"Sabah uyandığımda kendi evimdeydim, bunlar nasıl oldu bilmiyorum. Ne zaman buraya geldim?
Bunları düşünürken yataktan kalkıp duş aldım. Uzun zaman sonra tamamen kendim gibi kokmak hoşuma gitmişti. Küçük evde, etraftaki her ayrıntıyı hatırlayana kadar dolanmıştım. Karnım guruldadığı için mutfağa geldim.
Ne hoş ki buzdolabı bomboştu. Oflayarak cüzdanımı aradım. Cüzdanı buldum ama aklımdaki soruların cevabını bulamadım. Minho nerede? Ya da abim ve Minho'nun kuzeninin hayali neden beni darlamıyor? Yoksa iyileştim falan mı?
Düşüncelerimi bir kapı zili dağıttı. Tereddütle kapıyı açtım. Ailem vardı kapıda. Annem, babam, abim, abimin sevgilisi ve küçük kız kardeşim.
"Anne Minho nerede?" Uzun bir bakışmanın ardından diyebildiğim tek kelimeler bunlardı.
"Ne Minho'su oğlum, ailen var karşında" Konuşmuştu yine babam. Sonrada içeri girmişlerdi. Abim ve Seungmin yaşıyor, annem saçlarımı öpüyordu.Anasya yani kız kardeşim, kollarıma atladı. Onu kollarıma alırken Seungmin konuştu. "Jisung... Ben, Chan ve kuzenim pastaneye gideceğiz de gelmek ister misin bizimle?"
Seungmin neden bu kadar nazik? Bunun hayali kafamı sikiyordu.
"Han?" Yeniden seslendi bana. "Olur, gelirim" Bana gülümseyince dik dik baktım ona. Küçük sıçan Anasya sırf onun yanağını öpmedim diye saçlarımı çekmeye başladı. Bağıra bağıra anneme attım onu."Ya bu küçük sıçanı neden yaptınız?" Babam dik dik baktı bana. Unutmadan söylemeliyim. Benim mükemmel babam sırf küçükken kafasına dondurma attığım için beni sevmiyor. Gören çoğu kişi kuş boku diyip babamla dalga geçmiş. İtibarı batmış falan.
Neyse işte çay, kahve, keyif, kavga derken saatler geçti. Annemler gelirken atıştırmalık birşeyler almışlar. Anasya ağlamaya başladığı için de babamlar kendi evlerine gittiler. Ben de mavi kot pantolon ve gri bir tişört giyip abimlerle evden çıktım.
Pastaneye doğru yola çıktık. Abim ve sevgilisi nerede romantik, berbat anlar orada. Ya "Götüne kuş sıçsa bokunla yerim" ne? Öğürerek bayılma taklidi yapmasaydım beni hatırlamayacaklardı. Üstüne yetmedi müstakbel çocukları yaptılar beni.
İkisinin ensesine şaplak atıp pastaneye girdim ve boş bir masada oturdum. Esneyerek telefonumda gezindim. Abimlerde yanıma oturmuşlardı. Birkaç dakika sonra burnuma o koku geldi. Bebek gibi kokan bir kişi oturdu masaya. Kafamı kaldırdım ve Minho'ya baktım. Nefesim boğazımda kaldı.
Minho, önce bana sonra da abim ve Seungmin'e baktı. Ben şaşkınca Minho'ya bakarken abim çocuk ürkmesin diye kolumu dürttü. Yok dürtmedi vurdu. Abime bakıp başımı eğdim ve telefonuma bakmaya devam ettim. Ama aklım karşımda oturan çocuktaydı. Beni hatırlıyor mu? Hatırlıyorsa yeniden sevgili olacak mıyız?
Garson geldiğinde bir çilekli pasta siparişi verdim. Gözüm Minho'ya kaydı. Bakıştık iki üç saniye boyunca. Kalbimin ritimleri hızlanmış, ellerim hafifçe titreyemeye başlamıştı. Şimdi biz iki yabancıydık ve ben onun kokusuna muhtaçtım.
Masada asosyal olmamak için oluşan sohbete katıldım. Kendimi Minho'ya tanıttığımda o da hızlıca kendini tanıttı. Diyemedim ona 'Seni en iyi ben tanıyorum' diye.
Kısa süre sonra arkamda birşey hissettim. Arkama baktım ki zaten sonra kendimi yerde buldum. Klasik Jake.
