Boşanmak

270 33 14
                                    

Kaçırılan çocuk leyanın çocuğuydu. Beratla evlenmişlerdi ve resimlerde gördüğümden daha tatlı olduğuna emin olduğum bir kız bebekleri vardı.
Yetmezmiş gibi sevdiğim adam tam arkamdaydı.

Leya bir anda dizlerimin önüne çöktü.
" tuana Allah aşkına kızımı bulun." Hemen bende çöktüm. Kollarından tuttum.

" onu bulacağım Leya. Söz veriyorum onu sana getireceğim. Beni tanıyorsun." Derin bir nefes aldım.
" bebeğini sana getireceğim. Duydun mu beni? Bekle sadece sağlıklı kal ve bekle."  Ağlamaya başladı. Berat hemen leyayı kaldırdı.

Berata baktım. Gözlerinde bana yalvaran ifadeyi görmek beni mahvetti.
" sen..." çağanın sesini duydum. Kolumu tutup kendine çevirdi.
" şimdi değil." Dedim direk.
" çok acele gitmem gerekiyor şimdi değil."

Bir kaç saniye yüzüme baktı. Sonra kolumu bıraktı. Hemen dışarı koştum.
" amirim!" Faruk amirin yanına gittim.
" ne yapıyoruz?"

" mbs kameralarından aracı takibe aldık. Bir yerden sonra izleyemedik. Kayboldu. Araç plakasını sordurduk. Şimdi araç sahibinin adresine gideceğiz."

Birinin koluma dokunmasıyla kafamı çevirdim.
" sen iyi misin?" Ekipten erkek bir polisti. Sıkıntılı bir nefes verdim.
" kaçırılan bebek eski arkadaşlarımın kızı... yıllar sonra en yakın arkadaşlarımdan olan birini bu halde  buldum. Bilmiyorum. Tek istediğim artık bir şeyler yapmak..."

" hadi o zaman acele edin şu adrese bir gidin." Ekip aracına bindik. Arkada cam kenarına oturdum. Gözüm camdan dışarı kaydı. Çağan buraya bakıyordu. Yutkundum. Önüme döndüm. Camlar filmliydi. Beni göremezdi.

Adrese geldik hemen araçtan indim.
" dikkatli olun. Siz etrafa bir göz gezdirin ben ve tuana içeri giriyoruz." Dedi başkomiser. Burası bir marangozdu. 

" buyrun?" Polis rozetimi çıkardım. Adam polis rozetime baktı.
" Ceyhun diye birini arıyoruz." Dedim. Çalışanlara baktım.
" Ceyhun hanginiz?" Bir anda biri arkaya doğru koşmaya başladı.

" ben hallederim!!" Peşine takıldım. Anlaşılan arka kapı vardı.
" kaçma!" Arka kapıdan çıktı. Tam telin üstüme tırmanmaya başladığında yakaladım. Yumruk attım.

" nereye kaçıyorsun nereye?!!" Kelepçe takıp ensesinden tuttum. İçeri geri getirdim.
" Ceyhun sen misin?" Dedi başkomiserim.

Çocuk kafa salladı.
" bebeği nereye götürdünüz?" Direk sordum. Yüzüme baktı.
Hala ensesinden tutuyordum.
" sana diyorum lan!!" Cevap vermedi.

" peki o zaman sorguyu burda yaparız." Zorla ilerlettim.
" tuana." Başkomisere baktım.
" lütfen." Dedim. Durdu. Kafa salladı.

Tahta kesmek için olan masanın bacağına elinden kelepçeledim. Boynunu yan şekilde masaya yatırdım.
" bunun ne olduğunu biliyorsun değil mi?" Kafa salladı.

" peki sence ne kadar keskindir? Burda çalışan sensin. Dişleri çok sıkı." Korkuyla tepinmeye başladı. Düğmeye bastım makine çalıştı. Yuvarlak keskin demir dönmeye başladı.

" bebeği ne yaptınız?" Dedim.
" ben bir şey yapmadım!!" Daha da korktu. Diğer düğmeye bastım. Dönen yuvarlak çark bize doğru gelmeye başladı. Saçlarından tutmuş kafasını masaya bastırıyordum.

AnlaşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin