•••
"Patronunla evleniyorsun yani? Maaş aldığın kişiyle?" Dediğinde kaşlarımı çattım ben konuşmadan Kadir lafa girdi. "Anne, bu konu hakkında konuştuk diye hatırlıyorum." Sesi bakışları gibi öfke doluydu.Bu yemeğin pek hoş geçmeyeceği belliydi...
"Kadir ile iş yerinde asistan-patron ilişkisi içerisinde olsak da normal hayatımızda durumlar böyle değil ve biz halimizden çok mutluyuz." Konuyu kapaması gerektiğini anlayan Hatice Hanım eliyle yemekleri göstererek başlamamızı söyledi. Mercimek çorbası ve yaprak sarma vardı. Ayriyeten içli köfte, salata ve mezeler vardı. İçecek hiçbir şey yoktu. Su ya da çaysız yemek yiyebilen var mıydı ki?...
Ben yeltenmeden Kadir yemekleri tabağıma yığmıştı. Yığmıştı diyorum çünkü neredeyse tabaktan taşacaktı. Olsundu. Canıma minnetti. Hızlı bir şekilde yemek yemeye başladığımda diğerlerinin yavaşlığına aldırmamaya çalıştım. Yemeği ilk bitiren kişi olduğumda izin isteyerek lavaboya gittim. Alt katta da lavabo olsa da Kadir üst katta, kendi odasındakini kullanmamı istemişti. Ailesinin gözünde samimi imaj vermek istemesini anlıyordum ama hangi çift özellikle sevgilisinin kullandığı lavaboya giderdi ki? İşim bittiğinde musluğu açıp ellerimi yıkadım. Banyonun kapısını çektim fakat odadan çıkmamı engelleyen beyaz, siyah benekleri olan bir köpekti. Boynunda tasması yoktu fakat gri bir zincir vardı. Usluca durup bana baktığını gördüğümde dayanamayarak yanına gittim.
Sevmek için elimi boynuna koyduğumda kafasını koluma yaslamıştı. "Ya sen ne kadar tatlı bir şeysin böyle..." Dedim içim giderken. Evet, köpeklere zaafım vardı. Benimde lise zamanında bir köpeğim vardı fakat araba çarpınca ölmüştü ve ben ondan sonra hayvan sahiplenmeye korkar olmuştum. İnsan tekrar kaybedene kadar kaybetmeye alıştığını sanıyordu ama aslında hiç alışmıyordu. Mırıldanır gibi hırladığında kafasının üzerine bir öpücük kondurdum ve ayağa kalktım. "Seni daha çok sevmek isterdim ama aşağı inmem gerekiyor." Dedim ve odadan çıktım. Ben aşağı inmiştim inmesine ama köpek peşimi bırakmamış, benimle birlikte inmişti. Köpeği gören Hatice Hanım yüzünü buruşturup birşeyler mırıldandı ama ne dediğini anlayamadım. Kadir şaşkınlıkla bir bana bir de yanımdan ayrılmayan köpeğe bakıyordu. "Açelya?" Neden bu kadar şaşırdığını anlayamamıştım. "Efendim?" Dedim ben de merakla. Hafiçe güldü daha sonra ise elini iki kere sol bacağına vurdu. Köpek koşarak Kadir'im bacağına çıktığında ben de koltuğa oturmuştum. Yemek bittiği için oturma odasına geçmiştik. "Neden şaşırdın bu kadar?" Sorumla tekrar bana döndü. "İnci herkese öyle kolay kolay ısınmaz, uzak durur genelde ona şaşırdım." Anladım dercesine kafamı sallayıp önüme döndüm.
Biraz daha sohbet ettiğimizde Hatice Hanım ve Haluk bey gitmişlerdi. Öğrendiğim üzere burası aile eviydi ve kimse burada kalmıyordu. Kadir yanıma geldiğinde elinde iki kupa tutuyordu. Derin bir nefes vererek rahatlıkla arkama yaslandım. "Ailen filmlerdeki psikopat aileleri benziyor." Dedim gülerek. Aynı şekilde gülerek karşılık verdi. "Bazen bende öyle düşünüyorum." Kahveyi elinden alıp sehpaya koyduğumda ellerim direk topuklu ayakkabımın kemerine gitti. Çıkarıp koltuğun yanına koyduğumda Kadir'in de gömleğinin ilk üç düğmesini açtığını gördüm. Yapma yanarız... Ya da yap, yanalım:)
Yutkunarak açıkta kalan boynuna baktım. Kahvemden bir yudum aldığında sıcaklığı boğazımı yaktı. Öksürerek geri bıraktığımda pişmanlıkla bana baktı. "Özür dilerim, sıcak olduğunu söylemeyi unuttum." Dedi. Kafamı sorun yok dercesine sallayıp gülümsedim. Ben öksürürken yanıma gelip oturmuştu. Neden oturmuştu ki yani? Ne gerek vardı şu an? Elini belimde hissettiğimde gözlerimiz buluştu. Derin bir nefes vererek konuşmaya başladı. "Açelya, bugün çok güzel olmuşsun," dedi ve yanlış anlayacağımdan korkmuş olacak ki hemen devam etti. "Her gün güzelsin zaten ama bugün ayrı bir güzel olmuşsun." Dudakları tam dudaklarım ile buluşacakken kafamı çevirdim. Dudakları yanağımla buluşunca şaşkınlık ve biraz da endişeyle bana baktı. "Ben..." Lafına devam etmesine izin vermeyip dudaklarımı boynuna sürttüm. "O kadar kolay olacağını mı sanıyorsun?" Dedim. Gülümsediğimde yutkunuşunu dudaklarımda hissettim. Sikeyim. Bu oyunda yanan sadece o olmayacaktı, şimdiden ıslanmaya başlayan kadınlığım bunu fazlası ile belli ediyordu.
Merdivenlerden gelen havlama sesiyle o tarafa döndük. İnci koşarak yanımıza geldi ve hırlayarak Kadir'e terslendi. Ne oluyordu? "Kızım?" Dedi Kadir şaşkınlıkla. "Daha yeni tanıştığın biri için beni mi satıyorsun?," dramatik bir şekilde elini göğsüne yasladı. "Bu gözlerim bunları da mı görecekti..." Kahkaha atarak ayağa kalktım. İnci de benimle birlikte kalkmıştı. "Gideyim ben artık, geç oldu." Dedim. Kadir istemiyormuş gibi dursa da kafasını sallayarak onayladı. "Nasıl istersen."
Eve girer girmez yorgunlukla uyudum...
•••
Oy ve yorumlarınızı esirgemeyin lütfen... Rica ediyorum...Bölümü düzenleme fırsatım olmadı, paylaşıp bırakıyorum.
Umarım bölümü beğenmişsinizdir, dilediğiniz gibi olmuştur.
İstek paragrafı! İstediğiniz bölüm, sahne veya kişileri yazabilirsiniz!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patron (+18)
RomanceGözlerim odadan çıkan kadında oyalandı. Kadir'in yeni boşandığı karısı Derya hanımdı. Masama doğru yöneldiğinde yerimde dikleştim. "Bir sorun mu var hanımefendi?" diye sorduğumda kaşları çatıldı. "Derya Hanım'a ne oldu?," alaylı çıkan sesi sinirimi...