Beni gördüğü her an bana zorbalık yapan Jake.Abim beni yerden kaldırırken ve Jake ile arkadaşlarına bağırırken oradaki çoğu insanın bana baktığını hissettim. Jake ve yanındaki iki arkadaşı benim hakkımda uygunsuz yalanlar uydurup bağırarak ve gülerek insanlara anlatıyorlardı. Abimi umursamadıkları gözle görülürdü zaten.
Başımı eğip lavaboya doğru yürümeye başladım. Oranın müdürünün yanımdan geçip gittiğini hissettim. Jake'i ve diğerlerini kovacaktı diye düşündüm ama üstünde durmadım. Sol kol bileğimi incitmiştim. Hem onun acısıyla, hem insanların bakışlarından dolayı hissettiğim stresle hem de Minhosuzlukla uğraşmak başımı fena hâlde ağrıtıyordu.
Kabinlerden birine girip sessizce ağlamaya başladım. Birkaç dakika sonra lavabonun kapısı açıldı. Abim diye düşünüp ona sarılmak için kabinden çıktım. Bi nebze de olsa iyi olurum diye. Ama karşımda bir Minho görmeyi beklemiyordum. Lavaboda tektik. Ona baktığımda hızlıca yanıma yaklaştı.
"İyi misin, bir yerin ağrıyor mu? Onlar kimdi?" Onun güzel gözlerine baktım. Onun gözleri... Onun gözleri herşeyden güzel.
"İyiyim. Bileğimi incittim sadece" Sol bileğime baktım. Sonra nazikçe kolumu kendisine çekti. Biliyordum, o tıp okumak istiyordu. Tıp okuyup beni korumayı da istiyordu. Bana tıpla ilgili bilgileri de öğretiyordu. O bir melekti ben ise bir meleğin canına kıyan şeytan.
Başımı eğdim ve iç çektim. Sonra onun çenemi tutup kaldırmasını sessizce seyrettim. Gözlerimi sildi ve nazikçe suyu yüzüme vurdu. Onu özlemiştim. Çok özlemiştim. Yüzümü peçete ile kuruladım ve onunla birlikte lavabodan çıktım. Jake ile arkadaşları gitmişti. Masamıza doğru yürürken o da elinde ilk yardım çantası ile yanıma geldi. Abime sarıldım kısa bir süre sonra da nefes verip Minho'nun bileğimi sarmasına izin verdim.
O andan sonra onlardan özür dileyip pastaneden çıktım ve markete gittim. Tabii Jake ve arkadaşları oradaydı. Bana bakıyorlardı. Sırıtarak bana yaklaştı Jake. Ben eskiden bir katil olsam da dövüş bilmeyen, zavallı bir yerden bitmeydim.
Yine ortaokuldaki gibi beni dövdüler. Karşılık vermeye çalışmadım. Her şekilde zarar görecektim.
Tatmin olduktan sonra gittiler. Acıyla yerden kalktım ve markete girip ev için birşeyler aldım. Sanki hiç dayak yememişim gibi.
Eve geldiğimde eşyaları bıraktım ve yüzümü yıkadım. Dudağım patlamıştı ve gözümün altı morarmıştı. Tişörtümü kokladım.Minho'nun kokusu sinmişti üzerime. Kokladım ve rahatladım. Numarasını da almıştım. Sosyal medya hesaplarını bulabilirdim. Telefonu açıp galerime girdim ama bomboştu. İç çekip telefonun ekranından saate baktığımda tarih dikkatimi çekti.
10 Eylül 2019
Tarihe bakakaldım. Ben 5 sene öncesine gitmiştim. Yutkunamadım. Olduğum yerde durmuş tarihe bakarak kilitlenmiştim. Zaman yolculuğu yaptım da geçmişi ve geleceği değiştirmem için mi buraya gönderilmiştim?
Telefonuma bildirim geldi. Minho yazmıştı.
Ömür
İyi oldun mu? Bileğin ağrıyor mu hâlâ?Ben
iyiyim tesekkurlerÖmür
Sevindim
Çok zayıfsın bu arada
Yemeklerini aksatmaBen
denerim
tesekkurler tekrardanÖmür
Rica ederim, beslenmene dikkat et
İyi günler bakalımBen
iyi funler
Mesajınıza kalp emojisi bıraktı.O an her yerimi kırıp, kesip onu çağırmak istedim. Özür dilemek istedim. Ama tek yaptığım şey; duş alıp yemek yemek ve sonra da uyumak oldu."
-Sayfa 2