamlarını narince geriye çeken o zarif parmakların mı? Ya da hepsinden sonra yüzünü bana çevirince gözlerime değen, dudaklarına yerle...