---Markası Ford olan beyaz bir araba yanıma yaklaştı. Ya dedem değilse diye eğilip sürücüye bakmaya çalıştım. O sırada ön kapı açıldı ve dedem arabadan indi. Ne yapacaktım şimdi? Sarılacak mıydım ki? Çok gerildim.
Onu süzmüştüm. Dinç görünüyordu ama yaşlanmıştı. Yüzündeki kırışıklıklar onu ele veriyordu. Saçları genetiğimizden dolayı bembeyazdı çünkü babamın saçları da henüz 40’larının başında olmasına rağmen bembeyazdı ve benim saçımda da beyazlıklar vardı.
Bagajını açtı ve yanına yaklaştım. Sırt çantamı çıkardım ve ona verdim.
"Sadece bu mu var?"
Başımı onaylarcasına salladım.
"Evet... çok eşya almadım."
Çantamı tuttu ve bagaja dikkatlice koydu. Sonra şoför koltuğuna oturmak için arabanın soluna geçti.
"Öne oturabilir miyim?"
Arabaya binerken hafif yüksek bir sesle "Otur" dedi. Kızmış mıydı? Yok yok, kızmamıştır. Duymam diye bağırmıştır...
Öne oturdum ve kapıyı kapattığımdan emin oldum. sonra açık kalınca tekrar kapatmak çok utanç vericiydi..
Yaklaşık 4 saat kadar beklemiştim. Uzakta kalıyordu sanırım.
"Özür dilerim, emrivaki yapmak gibi bir niyetim yoktu... ben kalacak başka yer bulabilirim."
"Sıkıntı değil. Kalacak bir yer ayarladım ama bazı konulara dikkat etmelisin."
Başımı salladım...cesaretimi topladım ve sorumu sordum..
"Dede, senin mesleğin neydi?"
"Kâhya. Son yıllarda, doğrusu babaannen vefat ettiğinden beri malikânenin hizmetçiler için olan misafir evlerinde kalıyorum. 2+1 bana yetiyor. Biraz geciktim çünkü evin reisine seni bildirdim. Kalmanıza iznin var ama yine de pek ortalıklarda görünme, geniş aileler her an her yerden çıkabilir. Bu konuları daha detaylı sabah konuşuruz."
"Tamam... teşekkür ederim ve özür dilerim."
Of, niye böylesin... yeri mi şimdi? Kendini acındırmaya çalışıyorsun şu an. Zaten acınası bir varlıksın, Cihan.
"Gerek yok. Babanın haberi olduğundan emin misin?"
"Evet. Evet... haberi var. Ama şey... babama yalan söyledim sırf burda kalmak için... arkadaşlarımla kalacağım dedim. Lütfen yalvarırım söyleme, ben o okula gitmek istemiyorum... burada okumak istiyorum... yani lütfen."
Yine derin bir iç çekti...
"Yarın konuşuruz."
Başımı salladım... İçimde yine her zamanki gibi kötü bir his vardı ve içimi yiyip bitiriyordu sanki... kusmak istiyordum.
Trafik çok vardı... ve kulaklığım çanta ile bagajdaydı... iyi bok yedim. Arabada radyo çalıyordu ve en son hatırladığım şey bazılarının ses kaydı atıp istek şarkı açtırmasıydı... sonra da uyuyakalmışım.
Tabii, metninizi yazım ve imla hatalarını düzelterek aşağıda düzenledim:---
Omzuma dokununca gözlerimi irkerek açtım. Büyük ihtimalle gözlerim kanlanmış ve şişmişti. Arabada onu çok bekletmeden indim ve elinde tuttuğu çantayı aldım. Hâlâ bulanık görüyordum; zaten miyoptum ve gözlük olmayınca, gözlerim sulanınca daha da göremez olmuştum.
Şu an gördüğüm İstanbul manzarası o kadar muhteşemdi ki... İstanbul Boğazı'nı çok iyi bir şekilde görebiliyordum ve görkemli bir malikanedeydik. Ciddi anlamda aşırı büyüktü, yaz dizilerindeki zengin erkeğin evi gibi aynen.
O malikanenin yanındaki şirin küçük evlerden birine girdi ve peşinden ben de girdim.
"Burada kalacaksın... Bu odada iki yatak var, diğer yatağı kullanabilirsin. Çarşafları temiz. Yat şimdi, sabah erkenden kaldırırım."
Esnedim ve gözlerinin içine baktım.
"Ne kadar erken?"
"6 gibi."
6 ne ya, daha kargalar bokunu yemeden neden kalkma gereği duyuyordu ki... Salak Cihan, acaba neden? Dedem kâhya ya, hani biraz aklını kullansan keşke...
Başımı salladım... Pijamalarımı nerede giyecektim? Dedemin yanında giyemezdim, utanıyordum... Dedem tam odadan çıkıp başka bir yere gittiğinde hemen giymeye çalıştım ve sonuç olarak yere düştüm. Tam bir salağım işte.
Hiçbir şey olmamış gibi ayağa kalktım. O sırada dedem içeriye gelmişti bile.
"Oğlum. yere ne düştü?"
Aptal Cihan, aptal Cihan...
"Hiç... ben yatıyorum..."
Başını salladı ve ışığı kapattı. Ben çoktan uykuya dalma aşamasına gelmiştim...
---
Uyandım, saate baktığımda saat 5.20 idi. Ben nasıl bu saatte uyanmayı becermiştim ki? Yan tarafa döndüm ve diğer yatakta dedemi gördüm, uyuyordu. Ama uyuduğunu belirten tek şey nefes almasıydı, yoksa anlaşılması herhalde zordu. Çünkü öyle istifli yatıyordu ki, hani vampirlerin tabuta yatışı vardır ya, o biçimde bir yatıştı bu. Of Cihan, ne saçmaladın sende.
Telefonu elime aldım ve notlar kısmına girdim. Önceki notlarıma son kez göz gezdirdim ve "yeni not oluştur" kısmına tıkladım.
**Yapılacaklar:**
- Dedenle normal bir konuşma yaşa (günaydın, iyi geceler, nasılsın, ne yapıyorsun vb.)
- Kimseyle yakınlık kurma, sadece gündelik konuşmalar.
- Soru sorulmadıkça konuşma.
- Dedene şimdilik okulun hakkında gerçekleri söyleme... şimdilik.
- Kayıt için istediğin okula git ve kendini güzel sanatlara kaydettir. Sakın kimseye bu konu hakkında bir şey söyleme.
- Babanın onlarla ortak kaldığını sandığın kişilerle,arkadaşlarınla, irtibatta kal. Ne olur ne olmaz.
- Evde yaşayan aileden mümkün olduğunca kaçın. Ne kadar çok insan, o kadar problem...Tamam, bu kadar şimdilik yeter, Cihan. Bunların hepsini iyice ezberle. Sakın hata yapma, yoksa daha da kötülerle uğraşmak zorunda kalırsın. Sakın bu planlara uymamazlık yapma.
Sanki günlük planlarımmış gibi farz et;
- Otobüs şoförüne emin olmadığın zaman sorular sor.- Arkadaşlık ilişkilerini geliştirmek için sorular sor ve dikkatli dinle; gereksiz konuşmalardan kaçın.
- Okulda dersleri iyi dinle, ama hocayla göz teması kurma; yoksa beni kaldırıyor ve herkesin önünde tahtaya çıkmak tam bir rezillik.
- Meditasyon yap. Yani dene en azından..
.
.
.Normal bir insan olmak çok mu zor cihan. Neden her insanın normalce yapabildiği işleri benim önceden saatlerce çalışmam ve ezber yapmam gerekiyor. Benim bu dünyada neyim eksik.
..
Arkadaşlar anladığımız şekilde Cihan kendine kesinlikle güveni olmayan, anksiyete ile mücadele eden aynı anda da deli ruhu ile kendi kendine uyum sağlamaya çalışan bir genç Aynı anda ergenliğin sebebiyle kendisini daha karmaşık hisseder ve bu tür duygulardan olabildiğince uzak durmaya çalışır. Yalnızlığın ve eskiden yaşadığı olayların onu böyle bir kişiliğe sahip olmasında büyük bir etkisi var her şey yolunda giderse ileriki bölümlerde daha iyi anlayacağız.
YOU ARE READING
Bir İstanbul Beyefendisi Gibi
Teen FictionÖzgüven problemi olan Cihan ve onun tüm o problemlerine rağmen istediklerini elde etme mücadelesi zarfında tüm zorluklar yetmezmiş gibi İstanbul'un boğazındaki zengin ailenin yaşadığı büyük bir malikanede baş kâhya olan dedesinin yanında hizmetli od...